GELİŞMİŞLİĞİN YOLU; DAHA ÇOK SÜT VE KIRMIZI ET TÜKETİMİNDEN GEÇİYOR

SEDA GÖK

GÜNDEME DAİR…

 

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu geçtiğimiz günlerde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’yı ziyaret ederek, sektörü bütün yönleriyle irdeleyen bir rapor sundu. SETBİR raporunda süt ve et sektörlerinin gelişimi için 11 ayrı konuda öneri sıralanıyor. Benim dikkatimi çeken en önemli başlıklardan birisi;  hedef ve politikaların tespiti için “Et ve Süt İhtisas Komisyonu” kurulması önerisi idi. Kamu, özel sektör, üniversite temsilcilerinin yer alacağı bu komisyonun, tarımda ortak aklı yakalamak adına çok önemli görev yapabileceği ifade ediliyor.

SETBİR raporunda ayrıca süt hayvancılığı, süt üretimi ve kırmızı et üretiminin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için fiyat istikrarına ve en azından orta dönem için fiyat ve maliyet parametrelerinin öngörülebilir olmasına ihtiyaç bulunduğuna dikkat çekiyor. Ancak, bu sonucun alınabilmesi için gerek duyulan tüketim miktarlarının yeterli olmadığı da görülüyor.

Rapora göre; bugün itibariyle süt ve et sektörlerimizde üretim kapasitemiz, bugünkünün çok üzerinde bir tüketimi karşılayabilecek seviyede. Bunun için yeterli kaynak, teknoloji ve bilgi birikimimiz de var. Katar’ın komşularıyla yaşadığı kriz ve abluka sırasında gıda maddesi ihtiyacını karşılamak için derhal Türkiye’ye yönelmesi ve istediği miktarda yiyecek ve içeceğin derhal temin edilebilmesi bile bunun bir kanıtı olarak gösteriliyor.

Türkiye’nin yıllık 19 milyon tonluk çiğ süt üretimi ile dünyanın sekizinci, AB’nin üçüncü büyük süt üreticisi olduğuna, dünyadaki -domuz hariç- toplam kırmız et üretiminin % 1,5′unun Türkiye’de gerçekleştiğine dikkat çekilen raporda, “Veriler de gösteriyor ki Türkiye’nin çiğ süt ve kırmızı et üretimi, dünya ve AB ölçeğinde ciddi bir seviyede. Buna karşılık, gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketimi 300 litre iken bu miktar Türkiye’de 230 litre. Kişi başı yıllık -domuz eti hariç- kırmızı et tüketimi ABD’de 36 kilo, AB’de 18 kilo iken Türkiye’de 15 kilo” deniliyor.

Uzmanlara göre, yetişkin bir bireyin günde 70 gram kırmızı et tüketmeli. Bu hesapla 80 milyonluk nüfusumuza göre yılda ortalama kişi başı 25 kilo kırmızı et tüketmemiz gerekiyor. Açıkça görülüyor ki gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşabilmek için daha çok süt ve süt ürünü ile daha çok kırmızı et tüketmemiz gerekiyor. Türkiye olarak hedefimiz sütte, gelişmiş ülkelerin kişi başı yıllık süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketim miktarı olan 300 litreye, ette de en az yine gelişmiş ülkelerin kişi başı yıllık kırmızı et tüketim miktarı olan 25 kiloya ulaşmak.

Bütün bunlara karşılık bugün Türkiye’de, bu hedeflere ulaşmak için yeterli hayvan bulunmadığı vurgulanan SETBİR raporunda, şu tespit yapılıyor: “Her yıl ortalama 50 bin baş süt sığırı, 50 bin ila 500 bin baş arasında değişen miktarlarda da besi sığırı ithal ediyoruz. Eğer kendi hayvan kaynağımızı geliştiremezsek bu ithalat yarın da devam edecek. Dolayısıyla her halükarda, bugün 80 milyon olan, 2023′te 84 milyon, 2050′de 93 milyon olması öngörülen nüfusumuzun süt ve kırmızı et kaynaklı hayvansal protein ihtiyacını karşılayabilmek için hayvan sayımızı artırmak, bunun için de hayvancılığa yatırım yapmak şart. Eğer gerekli ve yeterli yatırım yapılabilirse Türkiye hayvancılıkta net ihracatçı, piyasa yapıcısı, yılda 50 milyar dolar gelir elde eden, 1 milyar dolar ihracat yapan, istikrarlı, verimli, rekabetçi bir ülke olabilir. Bu potansiyel ülkemizde mevcuttur.”

SETBİR kayıt dışı ile mücadele edebilmek için öncelikle tüm hayvansal protein ürünlerinin KDV’sini sıfırlayarak sosyal bir beslenme anlayışına geçilmesini öneriyor. Ana besin gruplarımızdaki ürünlerin tamamında verginin sıfırlanması gerekiyor. SETBİR’in raporunda şu değerlendirmeler dikkat çekiyor:

“Süt sektöründeki kayıt dışılığın yarattığı haksız rekabeti azaltmak ve süt arzı artışını tetikleyecek talebi artırabilmek için 3 ila 5 yıllık bir süre için temel gıda maddesi olan süt ve süt ürünlerinde KDV oranının % 8’den % 1’e (ya da tam istisna olmak kaydıyla % 0’a) düşürülmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. Et sektöründe de ekonomik değer zincirinin perakendeye kadar gelen tüm halkalarında KDV oranı % 1 iken, perakende satış noktalarında KDV % 8’dir. Et fiyatlarının düşürülmeye çalışıldığı, halkımızın kırmızı et kaynaklı proteinle daha çok buluşması için uğraşıldığı bu dönemde tüketicimiz bu vergi yükünden kurtarılmalıdır.”

Öte yandan süt ve et sektöründeki en büyük sıkıntılarda birisi de bilgi kirliliği… Uzman olmayan kişilerin ürünler hakkında bilgi kirliliği yarattığı, tüketicileri yanlış yönlendirilmesi sektörün yaşadığı en büyük sorunların başında geliyor.