MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜNE DE BAKALIM

 

 

seda kurumsal

 

GÜNDEME DAİR…

İstanbul Sanayi Odası(İSO)’nın 1968 yılından bu yana aralıksız gerçekleştirdiği ve sanayi için önemli verileri oluşturan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2018” araştırmasının sonuçları geçtiğimiz ay açıklanmıştı.

Gündem o kadar yoğun ve sürekli değişken ki, araştırma bu gündemin gölgesinde kaldı.  Bende tatili fırsat bilip bu tarz raporları bir kere daha elime alma ve inceleme imkânı buldum.

Araştırmaya “kim birinci kim değil” başlığı ile bakmaktan çok satır aralarında neler diyordu onu okumaya çalıştım. Çünkü sadece “ihracat patladı, çatladı, rekor kırdı” demekle olmuyor. Çıkardığım başlıkları da sizinle paylaşmak istiyorum.

FİNANSMANA ERİŞİM SORUNU

DEVAM EDİYOR

Yıllardır kronikleşen finansmana erişim sorunu sürüyor.

2018 yılında İSO 500’ün finansman giderlerinin faaliyet karı içindeki payı yüzde 49,8’den yüzde 88,9’a yükseldi. Yani sanayi firmaları 2018 yılında elde ettikleri karın nerdeyse tamamını finansman giderlerine ayırdı. 2018 yılının ikinci yarısında hem mali borçlardaki hem de finansman maliyetlerindeki artışlar sanayi firmalarının finansman giderlerinde sıçramaya neden oldu.  Yılın ikinci yarısındaki faiz oranları artışı ve Türk lirasındaki değer kaybına bağlı olarak enflasyondaki artışlar, İSO 500 için olumsuz mali koşullar yarattı.

Finansal göstergeler içinde borçlanma ile öz kaynakların dağılımını yansıtan kaynak yapısı, kuruluşların finansal yapılarını ortaya koyan önemli göstergelerden biri oldu.

İSO 500’de 2017 yılında yüzde 62,9’a kadar yükselen borçların payı, 2018 yılında 4,1 puan daha artarak yüzde 67’ye yükseldi. Öz kaynakların payı ise yüzde 37,1’den yüzde 33’ye geriledi. Bu oranlar tarihsel olarak en olumsuz kaynak yapısına işaret ediyor.

MALİ BORÇLAR ARTTI

2018 yılında İSO 500’ün mali borçları yüzde 35,3 artış göstererek 242,9 milyar TL’den 328,6 milyar TL’ye yükseldi. Mali borçlar, geçen yıla göre artış hızını ikiye katlayarak reel olarak büyüme eğilimini sürdürdü.

Ancak daha önemlisi kısa vadeli mali borçlardaki artış eğilimi. Kısa vadeli mali borçlar 2018 yılında yüzde 46,3 artarak 101,8 milyar TL’den 149 milyar TL’ye yükseldi. Yani borçlanmadaki artış eğiliminin yanı sıra borçlanmanın vade yapısındaki olumsuz değişimler dikkat çekiyor.

2016 yılından sonra kısa vadeli mali borçların toplam mali borçlar içindeki payı sürekli bir artış içine girmiş ve 2017 yılında bu pay yüzde 37,8’den yüzde 41,9’a yükseldi. Bu yıl açıkladığımız 2018 yılı araştırması sonuçları da görüldüğü gibi bu orandaki artışın sürdüğünü göstermekte ve kısa vadeli mali borçların toplam mali borçlar içindeki payının yüzde 45,3’e çıktığını ortaya koyuyor.

DEVREDEN KDV YÜKÜ BÜYÜYOR

Son yıllarda sürekli olarak gündeme gelen bir diğer konu “Devreden KDV” miktarları. Rakamlara baktığımızda İSO 500’ün devreden KDV yükünün bu yıl da artarak devam etmekte olduğu görülüyor. Sanayicinin üzerindeki devreden KDV yükü bir önceki yıla göre yüzde 35,6 gibi ciddi bir oranda artarak 9,7 milyar TL’ye çıktı.

Finansman kaynaklarına erişimin bu kadar kısıtlı olduğu bir dönemde, sanayi şirketlerimizin üzerindeki finansman yükünün ne kadar yüksek olduğunu rakamlar bize göstermişken, sanayicinin bu kadar önemli bir miktarı sıfır faiz ile devlete borç verdiğini söylemek durumundayız.

Sanayinin içinde bulunduğu yatırım motivasyonunu ortaya koyan verilerden biri de dönen ve duran varlık ilişkisi. Toplam aktifler içinde yüksek olan dönen varlıklar, işletme sermayesi yönetimi açısından olumlu bir durum. Ancak diğer yandan duran varlıkların payındaki gerileme, kuruluşların sabit kıymet yatırımlarının bir başka deyişle üretken makine ve teçhizat yatırımlarının zayıfladığını gösteriyor.

İSO 500’de duran varlıkların toplam varlıklar içindeki payı 2015 yılında yüzde 46,3’e yükseldikten sonra 2016’da yüzde 45,3’e, 2017’de yüzde 41,5’e indi.

2018 verileri bu gerilemenin sürmekte olduğunu ve bu oranın yüzde 38,8’e gerilediğini ortaya koyuyor. 2018 yılında yatırım koşulları ile ilgili olumsuz gelişmeler duran varlık yatırımlarını sınırladı.

KAR EDEN KURULUŞ SAYISI

422’DEN 381’E DÜŞTÜ

Kar eden kuruluş sayısı ise 422’den 381’e düştü, zarar eden kuruluş sayısı ise 78’den 119’a yükseldi. Faiz, amortisman ve vergi öncesi kar (FAVÖK) eden firma sayısı 2018 yılında değişmeyerek, 488 olarak gerçekleşti.

İSO 500’de teknoloji yoğunluklarına göre yaratılan katma değer dağılımına baktığımızda 2018 yılında yaratılan katma değer itibarıyla en yüksek payı yüzde 37,5 ile tekrar düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin aldığı görülüyor.

Orta-düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı ise 2018 yılında 4,9 puan azalmış ve yüzde 35 oldu. Fakat sevindirici olan orta-yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payının 2017 yılında yüzde 20,2 iken 2018 yılında yüzde 22,2’ye yükselmiş olmasıdır. Yine yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı da 2017 yılında yüzde 3,6 iken 2018 yılında yüzde 5,3 oldu.

Türkiye’de sanayinin yüksek katma değerli ve yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlere dönüşüm ihtiyacı sürmekle birlikte, yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin payında ilk kez hissedilir bir artış yaşanması, bu yılki araştırmamızın ortaya çıkardığı en çarpıcı sonuçlardan biri olarak değerlendirilmeli. Bu artışın özellikle son yıllarda büyük bir atılım gösteren savunma ve havacılık sanayi sektörlerinden kaynaklandığı düşünülüyor.