SICAK GÜNDEM…

SEDA-15

 

Bu haftada 4 farklı başlıkta kısa kısa notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. TBMM mesaisine başlarken, Dünya Süt Gününde yaşananlar, sanayicinin elektrik fiyatı isyanı ve mis kokulu defnenin gelişimine dair notlar düşeceğim.

TARTIŞMALI BAŞLAYAN MECLİS GÜNDEMİ

Pandemi sürecinde tatil olan TBMM, geçtiğimiz hafta 47 gün aradan sonra yeniden açıldı. Meclisin Temmuz ayına kadar çalışması planlanıyor, bizi yoğun bir gündem bekliyor.

Genel kurul, Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanun Teklifini görüşerek mesaiye başladı. Geçtiğimiz Perşembe günü 3 milletvekilinin vekilliklerinin düşürülmesi sonrası tartışmalı genel kurul sahnelerine tanıklık ettik.

Temmuz sonuna kadar üç önemli gündem maddesi Meclis gündeminde olacak. Birincisi Baro Seçimleri… Kanun teklifinin bu ay içinde yasalaşması öngörülüyor. Burada öncelikli konu tek bir baroya üye olma zorunluluğu… Bu zorunluluğun Anayasaya ve AİHM’nin örgütlenme hakkında aykırı olduğu ifade edilirken, birden fazla baronun olabileceği savunuluyor. Diğer önemli bir konu ise Türkiye’de yıllardır tartışılan seçim sistemi ve seçim barajına yönelik Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu. Bu konudaki çalışmanın da önümüzdeki iki aylık süreçte tamamlanması öngörülüyor.

Meclis gündeminde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın alanına giren tarım, orman ve tarım arazileri, tütün ve şeker konusunda düzenlemelerin yer aldığı yeni bir Torba Teklif hazırlığı da yapılıyor. Sanayi Komisyonu’nda ise Rekabet Kanununda değişiklik öngören yasa teklifi görüşülecek.  Bu değişiklikte amaç; birleşme ve devralma süreçlerinde uygulanan “hakim durum testi” yerine “etkin rekabetin önemli ölçüde azaltılması” testine geçilmesi…

SANAYİCİYİ ELEKTRİK ÇARPTI

Geçtiğimiz hafta PAGDER’in raporunu inceledim. Rapor son 24 aylık dönemde yüzde 100’ün üzerinde artış yaşanan enerji maliyetleri konusunda bir önlem alınmazsa sanayimizin rekabet gücünü yitirebileceği ifade ediliyor.

Çünkü sanayi elektriği fiyatları 2 yılda %110 arttı. Pandemi sürecini fırsata çevirip dünya pazarlarından daha fazla pay almayı hedefleyen Türkiye ekonomisinde, rekabet avantajı bu rakamlarla mı yakalanacak? Sanayinin elektriğinin konut elektriğinden pahalı olduğu tek ülkeyiz! Eurostat kaynaklı verilerden Avrupa Birliği ülkelerini incelediğimde ortalama olarak sanayi elektriğinin konut elektriğinden %44 daha ucuz olduğunu görüyoruz. Benzer şekilde, ABD’de enerji fiyatlarını açıklayan resmi kurum olan EIA verileri de sanayi elektriği birim fiyatının konut elektriğinden %51 daha ucuz olduğunu ortaya koyuyor. Ülkemizde ise bunun tam tersi bir durum söz konusu 2019 yılının başından beri sanayi elektriği konut elektriği fiyatının üzerine çıkmış durumda. EPİAŞ verilerine göre 2018 yılından bu yana konut elektriğinde fiyat artışı %50,2 olarak gerçekleşirken sanayi elektriğinde fiyat artışı bunun iki katından fazla oldu. Bu zamlar neticesinde geldiğimiz noktada sanayi elektriği birim fiyatı konut elektriğinin %9 üzerinde. Dikkat, rekabet gücümüzü yitirebiliriz.

SÜTÜN YARISINI İŞLİYORUZ

1 Haziran Dünya Süt Günü idi. Birçok yayın kurumunda özel ilaveler hazırlandı. Sektörün içinde bulunduğu durumu ne ölçüde yansıttı bunu sorgulamadan edemedim. Verilerle sektöre baktığımızda Türkiye süt ve süt ürünleri sektöründe 2 bin 321 işletme faaliyet gösteriyor. Türkiye’de 2019’da 22 milyon 960 bin ton çiğ süt üretildi. Bu sütün 20,8 milyon tonu (%90,5) inek sütü, 1,5 milyon tonu (%6,6) koyun sütü, 577 bin tonu (%2,5) keçi sütü ve 79 bin tonu (%0,3) manda sütü. Ancak bu miktarın içinde sanayi tarafından toplanan inek sütü, 2019 yılında 9 milyon 506 bin 26 ton oldu. Yani 2019 yılında üretilen ve büyük çoğunluğu inek sütü olan toplam çiğ sütün yaklaşık %45’i, izinli sanayi işletmeleri tarafından denetimli, bir şekilde işlenerek, sağlıklı bir tedarik zinciri ile ambalajlı olarak tüketicilerimize ulaşabildi. Bu süreçte süt sanayici 2019 yılında 1 milyon 468 bin 616 ton içme sütü, 1 milyon 136 bin  43 ton yoğurt, 698 bin 330 ton ayran, 671 bin 497 ton inek peyniri, 73 bin 656 ton tereyağı, 66 bin513 ton yağsız süttozu ve 34 bin 508 ton tam yağlı süttozu üretti. 2019 yılında değeri 356 milyon 850 bin 975 USD olan 208 bin 151 ton süt ve süt ürünü ihraç etti. Aynı yıl ithalatımız 19 bin 479 ton olurken, bu ithalata 80 milyon 339 bin 409 USD ödedik. İhraç ettiğimiz başlıca ürünler süttozu, peynir altı suyu tozu, peynir ve dondurma, ithal ettiğimiz başlıca ürünler ise tereyağı ve peynir oldu. Türkiye tereyağı ithal eder hale geldi!

Ancak burada dikkat çeken işlenen süt maalesef üretilen sütün ancak %45’i. Türkiye ürettiği çiğ süt miktarı ile dünya ve AB sıralamalarında yukarılarda yer alırken, sağlıklı koşullarda üretilen süt ve süt ürünü miktarı ile dünya ve AB sıralamalarında yer almaktan çok uzakta.

DEFNEYE İLGİ ARTIYOR

Defne benim için Antakya demek…Mis kokulu Harbiye ve Titus Tünelleri… Defne, sabunu başta olmak üzere mutfak, ilaç ve kozmetik sektörünün vazgeçilmesi defnenin son dönemde yıldızı parlıyor.  Geçtiğimiz hafta Tarım Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre 2019 da defneden 32 bin 600 ton üretim gerçekleştirdi. Bu defne üretimi sürecinde çalışan orman köylülerine ise 115 milyon lira ekonomik katkı sağlandı.

Hatırlayacaksınız 2016 yılında Defne Eylem Planı’nı hayata geçirilmişti. 2016 ve 2020 yılları arasında uygulanacak bu eylem planı çerçevesinde hedefleri belirleyen Bakanlık, bu süre zarfında 12 bin 500 dekarlık alanda defne rehabilitasyonu çalışmaları yapacak. Ayrıca bu alanlarda toplanan defnelerin taşınabilmesi için 160 kilometrelik bir yol şebekesi inşa edecek. Eylem planı kapsamında yürütülen çalışmalar ile bugün itibarıyla 9 bin 610 dekar alanda rehabilitasyon çalışması tamamlanarak 122 km’lik yol yapıldı. Ayrıca 810 dekar alan defne tohumundan faydalanılmak üzere koruma altına alındı ve 4 bin kişiye eğitim verildi. Türkiye 2019’da 40 milyon dolar defne ihracatı yaptı. Bu derece değerli ürünün kıymetini sanırım anlamaya başladık. Geç hiçten iyidir!