GİRİŞİMCİLİKTE ‘SIFIR NOKTASI’NA İNDİLER, ‘DİJİTAL DENEYİM’ İLE NOBEL KEŞFİNE ÇIKTILAR

IMG_1117

 

–İzmir’in teknoloji üssü İzQ bünyesinde geçtiğimiz Kasım ayında hizmete giren Dijital Deneyim Merkezi, kapılarını çocuklara açtı. İzmir’in ilk Dijital Deneyim Merkezi, sanal ve artırılmış gerçeklik deneyimleriyle çocukları bilim ve inovasyon dünyasıyla buluşturuyor. İzQ, bu sayede geleceğin girişimcilerini bugünden yetiştirmeyi amaçlıyor. Kentimiz İzmir Derneği’nin sosyal girişimi olan Kontak-Yenilikçi Öğrenme Merkezi’yle yapılan iş birliği kapsamında 8-14 yaş grubundaki çocuklara yönelik her biri 10 saat süren atölyeler düzenleniyor. Bu atölyelerde çocukların 21. yüzyıl becerilerine sahip, üretken ve duyarlı dünya vatandaşları olarak yetişmeleri amaçlanıyor. Çocuklar; kodlama ve algoritmik düşünme, ışık matrisi, motor kullanımı ve mesafe, kuvvet, jiroskop ve renk sensörleri gibi konularda eğitim alıyorlar.

İzQ İcra Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer ve geçmiş dönem başkanlık görevini de yürüten İzQ Yönetim Kurulu Üyesi Emre Kızılgüneşler ile EGİAD sürekli yayını YARIN Dergisi için EĞİTİM dosyası kapsamında bir araya geldik. Girişimcilik kültürünün ilkokul aşamasından itibaren verilmesine odaklanan İzQ Dijital Deneyim Merkezi, bu alandaki eğitimlere her çocuğun ulaşmasını hedefliyor.

İzQ’da 5,5 yıl geride kaldı. Bu süreç içerisinde yapılan çalışmaları anlatır mısınız?

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Bu projenin 5 yıl liderliğini yaptım. İlk fikir; aslında 2018 yılının Ağustos ayında ortaya çıktı. Sonrasında ciddi araştırma yaptık. Bizim modelimiz oryantal bir ekosistem. Aslında tam bir geçiş modeli. Doğu ile batının sentezi olması bizim avantajımıza oldu. Dünyaya yeni model bir ekosistem geliyor. ‘Kopyala-Yapıştır’ metodunun dışına çıkmak zorundaydık. Gittiğimiz yerlerde de modellerin hemen hemen hepsini inceleme fırsatımız oldu. İstanbul’dan bile bazı noktalarda ayrışıyoruz.

Nasıl bir süreç yönetildi?

EMRE KIZILGÜNEŞLER: İlk olarak bulunduğumuz binanın renovasyonunu, caddenin karşısındaki binamızın tekrar yapılması sürecini yönettik. Sağ olsun, İzQ’nun Yönetim Kurulu bize çok geniş bir çalışma alanı ve imkan verdi. Ortağımız olan kurumların geniş hareket alanı vermeleri, projenin bu hale gelmesindeki en önemli unsurdur. Buranın yapımında İzmir Ticaret Odası’nın (İZTO) çok büyük desteği var. Gerçekten de bu proje, İZTO olmasa olmazdı. İZTO’nun kararlılığı çok önemli bir unsurdu. İkinci büyük takdir ve teşekkürüm de Ege Genç İş İnsanları Derneği’nin (EGİAD) ufkuna…

Çünkü biz bir yere kadar düşünüyoruz, ufku açan da EGİAD’ın içindeki genç arkadaşlarımızın bu ekosistemdeki rolü oldu. Oradaki girişimci arkadaşların önerileri, eleştirileri ve dile getirdikleri model çok faydalıydı. Bir diğer teşekkürüm; yönetim kurulumuzdaki İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Borsası, Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve Ege İhracatçı Birlikleri’ne… EGİAD, sonrasında icra kurullarında aktif rol aldı. Avni ile abi-kardeş gibi olduk. Eksik kaldığım konularda Avni Başkan gerçekten bütün açıkları kapattı. Bunları puzzle’ın parçaları diye düşünelim. Bu da çok güzel oldu.

IMG_1109

Yol çıkıldığında hayal ettiklerinizin ne kadarını gerçekleştirebildiniz?

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Aslında hayal ettiklerimizin yüzde 80-90′ı oldu. Dünya çok hızlı değişiyor. Türkiye’nin ekonomik koşulları da çok hızlı başka yöne gitti. En büyük hayalimiz; burada yaratılacak katma değer ile bir şehir fonu oluşturulması yönünde idi. Burada girişimcilere yatırım yapılması ve onların bizim yapacağımız bu yatırımla oyuna A’dan değil de B’den C’den başlamaları için bir hayalimiz vardı. Ancak araya pandemi dönemi girdi. Pandemiden sonra koşullar çok değişti. Geldiğimiz noktada burada yarattığımız artı değer; şu an için maalesef bu alanı desteklemekte yeterli değil. Bizim o zaman 1 TL yatırım yapacağımız şirketler, artık 3 TL yatırımla bir yerlere gelebiliyor. Matematik rasyolarımız çok değişti.

ALP AVNİ YELKENBİÇER: Örnek vereyim; 2016′da bir yatırım 10 bin dolar seviyelerindeydi ve çok rahatlıkla o yatırımları yapabiliyorduk. Şimdi 10 bin dolar dediğimizde eskisi kadar kolay verilmiyor. Bu aslında girişimci ekosisteminin genel sıkıntısı.

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Bu süreç tabi bizim projelerimizi de etkiledi. Burada özellikle start-up düzenindeki arkadaşları maalesef kapital ayağında istediğimiz seviyede destekleyemedik. Biz de işin başka tarafına yöneldik.

ALP AVNİ YELKENBİÇER: Girişimciliğe dair Türkiye’nin önde gelen isimlerini, burada liseden üniversite seviyesine kadar birçok girişimci ile buluşturma imkanımız oldu. Birçok etkinliğe ev sahipliği yaptık. Farkındalığı ve girişimcilerin kapasitelerini arttırıyoruz. Yapay zekadan artırılmış gerçekliğe kadar birçok alanda girişimcilerimiz ücretsiz eğitimler alabiliyorlar. Uzun vadede bir yatırım şirketine dönebilirdi ama, şu anki konjonktür buna müsaade etmedi. O yüzden de okul dışı eğitime yöneldik.

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Verdiğimiz bu eğitimler ya da yatırımcılara verdiğimiz esinlenmeler, melek yatırımcı modelini geliştirdi. Bu başlıkta İzmir’in gelişmesinden dolayı memnunuz. İlgi artıyor. İzQ’nun buradaki çabası yadsınamaz.

ALP AVNİ YELKENBİÇER: EGİAD buradaki girişimcilere, EGİAD Melekleri ile düzenli olarak yatırımcı-girişimci buluşmaları gerçekleştiriyor. Girişimcilere direk yatırım yapılmıyor ama yatırım yolculuğunda yardımcı olunuyor. Burada, nasıl yatırım alacakları anlatılıyor. Çünkü bunların hepsi birbiriyle ilişkili konu başlıkları…

İzQ sadece bu konuda ihtisaslaşmayı düşünür mü?

ALP AVNİ YELKENBİÇER: Olabilir…

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Network çok önemli… Ancak ekosistem bence network’ün çok daha üstünde bir konu. Bu konuda başarılıyız. Size bir örnek vereyim. 2024 yılında buradaki programlara katılanların sayısında bir önceki yıla göre iki buçuk katı arttı.

İzmir, İzQ’yu sahiplendi mi?

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Bir işi bir yılda iki buçuk katına çıkarıyorsanız burada bir başarı vardır.  2018-2023 arasında bu işin başında yer aldım. Sonra da Avni kardeşime bu projenin liderliğini bıraktım. Doğru adımlar, doğru planlama, doğru ekip ile yol aldık. İzQ ekibinin hepsiyle gurur duyuyorum. ESİAD’ın o dönem başkanı olan Fadıl Sivri’nin hakkını da teslim edelim. Bu ekip ile hep güzel bir yol yürüdük. “Biz buna maddi yatırım desteği veremiyoruz. Ne yapabiliriz?” derken sağ olsun Kentimiz İzmir Derneği’nin yıllardır yaptığı okul dışı öğrenme projesi önümüze geldi. Benim için Dijital Deneyim Merkezi aslında pastanın çileği gibi… İzQ’da daha çok üniversite ve üniversite sonrası kitleye hitap ederken; Dijital Deneyim Merkezi sayesinde de girişimcilik kavramını ilkokul seviyesinde verilmesine odaklanıldı. Bu merkezde robotik, kodlama gibi önümüzdeki 10, 20 ve 30 yılın konularını görüyorlar. Ağırlıklı hedefimiz de lise öncesi 8-14 yaş aralığındaki çocuklar. Onları bu alana çekmek istiyoruz.

Bu proje ne zaman hayat buldu?

ALP AVNİ YELKENBİÇER: 3-4 aylık bir iş. Bu başlık özelinde çalışmalarımızı büyütmeyi hedefliyoruz. Burada binlerce çocuğa bu eğitimleri verebiliriz.

Bu 3 aylık süreç içerisinde talepler ne yönde geldi? Artı-eksileri ile baktığınızda size yol haritası belirleyecek başlıklar neler oldu?

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Kentimiz İzmir Derneği’nin zaten bu alanda 2,5 yıllık know-how’u var. Biz işi yeniden öğrenmiyoruz. Biz işi geliştirmeye gidiyoruz.

ALP AVNİ YELKENBİÇER: Doğru bir partnerle işi geliştiriyoruz. Dijital Deneyim Merkezi bir müze olarak da kalabilirdi. Bunu yapmak bir tercihti. Fakat daha verimli kullanmak için Kentimiz İzmir partnerliği ile yaşayan bir yer olmasını arzu ettik. Okul dışı öğrenimin verildiği atölyelerin yapıldığı bir hale getirdik. Bu alan, uzun vadeli olarak İzmir’in kültürel bilgisine, beşeri sermayesine katkıda bulunacak.

Geçen yıl YARIN Dergisi için Uğur Yüce ile aynı konu paralelinde yaptığımız röportajda “Yeni Aziz Sancar’ları yakalamayı hedefliyoruz” vurgusu vardı. Bu vurgu üzerinden sürece bakarsak; eğitimde fırsat eşitliği özelinde her çocuk buradan yararlanabilecek mi? Burada nasıl bir modelleme ile yol alınıyor?

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Tabii ki her çocuk, ama öncelik sosyoekonomik sıkıntı yaşayan çocuklar. Denize yakın yerdeki çocukların yakalanmasından ziyade, biz daha şehrin çeperlerinde, ilçelerinde, hatta köylerindeki çocukları ve mümkünse daha çok kız çocuklarını bu sistemin içine çekmek istiyoruz. Milli Eğitim Müdürlüğü ile de sürekli temas halindeyiz. Eğitmen kadrosu şu anda çok deneyimli ve tecrübeli. Orada aslında cımbız modeli çalışıyor. Gelen çocuklar arasında cımbızlama yapabiliyorlar. Çocuğun bakış açısı, yeteneği, sorduğu sorular, olayları değerlendirmesi, “Bu çocukta başka bir şey var” denip ve analitik tarafı nereye daha uygunsa oradan da eğitime dönebiliyor. Bu sistemin artık sürdürülebilir olması için gelir-gider dengesinin oluşması gerekiyor.

ALP AVNİ YELKENBİÇER: Burada yeni Sidar Şahin’leri yakalamak istiyoruz. Sidar Şahin, mobil oyun sektöründe hizmet veren Peak Games şirketinin kurucusu ve CEO’su Türk girişimci önemli bir figürdür. O da aslında çok dezavantajlı bir bölgede yetişmiş. Bizim amacımız da burada yeni Türk girişimcileri de yakalayabilmektir.

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Buradaki gelir gider dengesinin oluşmasında İzmir’in daha fazla sahiplenmesine ihtiyacımız var. Burada 12, 16 ve 20 hafta süren eğitim programlarımız var. Bildiğiniz dershane-kurs modeli olarak düşünebilirsiniz. Bir de bizim gezi paketimiz var. Burada 3 saat geziyor, eğleniyor, sorular soruyor ve öğreniyorlar. Bu ekiplerin içerisinden yakaladığımız o farklı çocukları kursiyer eğitimine alıyoruz. Kodlama, robotik, yapay zeka, 3D ve astroloji gibi farklı başlıklarda eğitimler alıyorlar. Çünkü çocukların hepsinin farklı özellikleri var. Kimileri yaratıcı kreatif tarafta, kimileri daha analitik düşünmeye eğilimli olabiliyor. Ne kadar kurum, STK ve hayırsever insan varsa, onlara “Gelin bu eğitim paketlerinden satın alın” diyoruz. Kimisi 10’lu paket, kimisi 20’li paket vs…. O çocukların hayatına eğitim ile dokunmaktan daha sevap nasıl olabilir? Çünkü hayatlarını bu eğitimlerin yarattığı farkındalık ile komple değiştirebilirsin.

Yılbaşı ve özel günlerde insanlara veya kurumlara hediye göndermek için de bunu sosyal sorumluluk projesi bir modelleme olarak kullanılabilir mi?

ALP AVNİ YELKENBİÇER: Kentimiz İzmir Derneği’nin geliştirdiği İzmir temalı hediyelik eşyalar var. Kurumlar bunlardan satın aldılar. Organize sanayi bölgeleri satın alıyor. Buradaki gelir de tamamen yine buradaki eğitimlere aktarıyor. Kurumlar gelen misafirlerine de bunları hediye edebiliyorlar.

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Beşeri sermayeyi de buraya çekmemiz lazım. Çünkü bu tamamen çocuklarla ilgili bir çalışma ve çok kıymetli… İzQ’nun kuruluş amacındaki ekosistem, start-up ve girişimci mantığının dışında aslında biz tam olarak tabana iniyoruz. Bu şekilde sıfır noktasına iniyoruz. Girişimci zihin yapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Burada desteğe ihtiyacımız var. Tabii sağ olsun bütün bu kurumların başkanları; İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Mahmut Özgener, Ender Yorgancılar, Jak Eskinazi, Işınsu Kestelli, Sibel Zorlu, Kaan Özhelvacı… Biz dedik ki, “Seferberlik ilan ettik.” Ortaklarımız İzmir’in en tepe kurumları ve güven veriyorlar. Biz İzQ ve Dijital Deneyim Merkezi’nde kar amacı gütmüyoruz. Mühim olan burada bir artı değer yaratılıp, buranın sürdürülebilir hale gelmesidir. Buradan yaratılacak bu artı değeri tamamen şu an için burayı finanse edebildiğimizden dolayı okul dışı öğrenme projesine aktarıyoruz. Yarın öbür gün buradaki artı değer çok büyür, biz çok daha fazla çocuğa ulaşırız. Ya da ilk başta konuştuğumuz şehir fonu, girişimcinin desteklenmesi, start-up’ların desteklenmesi, bunların jüri hatta oradan pay alınıp İzQ’nun bu sisteme ortak olması, ileride bir olası exit’te buranın da tekrar artı değer yaratıp tekrar oradan vermesi gibi aslında çok naif, çok da ulvi düşünceler var.

Bu üç aylık süreç içerisinde kaç çocuğun hayallerine dahil oldunuz? Kaç çocuğa eğitim verildi ve bu konuda rakamsal bir hedef belirlediniz mi?

ALP AVNİ YELKENBİÇER: Kentimiz İzmir Derneği’nin iki buçuk yılda 2 bin 500 çocuğa ulaştığını biliyoruz. Dediğimiz gibi İzmir’in sermaye yapısı işe sahip çıkarsa, bu işin önü çok açılır, çok daha fazla çocuğa ulaşabiliriz. Burada Uğur Yüce’nin de söylediği gibi, “İzQ’daki bu model, tüm Türkiye’ye örnek olabilir.” Dijital Deneyim Merkezi ve Okul Dış Öğrenim Partnerliği ile gene aynı şekilde tüm Türkiye’ye örnek olmasını hedefliyoruz. Uzun ve kısa vadede buradan elde edilecek çıktılar da farklı şehirlere de ilham olabilir.

EMRE KIZILGÜNEŞLER: İzmir Ekonomi Üniversitesi de bu işi daha geniş katmanlara, “İzmir dışında da nasıl anlatırız?” özelinde rapor hazırlayacak. Özetlemek gerekirse; Türkiye’deki milli eğitim mevzuatını değiştirmek çok uzun. Bir de bugün başladığınız zaman, zaten siz o mevzuatı belli bir noktaya getirirseniz de dünya tekrar değişiyor, dönüyor.

Farklı şehirlerdeki çocuklara, ilçelerdeki ve köylerdeki çocukların hepsine ulaşmak için gezici tır gibi bir modellemeyi düşünür müsünüz?

EMRE KIZILGÜNEŞLER: O çocukları buraya getirmek önceliğimiz… İzmir’de yaşayıp denizi görmemiş çocuklar var. Kendi açımdan söyleyeyim, dünya görüşüm değişti. Biz daha önce Doğu ve Güney doğu Bölgesi’ndeki çocuklara yardım edelim diyorduk. Tabii yardım edelim, ama çok uzağa gitmeye gerek yok. Şu denize belki 3-4 kilometre mesafede denizi görmemiş çocuklar var. Biz şaşkınlık içerisinde “Olur mu canım!” diyoruz ama oluyor. O yüzden biz o çocukların; buraya gelip, şu Kordon’da yürümelerini, denizi görmelerini, İzmir’i tanımalarını istiyoruz. Biz ne yapmışız? Geç kalmışız. Hakikaten İzmir’in ayıbı. Burada 4,5 milyon insan yaşıyor.

Bir yerden başlamak güzel olur…

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Dediğiniz doğru ama bence biz geç kalmışız. Çok hızlı bir şekilde arayı kapatmamız lazım. Bu çocukların eğitimlerine ailelerinin entegre edilmesi gerekiyor.

Buradaki eğitimlerde daha çok hangi konu başlıklarına ilgi duyuyorlar?

ALP AVNİ YELKENBİÇER: VR gözlükler ve uzay bilimleri özelinde ilgileri yüksek oluyor.

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Çevre bilinçleri son derece iyi… Şimdi onların önünde belki 70-80 yıllık bir hayat var. Bizim önümüzde 30-40 yıllık bir hayat var. Onlar bizim iki katımız daha bu dünyada yaşayacaklar ve bu dünyayı korumak istiyorlar. Bu konu belki bilinçaltında bizim kaçırdığımız, onların yakaladığı bir başlık…

Eklemek istedikleriniz…

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Kaynak desteği birinci öncelikli başlığımız.

ALP AVNİ YELKENBİÇER: Öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren dünya ölçeğinde bir araştırma olan PISA testlerindeki sonuçlarımıza baktığımızda, gençlerimizin yüzde 66’sı okuduğunu anlayamıyor. Bu açıdan müfredatı ya da herhangi bir şeyi suçlamak için söylemiyorum. Ama tüm dünyada bu tarz örgün eğitim modeli artık işlemiyor. Genç kuşağın farklı düşünmeye, kendi kendine öğrenmeye ya da böyle farklı teknolojileri deneyimlemeye ihtiyaçları var. Burası bu iş için ideal bir yer. Artık tüm kurumlarla iş birliğine hazır bir yapı var. Hem Dijital Deneyim Merkezi hem İzQ olarak, iş birliği konusuna yaklaşan herkese de kapımız sonuna kadar açık.

“Biz aslında baktığınızda alternatif değil, tamamlayıcı olma rolünü üstlenmek istiyoruz” diyebilir miyiz?

EMRE KIZILGÜNEŞLER: Kesinlikle. Bir karın boşluğumuz var. Onu kapatmaya çalışıyoruz. Bir de şunu söyleyeyim, bizim bunu konuştuğumuz hükümet tarafı olsun, belediye tarafı olsun, herkes bunu da kabulleniyor. “Öyle bir problem yok” diyen, kimse yok. Tamam problem var, biz bir çözüm sunuyoruz. Belki bizim çözümüz yeterli olmayabilir. Daha iyisini yaratabilirsek, kim yaratırsa, akıl akıldan üstündür.