İZMİR, 21. YÜZYILIN İPEKYOLU’NDA YER ALMAYI HAK EDİYOR

SEDA-15

 

GÜNDEME DAİR…

Romalıların büyük övgüyle “Mare Nostrum (Bizim Deniz)” diye adlandırdığı Akdeniz, İzmirli Homeros tarafından “şarap rengi deniz” olarak nitelendirilmiştir. Fransız tarihçi Fernand Braudel’in zeytinle palmiye ağaçlarının arasında çerçevelediği Akdeniz uygarlığı, insanlığın uygarlık beşiği olarak bundan çok daha fazlasıdır.

Tarihte büyük savaşlarla anılsa da Akdeniz coğrafyası savaştan çok kültürel ve ekonomik alışverişin mekânıdır. Akdeniz, denize uzanan sokakları, balkonlu evleri, zeytinyağı, üzümü, sıcakkanlı insanları ile bir yaşam tarzıdır aynı zamanda…

Eski çağlarda İpek ve Baharat Yolları ile Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan Akdeniz, bugün Kuşak ve Yol Projesi ile Demir ve Deniz İpekyolu projeleri ile Doğu ve Batı arasında köprü görevini sürdürüyor. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’na göre 2019’da tahmini 160 milyon TEU olan küresel konteyner taşımacılığında Akdeniz’den geçen rotaların aldığı pay her yıl yüzde 3.6 büyüyerek yüzde 24.4 seviyesine ulaştı.

Limanı olan kentler, liman-kentlerden farklıdır. Birinde rıhtımlar gerekli olduğu için inşa edilirken, diğerinde kent rıhtımın etrafında gelişir. Birçok Akdeniz şehri gibi İzmir de ikinci kategoride, varlığını limanına ve korunaklı körfezine borçlu olan bir kenttir. Dolayısıyla doğal bir deniz ve liman şehridir. 17. Yüzyıldan itibaren en parlak dönemlerini yaşayan, 20. yüzyıl ortalarına kadar Anadolu’nun en büyük limanı olan İzmir, orta ölçekli bir şehirden önce ticaretin, 1970’li yıllarda ise sanayinin gelişmesiyle beraber büyük bir kimlik değişimi yaşadı. Artan nüfus körfez üzerinde yoğun baskı yarattı. Bu durum İzmir’in liman ve deniz şehri kimliğini zayıflattı. İstanbul ve Marmara Bölgesi’ndeki artan sanayi ve liman yatırımları da, İzmir Limanı’nı geri plana attı. Bugün İzmir Limanı,  yaklaşık 650 bin TEU’luk elleçleme kapasitesi ile 2008 yılına kadar önünde olduğu Mersin Limanı’nın ve Pire Limanı’nın oldukça gerisine düştü. Her ne kadar bölgemizdeki İzmir Aliağa’da yeni liman yatırımları gerçekleşse bile Ege Bölgesi’nin Doğu Akdeniz’de lojistik aktarma merkezi olma kabiliyeti ciddi ölçüde zayıfladı.

Bu bağlamda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin TCDD Genel Müdürlüğü ile yürüttüğü “İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi’nin İzmir’in önünü açması en büyük beklenti… Bu proje, yüzülebilir körfez hedefiyle ekolojik, yaklaşma kanalının taranması ve limanın kapasitesini büyütme imkânı ile ekonomik bir değişim imkanı sunuyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin körfezde yolcu taşımacılığı ve kıyı tasarımı projeleri, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yeni marina yatırım planları körfezin maviliğine kavuşmasıyla beraber şehri yeniden denizle bütünleştirecek. Bugün körfezde modern gemilerle yolculuk, yaşamı kolaylaştırmanın yanı sıra insanlara büyük zevk veriyor. Körfez Rehabilitasyon Projesi’nin gerçekleşmesinin ekonomik boyutuna baktığımızda ise Çin’in Uzakdoğu’yu Avrupa’ya demiryolu ve denizyolu ile bağlamayı öngören Tek Kuşak Tek Yol Projesi’nde İzmir’in yer alması fırsatını görebiliriz. İzmir, 21. Yüzyılın İpekyolu’nda yer almayı hak ediyor. Diğer yandan Akdeniz şehirlerini birbirine bağlayan kruvaziyer gemilerinin rotalarında yeniden yer alabilmek için çalışmalar sürüyor. Bu bağlamda sıkıntılı günler yaşasak da bunun sonrasında İzmir’in kruvaziyer başta olmak üzere denizcilikte ve Akdeniz çanağında yeniden bir yükseliş dönemi yaşayacağına inancım tamdır.