ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ’NDE ENTEGRASYON DÖNEMİ

SEDA-1

Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik, 18 Aralık’ta Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü olarak göreve başlayan bir sağlık neferi… Görev tebliğinin 12. saatinde terör olaylarının en yoğun olduğu bölgedeki personelinin yanına giderek işe başladı. TİCARET Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu olan Gedik, acil sağlık hizmetleri konusunda Türkiye’nin geldiği noktayı “Puzzle’ın parçaları tamamlanıyor, tablo ortaya çıkıyor” diye yorumluyor.

Geçtiğimiz aylarda Brüksel’de yaşanan terör olayları sonrasında iki ülkenin acil sağlık hizmetleri konusundaki performansını birlikte değerlendirdiğimizde ise Türkiye’nin birkaç adım ilerde olduğuna dikkat çekiyor.

 

Acil sağlık hizmetleri konusunda hava, kara ve deniz entegrasyonu ile diğer ilgili kurumlarla entegrasyon çalışmalarına ağırlık verildiğine dikkat çeken Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik ile bu alanda yapılan çalışmalar ve hedefler üzerine sohbet ettik.

 

 

–112  çalışanlarının görev sırasında fiziki ve sözlü şiddete uğrama oranları nedir? Bu konuda ne gibi tedbirler alınıyor?

 

Bakanlığımızın, Beyaz Kod uygulaması var. Sağlık çalışanlarına olan bu şiddet derhal değerlendirilmeye alınıyor. Yeni çıkacak olan yasalarla sağlıkçılara görevde başında şiddet uygulayanların en ciddi şekilde cezalandırılması ile ilgili Hükümetimiz bir çalışma yapıyor.

Burada amacımız şu; hiçbir hekim veya sağlık çalışanı müdahale ettiği insana zarar vermek için müdahale etmez. Herkesin ortak bir amacı var; orada bir insanı yaşatmak, hayatta kalmasını sağlamak. Dolayısıyla sağlık olayları, yaşanan olayların vahameti, insanların paniği, tahammülsüzlüğü anlaşılması güç durumlar ortaya çıkarabiliyor. Yani sokaktaki vatandaşımızın algılayamadığı şeyler aslında tıbbi bir gereklilik olabiliyor. İşte bu acil ortamda insanlar bazen cebre ve şiddete başvurabiliyorlar. Maalesef ki sağlık çalışanlarımızın buna maruz kalması onların motivasyonunu, moralini ve hatta hastanın hayatını etkileyen en önemli faktörlerden biri. Yakında yeni uygulamalara da geçiliyor.

 

-Yakında derken ne kadar bir süre sonra uygulamaya başlanacak?

 

Çok uzun bir süre değil. Bunlar kanunlaştı ve kanunlaşıyorlar. Torba Yasa kapsamında çıktıkça uygulamalarını da sahada göreceğiz. Önümüzdeki bir-iki ay içerisinde artık bütün uygulamalar net olarak görülecek.

 

-Terör olaylarının yaşandığı bazı bölgelerde sağlık çalışanları da hedef alındı. O bölgelerdeki sağlık hizmetlerinin sürdürülmesinde ne gibi sorunlar yaşanıyor?    

Terörist saldırıların başladığı dönemde orada sağlık çalışanlarımıza da ciddi zararlar verildi. Ambulanslarımızın taranması, hastanelerimize roket atarlı saldırılar…

Biz tabii çalışanları motive etmekle de yükümlüyüz. Sayın Bakanımızın da direktifleriyle göreve başladığımın 12. saatinde Cizre, Şırnak, Nusaybin ve Diyarbakır’a gittim.  Sadece kumandan değil aynı zamanda bir neferiz. O günlerden bugünlere kadar geldik, birçok badireyi atlattık.

Bugün geldiğimiz noktada yarın itibariyle yine gündemimizde olan bir diğer konu göçmenler meselesi.

Acil Sağlık Hizmetlerimiz yine Başbakanlık, AFAD ile birlikte Bakanlığımızın Kamu Hastaneleri, Halk Sağlığı Kurumu olsun bütün birimlerin koordinatörlüğünde çalışmalar yürütülüyor.  Acil Sağlık Hizmetleri’nin bir de böyle bir misyonu var. Dolayısıyla ülkemizdeki bütün göçmenlerin de bu anlamda sağlığı ve bununla ilgili bütün hizmetlerin koordinasyonu açısından geçtiğimiz günlerde Kilis,  Gaziantep ve Hatay bölgesine bir ziyaretim oldu.

Brüksel’de 22 Mart’ta bildiğiniz üzere bir terör hadisesi yaşandı. Bizim yaptığımız, yönettiğimiz profesyonelliği ve alnımızın akıyla çıktığımız bu süreçleri Brüksel’de göremedik.

Hatırlayın; orada biliyorsunuz karşıda bir otel vardı, hastalar orada toplandı. Bizde ise dakikalar içerisinde ambulanslarımız olay yerindeydi ve saati bulmadan bütün yaralılar diğer saldırılarda olduğu gibi yani Ankara, İstanbul ve Diyarbakır’daki patlama olaylarının hepsinde  üniversite hastaneleri, kamu hastanelerimiz, özel hastanelerimize çok hızlı bir şekilde sevk edildi ve sağlıklarıyla ilgili ilk müdahaleler buralarda yapıldı.

 

-Onlardan bir adım öndeyiz diyebilir miyiz?

 

Ben daha fazla önde olduğumuzu düşünüyorum. Bu süreçte bütün şeffaflığı ile herkesin şahit olduğu bu dönemde insanlarımızı olabildiğince az zayiatla bu sıkıntılı tablodan çıkardık.  Ama gönül istiyor ki memleketimizde önümüzdeki süreçlerde daha huzurlu bir ortam olsun. Biz de Acil Sağlık Hizmetleri olarak daha huzurlu bir ortamda verdiğimiz hizmeti mümkün olduğunca en üst seviyeye çıkarma gayretindeyiz. Bunlar bizim şevkimizi kırmadı. Sonuçta biz her ortamda, her şartta 7 gün 24 saat hizmet vermeye programlanmış bir birimiz.

Bakanlığımızın da bu anlamda öncü birimiyiz. Birçok birimle faaliyetlerimiz var.  Acil Sağlık Hizmetleri,  Sağlık Bakanlığı’nın dışa açılan yüzü. Sadece devletimizin birimleri değil, Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası birçok kuruluşla da ortak bir sürecimiz var.

 

Acil sağlık hizmetlerinin hızı konusunda “Birkaç adım öndeyiz” dediniz. Bu önde olma sürecinde rol model olduğumuz ülkeler var mı? Bizden danışmanlık hizmeti alan ülkeler var mı? Bu ülkeler hangileri ve hangi başlıklarda yol alıyoruz onlarla?

 

Acil Sağlık Hizmetleri’nin özellikle uluslararası bir formata taşıdığı ve daha da ileri götüreceği bir modeli var. UMKE dediğimiz birlikler, sağlık gönüllüleri, Ulusal Medikal Kurtarma Ekiplerimiz(UMKE) dünyanın en büyük Medikal Kurtarma ekibi…7 bin 557 kişiden oluşan gönüllü bir sağlık ordusu düşünün. Bunları önümüzdeki süreçte daha da ileri boyuta taşıyıp, daha profesyonel ekipler oluşturacağız.

Deprem için ayrı bir UMKE ekibi, terörle ilgili durumlar için ayrı bir ekip, kimyasal biyolojik saldırılara maruz kalındığında bunlara müdahale edecek ekiplerimiz gibi…

Urla’da uluslararası bir eğitim merkezimiz var. URLASİM dediğimiz simülasyon merkezimiz var. Biz burada dünyanın dört bir tarafından sağlıkçıyı eğitiyoruz.  Moğolistan, Moldova, Bosna Hersek, Sudan gibi…

Bu merkezleri bundan sonra daha profesyonel hale getirip, ileride Türkiye’yi temsil edecek uluslararası kurtarma timi oluşturacağız.

 

Kurulacak olan acil durumlara müdahale ekipleri bizimle aynı eğitimi almış olacak ve acil durum merkezleri de bu mantıkla oluşturulacak.

 

Ayrıca Bakanlığımızın önem verdiği konulardan bir tanesi de sağlık turizmi biliyorsunuz.  Bu anlamda Türkiye’yi en kısa zamanda öncü ülkeler arasına sokacağız. Acil Sağlık Hizmetleri bu konuda da inşallah öncülük edecek ve ülkemizin bu çıtasını daha yukarı çekerek bayrağımızı en üst noktaya kadar, zirveye kadar taşıyacak.

 

-Bu proje tarih olarak ne zaman başlayacak? 

 

Bu proje zaten var.  Olan eğitimi standardize ederek,  eğitim modellerini geliştirme üzerine kurulu. Zaten verdiğimiz bu eğitimi bir misyon ve vizyonla hedefe taşıyacağız.

Ayrıca Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile başlattığımız gemi hastane projesi var. Uluslararası sularda ve kendi halkımıza limanlarımızda hizmet verebilecek.  Mesela; bir deprem olduğunu düşünün, öyle bir durumda yüzen bir hastane olarak her yere gidebilecek. Türkiye artık bunları planlıyor. Önümüzdeki yıllarda bunlar daha görünür hale gelecek.

 

-Ambulans sayılarınız ve bu konudaki altyapımız hakkında bilgi verir misiniz?

Bugün itibariyle 5 bin 073.  Sadece sayılarını değil niteliklerini de arttırıyoruz.  Donanım olarak neredeyse her biri bir yoğun bakım, hastane gibi olan, her türlü müdahaleyi yapabildiğimiz ambulanslarımız var.

 

-Bu konuda rakamsal bir hedef var mı? İlk aşamada 6 bin veya 6 bin 500 ambulansa sahip olmak gibi…

 

Hedefimiz, rakamsal büyüklükten ziyade ihtiyacı olan hastaya en kısa zamanda ulaşmak. Bütün planlarımız aslında zamanla ilgili. Biz dakikaları planlayan bir genel müdürlüğüz. Uluslararası arenada acil sağlık ile ilgili müdahalelerde kabul görmüş zaman dilimi ilk 10 dakikadır. Bizim için hayati önemi olan zaman aralığı. Müdahale süremizi en iyi standartlarda ilk 10 dakikaya çekelim dedik. Bu hedef, bugün itibariyle kent merkezlerinde yüzde 90’ların üzerinde tutturuldu. Kırsalda da ilk 30 dakika dedik. Ayrıca biliyorsunuz, Yeni şehir yasamızla birlikte Büyükşehir sınırları genişletildi. Dün köy olan yerler bugün şehir merkezi olarak kabul edildi. Tabii bu bizi biraz zorlamaya başladı ama önümüzdeki günlerde gerek ambulans sayılarımız, gerek istasyon sayılarımız ve yeni istasyonlarımızla birlikte bu hedefi de yakalayacağız. Amaç burada yeni dispatch dediğimiz bir çalışma yaptık. Algoritma çalışması.

 

-Bu nedir?

 

Acil durumda olan bir hasta da olsa, çok acil olmayan ama hastaneye gitme ihtiyacı olan bir hasta da olsa 112’ye çağrı geldiğinde biz bunları aynı kategoride değerlendirip, ona göre hareket ediyoruz. Bu çalışmalar bilimsel kurullar tarafından yapıldı. Bu alanda sarı, kırmızı, mavi gibi dediğimiz kodlar var. Bunları artık alanda ayırıp ona göre gerçek acil olan hastayı belirleyeceğiz. Eforumuzun çok daha büyük bir kısmını oraya harcayacağız. Dolayısıyla burayı da bir disipline etmiş olacağız.

 

-Şu anda Acil 112 istasyon sayısı nedir?

2 bin 530 civarında. Yakın zamanda bunların da sayıları artacak. Zaten planlamalarımız dahilinde var.

 

-Hava operasyonlarına yönelik faaliyetleriniz ne aşamada?

 

Önümüzdeki bir-iki gün içerisinde tabii çok iddialı olmasın belki birkaç hafta içerisinde artık gece görüşlü helikopterlerimiz de özellikle Çanakkale, Bursa ve Adalar Bölgesi’nde çalışmalar yapacak.

Yani Acil Sağlık Hizmetleri dakikalarla planladığı bu çalışma ortamını bütün unsurları ile geliştiriyor. Hava, deniz, kara yani zafiyetimiz nerede gerekiyorsa, açığımız varsa orayı güçlendirerek açık olarak hiçbir alan bırakmamaya çalıştık.

 

-Altyapı anlamında geliştirdiğiniz diğer başlıklar neler?

Örneğin; yazılımlar donanımlar gibi… Kendi geliştirdiğimiz ASOS adını verdiğimiz Acil Sağlık Otomasyon Sistemi bugün dünyaya rol model olabilecek yazılımlardan birisidir.

Bugün herhangi bir yerde ambulansımız nereye gitti, kaçta kontağını açtı, hangi hastaya gitti, hastanelerimizin hangisi servimizde boş yatak var… Biz bu soruların hepsini merkezimizden görüp, planlamayı yapabiliyoruz. Yakın zamanda bütün ambulanslarımıza tabletler alacağız.

 

 

-Bu akıllı ambulanslar konusunda gelinen noktayı sormak istiyorum… E-nabız uygulaması uygulanmaya başlanmıştı. Ne aşamadayız?

Bu uygulamaya geçiyoruz. Bu anlattıklarımın hepsi birbiri ile entegredir.  Sağlık Bakanlığı’ndaki bütün otomasyon sistemleri birbirleri ile entegre hale geliyor. Aslında puzzle parçaları birleşmeye başladı. Tablo ortaya çıkıyor.

 

Örneğin; 112’yi aradığında kaza yaptığınızda yardım istediğinizde adres vermenize gerek kalmayacak bir sistem olacak. Aradığınızda aynı navigasyon sisteminde olduğu gibi tablete bu adres bilgisi düşecek. En yakın istasyona da çağrı düşecek. Siz adres veremeseniz de en yakın merkezden ambulans oraya gidecek.

ASOS’un ikinci versiyonunu çıkarıyoruz. Gerçekleştirmelerde kanatimce yüzde 70’e ulaşıldı. Üç ay için de pilot uygulamaları başlayacağız.

Ambulans çağrınız gelip ambulans olay yerine gittiğinde, tablet üzerinden doktor ve ilgili personel,  hastayla ilgili verileri girecek. Veriler merkeze düştüğünde; o hasta için kalp krizi mi, inmemi, travma mı var? Onunla ilgili en yakın merkez nerede onunla bilgi düşecek. Ambulanslarımızda CPRS var. Harekete geçtiğinde, doktora ‘10-13 dakika sonra hasta gelecek’ diye bilgi düşecek. Dolayısıyla daha hasta gelmeden doktor hasta ile ilgili bilgiye ulaşacak. Böylece biz hastaya ileri müdahaleyi alanda, ambulansta başlatacağız.

 

-Bu uygulama için pilot bölgeler ya da iller var mı?

 

Şu anda karar vermedik. Ankara, Antalya olabilir. Bu geçiş sürecinde var olan sistemi de aksatmadan yeni modele geçmeniz gerekiyor. Kontrollü ve uygularken aksaklıkları görebileceğimiz büyük ölçekli bir yer istiyoruz ki, olası aksaklıklara müdahale edebilelim. Bu konuda hangi iller olabileceği konusunda çalışma içindeyiz.

 

-112 Acil Çağrı Sistemi’nin merkezileştirilmesine yönelik çalışmalar vardı.  Pilot bir uygulamada olmuştu. Ortak çağrı konusunda ne noktadayız?

 

ABD’deki 911 sistemini düşündüğünüzde çok ideal bir çağrı sistemidir. Bizim entegrasyon açısından farkımız, çağrı merkezimiz aynı zamanda komuta merkezimiz durumdadır. Yani orada anında karar verilir. Trafik kazası ya da yangın olduğunu düşünün; 112 ekipleri hareket ettiğinde itfaiye, jandarma ve polis teşkilatı aynı anda harekete geçsin istedik.

Ambulanslarımızın da güvenliğini düşünmek zorundayız. Dolayısıyla bu süreci yönetmek için tek çağrı sistemi aslında en ideal yöntemdir. Bu konuda sıkıntılarımız var. İçişleri Bakanlığı ile bu konuda bir görüşme ve sonrasında düzenleme için çalıştay yaptık. Önerilerimizi ilettik.

 

 

-Altyapı da önemli… 522 frekansının kullanılmasına yönelik sorun çözüldü mü? Frekans seçildi mi?  Bize anlattığınız acil veri paylaşım sistemi, GSM altyapısı üzerinden işleyecek bir sistem mi olacak?

 

İçişleri Bakanlığı konuyla ilgili bir ekip çalışma yapıyor ve bizde onlara destek veriyoruz. İletişim altyapısı ile ilgili kısımlarda bizim kurguladığımız ve tercih ettiğimiz; gerek uydu,  gerek GPRS, gerek telsiz altyapısı üzerinden üçlü işleyen bir sistem. Tek bir sistem istemiyoruz. Çünkü bir afet ya da saldırı durumunda sistemlerden hangisi kesintiye uğrarsa diğeriyle devam etmek istiyoruz. Üçlü bir sistem ile gitmek istiyoruz. Bu sistemin üzerinde çalışıyoruz.

 

Sizce mevzuatta, Suriyeli sığınmacılara yönelik bir düzenlemeye gerek var mı? Eczacılar paralarını alamadığını belirtirken, SGK’nın yeterli denetim yapamadığı ifade ediliyor. Prosedürlerin uzun olduğu sürdüğü söyleniyor. Orada bir düzenlemeye ihtiyaç var mı?

 

Suriyeli mültecilerle ilgili olarak konunun en üst muhatabı AFAD… Biz de AFAD’ın bileşeniyiz. Onlarla yaptığımız, hükümetimizin irade koyduğu bütün düzenlemelerle ilgili olarak biz Acil İhtiyaç Planı yaptık. Yakın zamanda bir bir hayata geçirildiğini göreceğiz.  Suriye’den gelenlerin içinde sağlık personeli de var. Bunlar bir değerdir. Bunların kendi ülke vatandaşlarına hizmet vermesi noktasında planlama yaptık. Bakanlık olarak;  bizim tesislerimizde ve kontrolümüzde kendi halklarına hizmet vermeleri için düzenleme yaptık. Bununla ilgili çalışmalar son noktaya geldi. Suriyelilere sağlık hizmeti verilmesi konusundaki gerekli mevzuat düzenlemeleri ile ilgili birçok alandaki çalışmalarda son noktaya gelindi.

 

-Personel sayısında revizyona gidilecek mi? Bu yıl yeni alımlar olacak mı?  Personel alımlarda dikkat edeceğimiz noktalar neler olacak?

 

Aslında hekim açığımız büyük. Lojistik planlaması işin en kolay kısmı… Asıl insan kaynağını planlamak önemlidir. Eğitim dairemiz en yoğun birimlerimizden biridir. Var olan,  yeni gelen personelin eğitim seviyesi ve elimizdekilerin hizmet içi sürekli eğitimi önem arz ediyor. Yakın zamanda paramedik dediğimiz lisans düzeyindeki sağlık çalışanlarımız ile yol almak istiyoruz.

Acil Tıp Teknisyenlerinin mevzuat ile önlerini açarak 4 yıllık lisans düzeyine çıkabilmesi için çalışmalar yapılıyor. Bizim avantajımız çalışanlarımızın büyük çoğunluğu gençlerdir. Yeniliklere çok çabuk adapte olabiliyorlar. Ayrıca eğitim verdiğimiz simülasyon merkezlerimizin de sayısını arttırıyoruz. Urla Adası dışında Konya, Samsun ve İstanbul’da eğitim merkezlerimizde de seviyemizi en üst noktaya çıkaracağız. Personelin tamamını bu eğitimlerden geçirmeye çalışıyoruz. Modüler eğitimlerimiz var. Temel yaşam, ileri yaşam, çocuk ileri yaşam modellerimizi arttırarak gerek içeriğini gerekse kapasite olarak donanım düzeyini arttırarak müdahalelere uygun hale getireceğiz

 

Biz ortak dil üzerinde çalışıyoruz. Yoksa ortak hareket geliştiremezsiniz. Ortak bir dil kullanacağız ve bunu ileri düzeyde kullandıracağız. Yeni personel alımlarımız olacak. Talebimiz var. Maliye Bakanlığı’na da konuyu ilettik.

 

-112 Acil’e gelen asılsız ihbarlar konusunda yol alabildik mi? Cezalar kesilecek dedik ama bunlar gerçekten caydırıcı oldu mu? Bu cezalar hiç kesildi mi?

 

Ben her şeyi anlıyorum da bir bunu anlayamıyorum.  Tamamen cezalar kesilmedi. Aslında burada taviz göstermemek lazım ama bazen 18 yaşından küçük bir genç olabiliyor. Olayın artık ciddiyetine varmak lazım. Yüzde 20 asılsız ihbar olarak düşündüğünüzde;  nasıl büyük bir kitleye zarar verdiğini anlayacaksınız.

Bu konuda ciddi oranda asılsız telefonlar geliyor. Dörtte üçe ulaşan boyutlarda rakamlar var.  Örneğin, terör bölgesinde 1 milyon çağrı alınmış bunun 150 binine gidilmiş. Suriye’den de asılsız ihbarlar geliyor deniliyor. Ülke içinde de 1 milyon çağrının 300 binine gidilmiş. Gerisi asılsız ihbar durumunda…

 

-Belki burada çocuklardan başlamak gerekiyor. Bu tarz aramaların zararını anlatmak anlamında…

 

Bu konuda Sağlığı Geliştirme Genel Müdürlüğü, Medya bilgilendirme çalışmalarında etkin çalışıyor. Bizimle senkron hareket ediyor. Çizgi film karakterleri, broşürler, kamu spotları ile bilgilendirme aktif olarak devam ediyor. Okullarda personelimiz gidip, 112’nin önemini anlatıyor. Biz sadece personelimizi değil halkımızı da eğitmeye çalışıyoruz.