ÇİFTÇİNİN BORCU VE AİLE İŞLETMECİLİĞİ

 

SEDA GÖK

Gıda güvenliğinin önemi pandemi sürecinde çok daha net anlaşıldı. Çocukluğum ile özdeş bir ifade olan “Yerli malı yurdun malı, Herkes onu kullanmalı” sloganının ne kadar önemli olduğunu hatırladık. Tarımda kendi kendine yeterlilik ile yerli ve milli üretim kavramları ön plana çıktı. Hatırlayalım son bir yıllık süreç içerisinde; paramız olduğu halde belli ürünleri temin edemez olduk. Pirinç gibi, buğday gibi…

Bu süreçte orta ve uzun vadeli tarım politikalarının gerekliliği daha net şekilde ortaya çıktı. Artık ‘gıda milliyetçiliği’ yapıyoruz. Çünkü ülkeler, gıda güvencesini sağlayamama korkusunda… Sektörün kanaat önderleri,her platformda önümüzdeki günlerde gıdada hammadde temininde sıkıntının daha da artacağını hatta hammadde savaşlarının başladığının altını çiziyor.

Türkiye ekonomisi özelinde yerini son verilerle irdelediğimde; 2020 verilerine göre sanayi yüzde 16,4, inşaat yüzde 2,3 ve hizmetler sektörü yüzde 24,6 küçüldü. Bütün sıkıntılara rağmen tarım sektörü yüzde 4,2 büyüme göstererek ekonominin ayakta kalmasını sağladı. Bazı tarım ürünlerinin ihracatında rekorlar yılı yaşadık.Türkiye, 2020 yılını 24 milyar dolar tarım ihracatı ile kapattı.

Bitkisel üretim verilerine göre, üretim, tahılda ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 8,7, sebzelerde yüzde 0,3, meyvelerde (baharat bitkileri ve çay dahil) yüzde 7,1 arttı. 2020 yılında toplam bitkisel üretim, bir önceki yıla göre yüzde 5,8 artarak 117,2 milyon tondan 124,1 milyon tona çıktı.

Hayvansal üretim, Ocak-Ekim döneminde, tavuk etinde yüzde 0,08, tavuk yumurtasında yüzde 0,65 azalırken, sanayiye aktarılan sütte yüzde 4 arttı. Bu süreçte tarım sektörü, istihdamdaki önemini korumaya devam etti. 2020 yılı Eylül ayı itibariyle tarım, 5 milyon 132 bin kişiye istihdam sağladı. Tarım, işsizliği 2,2 puan düşürerek yüzde 14,9’dan yüzde 12,7’ye çekmesi Türkiye için bir kazanç olarak ifade edildi.

Öte yandan Tarım Üretici Fiyatları Enflasyonu, geçtiğimiz Kasım ayında yıllık bazda yüzde 20,76 yükselirken, genel enflasyon yüzde 14,03, gıda enflasyonu 21,08 arttı. Tarımın önemli unsurlarından biri de dış ticaret. Dış ticaret 2020 yılının Ocak-Kasım döneminde 18,51 milyar dolar olarak kayda geçti. İthalatta aynı dönemde 13,49 milyar dolara yükseldi. Bu dönemde dış ticaret fazlası ise 5 milyar 29 milyon dolar olarak kayda geçti.

Türkiye gibi hemen her ürünün üretilebildiği bir ülkede yaptığımız ithalatın en az 3-4 katı ihracat gerçekleştirmemiz gerekir. Bunun için de ihracata daha fazla destek verilmesi, ve üretim teşviki önem arzediyor. Ama bütün bunlar olurken çiftçinin borçları da artmaya devam etti.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, 2020 Eylül ayına kadar, 122,9 milyar TL ulaşmış, 9 aylık süreçte bankalardan kredi kullanımı aynı dönem karşılaştırıldığında yüzde 15,6 artmış. Bu dönemde Tarım Kredi Kooperatifleri’nin çiftçiye kullandırdığı kredi miktarı da 2020 yılı 9 ayın sonunda 7,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Borçlarda belli bir dönem ertelemeye gidilmiş ama Eylül ayından itibaren kredi ödemelerini yapamayan çiftçiye icra işlemlerinin yapıldığını dinliyoruz.

Buradaki önemli bir husus gerek BDDK gerekse Tarım Kredi verilerinin çiftçinin borcuna sadık olduğunu vurgulaması…Yapılan açıklamalara göre, Bankalar ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin takipteki borçlu sayısı az gösterilmekte, çiftçinin önemli bir kısmının borcunu ödediği ifade edilmekte. Yani çiftçi cebinde parası varsa önce gidip borcunu kapatıyor. Gerektiğinde borcunu ödemek için traktörünü arazisinin bir kısmını satıyor.

Bu nedenle üretimin çok önem kazandığı pandemi ve kuraklık sürecinde, çiftçinin ödeyemeyerek takibe düşen borçları ile yüksek faizle yapılandırdığı borçlarının faizsiz olarak uzun vadeye yayılmasını sağlayacak yeni bir nefes aldırma hareketine ihtiyaç var. Unutmamalıyız ki, önce çiftçiye ihtiyacımız var.

Bir diğer önemli husus ise bizim tarım sektörümüzün aile işletmeleri ön planda olan yapısı… Küçük çiftçilerimiz aile işletmelerinde üretim yapan geliri yeterli olmayan bir kesimi temsil ediyor. Bu nedenle yüksek maliyetle kullandıkları ayni ve nakdi kredileri geri ödemekte büyük zorluklar çekiyorlar. Bu durumda olan çok sayıdaki aile işletmelerinin ayakta kalabilmeleri için pozitif ayrımcılık yapılmalı, daha düşük faizle kredi kullanması sağlanması isteniyor.

Ülkemizde tarım sektörünün geleceğinin aile işletmelerinin ayakta kalmasına bağlı olduğu gerçeği göz ardı edilmemeli. Bu işletmeleri yok edersek, ülkemiz bitkisel ve hayvansal üretimde büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacağı unutulmamalı…