“SEKTÖRÜN EN ÖNEMLİ SORUNU ÜRETİM PLANLAMASI EKSİKLİĞİ VE YENİ ÜRETİM ALANLARININ AÇILMAMASI”

 

EGE Su ÜrünleriDSC09095 ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Melih İşliel, sektörün en önemli sorununun üretim planlaması eksikliği ve yeni üretim alanlarının açılmaması olduğunu söyledi. İşliel, “Üretimin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ihtiyaca dönük olarak, arz/talep çerçevesinde Türkiye geneli üretim planlaması yapılmalı, bu kapsamda yatırımların disipline edilmesi sağlanmalıdır. Üretimin planlanması, fiyatların istikrara kavuşturulması sonucunu da doğuracak. Ayrıca diğer bir sorun ise yeni üretim alanlarının açılması konusudur. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, özel sektör, Üniversite ve Araştırma Enstitüleri işbirliğinde yeni üretim alanları açılmalı” dedi. İşliel ile Türkiye’nin su ürünleri ve balıkçılık alanındaki gelişimi, ihracat hedefleri ve sektörün daha hızlı büyümesi için yapılması gerekenler üzerine konuştuk.

 

Sektörün yıllar itibariyle gelişimini değerlendirir misiniz?

Türkiye’de bu iş 1980’li yıllarda başladı. Dünyada özellikle aqua kültür ayağında ciddi bir büyüme var. Bu Türkiye pazarına da yansıyor. Denizlerdeki kirlilik ve aşırı avlanma gibi nedenlerden dolayı avcılık azalıyor. Aqua kültürün payı yüzde 50 düzeyinde. Bugün Türkiye’de aqua kültürün payı ise Türkiye’de yüzde 47 seviyelerine geldiğini görüyoruz. Burada amaç pazara yakın, kontrollü üretim ile yetiştiriciliğin geliştirilmesi sağlamaktır. Rusya’ya ciddi ihraç yapıyoruz. Rusya’daki marketlerde de Türk balıkları var. Küçük adımlarla başlayan bu hikaye, bugüne kadar geldi. Bir talep var ki bu gelişme olabiliyor.

Su ürünlerinde en büyük avantajımız ihracatta AB’nin bu ürün grubunda kısıtlamanın olmaması. Bu pazarda sıkı bir kontrol olmasına rağmen önemli bir paya sahibiz.

Balık ile yıllardır AB pazarında varız.  Diğer ürün gruplarında yaşanan siyasi ve ekonomik engellemeler; bizim ürün grubumuzda yok. AB pazarı büyümemizde en büyük etkendir.

-Sektör bugün itibariyle 80 ülkeye ihracat yapıyor. Bu yıl ağırlık vereceğimiz pazarlar hangileri olacak?

Rusya ve ABD pazarına ağırlık vereceğiz. Bu konuda 2008 yılından beri tanıtım konusunda etkin çalışmalar yaptık. Körfez ülkelerinde hızlı büyümemizde bu da etkili oldu. Aslında yeni bir Pazar ama hızlı bir büyüme gösterdi. Su Ürünleri Tanıtım Grubu burada çok etkin çalışmalar yaptı.

Standart üretim yapabiliyoruz. Bu nedenle menülerde düzenli olarak yer alabiliyoruz. Yetiştiricilik konusunda sürekliliğimiz var. Ancak taleplerde kilogram olarak daha ağır çipura ve levrek talebi geliyor. Bizde buna odaklanacağız. Sürdürülebilir büyüme istiyoruz.  Var olan pazarlarda devamlılık arzuluyoruz. Lojistik olarak bizim avantajımız var. Bunu daha etkin kullanacağız. Ürün değerli ve talep görüyor.

Avrupa’da sürdürülebilir, yeni kanallara girerek büyümek istiyoruz.  ABD pazarında geometrik büyüme arzundayız. ABD levreği 500 gram ve üzerini tercih ediyorlar. Bu şekilde yetiştirip pazara sunabilirsek daha da büyüme sağlanır. Bu tür yetiştiriciliğe odaklanacağız.

Levrek ve çipura da artık bir markayız. Bunun dışında önümüzdeki günlerde yeni türler olarak üretimde başka hangi ürün gruplarına odaklanacağız?

Kaya balığı konusunda 7-8 yıldır bir çalışma yapılıyor. Onun dışında alabalık konusunda yol alıyoruz.  Alabalıkta AB pazarından büyük talep görüyor.

Karadeniz somonu dediğimiz ve 1,5 kilograma kadar büyüyebilen somon alabalık karışımı bir lezzeti olan ürün özellikle Japonya’dan büyük talep görüyor. Bu ürünlerde artık ticarileşiyor. Yetiştiricilikte ticarileşmesi bir süreçtir. Kaya levreği de gündemde. Ayrıca sinarit mercan gibi ürünlerin üzerinde çalışma var ama arzu edilen yol kat edilemedi. Yeni ürünlere de odaklanıyoruz.

İhracat artıyor, üretim kapasitesi olarak sektör bu artışa cevap verebilecek konumda mı?

Önemli ölçüde evet. Yeni alanlar olmasa da yeni ruhsatlar olmasa da; sektörde konsolidasyonların olduğunu görüyoruz. 2008 yılı sonrasında küçük şirketlerin yerini büyük ve orta ölçeklerin aldığını görüyoruz. Artık kırılganlıktan uzak bir finansman yapısına ulaşıldı. Sektörde güçlü firmalar var ve ölçekler büyüyor. Entegrasyon süreci tamamlandı.  Sonuçta; levreği 2 yılda porsiyon halinde getiriyorsunuz. 2 yıl denizde balığınıza bakıyorsunuz ve bu bir kaynak gerektiriyor.

Bir dönem özellikle Yunanlı yatırımcıların Türkiye’de yatırım yaptığını gördük. Bugün yabancı sermayenin sektöre bakış açısı nedir?

Bu sektörde levrek ve çipura da milli yapı devam ediyor ve edecek. Sektör büyüyor önümüzdeki dönemde yabancı firmalar gelebilir. Geçmişte bu tarz yatırımlar oldu. Yunanların oldu ama sonra çekildi. Ancak herkes öncelikle kendi ülkesinde öncelikle yapmak istiyor.

İç pazarda hala balık tüketimi konusunda dünya ortalamasının altındayız. Akdeniz ülkesi olmamıza rağmen bu konuda neden yol alamıyoruz?

İç pazarda da su ürünleri tüketilebilir hale gelmesi gerekiyor. Ama bu istediğimiz ölçüde büyüme gerçekleşmiyor. Türk halkının tüketim oranı dünyanın çok altında. Tanıtım için önemli bütçeler gerektiriyor. Sağlıklı beslenme de vazgeçilmez olduğunu her ortamda vurgulanması lazım.

İç pazarda avcılık azalıyor ama gene de istediğimiz ölçüde büyüyemiyoruz.  Bu konuda sadece ihracatta değil iç pazarda da büyümeye odaklanmalıyız.  Bunun için kampanyalar da devam etmeli.  Bir tek ihracat ile sektörün sağlıklı büyümesi mümkün değil. Genç bir nüfusumuz var. Bu konuda makro politikalar belirlemesi gerekiyor Türkiye’nin.

Türkiye’nin ihraç ettiği 4 balıktan 3’ünü Egeli balıkçılar gerçekleştirdi. Su ürünleri ihracatında aslan payının Ege’de olduğunu görüyoruz. Geçtiğimiz yılın genel bir değerlendirmesini yapar mısınız? Miktar, değer ve ürün kalemi bazında nasıl bir ihracat karnemiz var?

Türkiye’de ticari balıkçılık üretiminde dört sektör bulunmaktadır; deniz balıkçılığı, kültür balıkçılığı, iç su balıkçılığı ve diğer deniz ürünleri (örn. kabuklu hayvanlar ve yumuşakçalar). Deniz balıkçılığı, Türkiye’deki balık üretiminden en büyük payı almakla birlikte, Ege Denizi balıkçılığı üretim miktarı, üretim değeri ve istihdama katkısı ile Türkiye balıkçılığı içinde ayrı bir öneme sahip. Denizde yapılan yetiştiriciliğin tamamına yakın kısmı İzmir ve Aydın olmak üzere Ege Bölgesi kıyılarında gerçekleşmekte.

 

 (Ocak- Aralık) (milyon $)

 
 

Değer (milyon $)

Miktar (’000 ton)

 

2016

2017

% değ.

2016

2017

% değ.

EİB Su Ürünleri

582,3

613,2

5

92,8

102,6

11

EİB Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller

TOPLAM

803,5

935,6

16

298,0

376,7

26

 

2016

2017

DEĞİŞİM

Miktar

 (ton)

Tutar

 (Bin $)

Miktar

 (ton)

 Tutar

 (Bin $)

Miktar

%

Tutar

%

03.01 Canlı Balıklar

72

4.635

53

4.859

-26

5

03.02 Balıklar (taze veya soğutulmuş)

65.940

329.112

72.720

358.812

10

9

03.03 Balıklar (dondurulmuş)

5.097

19.638

7.676

25.828

51

32

03.04 Balık filetoları ve diğer balık etleri (taze, soğutulmuş veya dondurulmuş)

15.654

173.832

16.984

175.635

8

1

03.05 Balıklar (kurutulmuş, tuzlanmış, tütsülenmiş)

4.303

38.455

3.461

30.169

-20

-22

03.06 Kabuklu hayvanlar(canlı,taze,soğutulmuş,dondurulmuş)

69

593

81

956

17

61

03.07 Yumuşakçalar (canlı, taze, soğutulmuş, dondurulmuş)

980

5.486

872

4.829

- 11

-12

03.08 Kabuklu hayvanlar ve yumuşakçaların dışında kalan suda yaşayan omurgasız hayvanlar

213

6.137

456

9.389

114

53

16.04 Hazırlanmış veya konserve edilmiş balıklar

514

4.423

309

2.769

-40

-37

16.05 Hazırlanmış veya konserve edilmiş yumuşakçalar

2

7

100

100

TOPLAM

92.843

582.311

102.615

613.262

11

5

 

Geçtiğimiz yıl Türkiye’de üretilen balıklar 80 ülkenin sofralarına lezzet kattı.  Bu sürecin sektöre kattığı katma değeri değerlendirir siniz?

20. yüzyıl ortalarından itibaren su ürünlerinin, yetiştiricilikle elde edilmesi yatırımları ve çalışmaları hız kazanmış ve talepteki artış büyük ölçüde yetiştiricilik üretimi ile karşılandı. Günümüzde artık dünya su ürünleri sektöründe toplam üretiminin %40’ı yetiştiricilikle karşılanmakta.

Yetiştiricilik ile elde edilen balık üretimi, işlenmesi ve ihracatına yönelik ülkemizde ciddi yatırımlar gerçekleştirildi, buna bağlı olarak, 5 bin ton seviyelerinden 240 bin ton seviyelerine ulaşmış durumda. 10 yıl önce 22 ülkeye ihracat yaparken bugün 80 ülkeye ihracat yapılmakta. İhracat rakamları 52 milyon dolardan 852 milyon dolara ulaştı, hatta aştı.

 

 

İhraç ürünlerinde 2016 ve 2017 yılları itibarıyla değerler

 

2016                                                   2017

TOPLAM DEĞERLER  

 
Miktar (kg) Tutar ($) Tutar (€) Miktar (kg) Tutar ($) Tutar (€) Miktar Değiş.% Tutar  Değiş.% ($)
ALABALIK  

21.602.661

101.136.294

91.213.027

22.270.874

97.652.795

86.781.917

3

-3

LEVREK  

40.459.790

304.056.885

274.775.311

45.358.416

310.917.581

274.952.382

12

2

ÇİPURA  

47.065.907

222.685.376

201.140.195

50.361.673

243.021.138

215.435.264

7

9

ORKİNOS  

3.057.017

42.021.251

39.212.975

3.631.115

51.554.307

45.697.808

19

23

DİĞERLERİ(KAYA LEVREĞİ)  

3.306.884

11.060.107

10.001.781

2.166.991

6.098.418

5.413.871

-34

-45

  Toplam:

115.492.260

680.959.914

616.343.289

123.789.069

709.244.238

628.281.242

7,1839

4,153595999

 

 

 

 

Bugün her 100 balıktan 10 tanesini hava kargo ile ihraç ediliyoruz. Bu konuda önümüzdeki günlerde nasıl bir yapılanma öngörüyorsunuz?  Balık ihracatında hava kargoya ağırlık mı verilecek?

Türkiye 2017 yılında 157,1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, bu ihracatın 7 milyar 904 milyon dolarlık dilimi hava kargo ile dünyanın dört bir tarafına gönderildi. Türkiye’nin ihracatında hava kargonun payı yüzde 5 olurken, Türk su ürünleri sektörünün, 2010 yılında ihracatının yüzde 2’sini hava kargo ile yaparken, sonraki yıllarda hava kargonun payını sürekli arttırmış ve sektörün 851 milyon dolarlık ihracatında hava kargonun aldığı pay 2017 yılı sonunda yüzde 10’luk paya ulaştı.

 

ABD, bölgemizden en fazla ihracat yapılan ikinci ülke konumunda. Amerika Birleşik Devletleri’ne 2010 yılında Türk su ürünleri sektörünün hava kargo ile ihracatı 1 milyon 720 bin dolar seviyesinde iken, 2017 yılı sonunda 35 milyon 800 bin dolar mertebesine çıktı. ABD’ye hava kargo ile su ürünleri ihracatı 7 yılda yaklaşık 20 kat büyüdü. İzmir – New York arasında konulacak yeni sefer bu ihracatı daha da büyütecek. Sektör kısa vadede 100 milyon dolar ihracat rakamına ulaşmayı hedeflemekte. İzmir – New York arasında sefer yapacak Turkish Cargo uçağı su ürünleri sektörü dışında başka sektörlerinde ihracatını da olumlu etkileyecek. Hava kargo sayesinde Amerika Birleşik Devletleri’ne ihracatımız 2013 yılında 11 milyon dolar iken 2017 yılında 35 milyon dolara yükseldi.

 TÜRKİYE GENELİ SU ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ
 

2.016

2.017

AGIRLIKKG

FOBUSD

AGIRLIKKG

FOBUSD

03 01

95.691

4.717.029

197.261

5.383.835

02

91.169.306

406.601.679

94.247.769

434.549.779

03

18.560.264

61.603.511

21.053.498

70.784.946

04

18.481.971

194.332.483

20.943.826

203.324.596

05

4.775.082

42.336.997

3.934.206

34.225.563

06

846.217

6.976.152

887.946

7.137.824

07

3.680.342

22.791.215

3.811.890

21.875.496

08

384.655

8.779.063

856.782

16.350.589

16 04

5.117.853

26.621.687

7.471.197

40.474.073

05

3.352.562

18.820.103

3.206.211

17.577.094

Genel Toplam

146.463.943

793.579.919

156.610.585

851.683.795

 

(Ocak- Aralık) (milyon $)  
 

Değer (milyon $)

 

2016

2017

% değ.

PAY

EİB Su Ürünleri Sektörü

582,3

613,2

5

72

TG Su Ürünleri Sektörü

793,6

851,6

7

TÜRKİYE Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller

TOPLAM

1,891

2,261

19

EİB Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller

TOPLAM

803,5

935,6

16

 

Sektörlerin 2018 yılında rekor odaklı hedefler belirlediğini görüyoruz. Sizin Ege Bölgesi olarak balıkçılıkta 2018 yılı hedefleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

2017 yılında 156 bin ton karşılığı 852 milyon dolar ihracat gerçekleştirildi. Geçen yılın aynı dönemine göre dolar bazında % 14′lük bir ihracat artışı gerçekleşti. Buna bağlı olarak yılsonuna kadar ortalama 750-800 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmesi öngörülmekte. İhracatımızı artırmak ve pazar çeşitliliği yaratmak için çaba gösterilmeye devam edecek.  Sektör 1980’li yıllardan bu yana çok hızlı bir gelişme göstermesine rağmen daha çok yol kat edecek. Firmalar da gelişmeleri takip etmeli, günümüze ayak uydurmalı.

Sektör olarak 2023 yılında 1,5 milyar $ ihracat öngörülmekle birlikte; sektör, yakaladığı ivmeyle gelişmeye devam ederse bu değerin çok çok üzerine çıkacak gibi görünmekte.   Bu hedefte bir revizyona ihtiyaç duymadık.

 

Ülke bazında baktığımıza hangi ülkeler en çok hangi balık çeşidini tercih ediyor?

TÜRKİYE SU ÜRÜNLERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE:

ÜLKE

2013 $

2014 $

2015 $

2016 $

2017 $

2014/13

%

2015/14

%

2016/15

%

2017/16% 

HOLLANDA

110.936.872

132.802.897

144.635.832

160.115.110

148.919.876

20

9

11

-7

İTALYA

64.170.890

79.040.177

91.535.770

108.701.793

100.374.908

23

16

19

-8

İNGİLTERE

32.614.541

47.007.302

57.918.430

65.768.181

75.458.580

44

23

14

15

ALMANYA

78.392.398

76.423.913

68.357.858

86.866.962

66.995.273

-3

-11

27

-23

RUSYA

32.665.193

56.952.028

41.766.102

40.114.965

45.987.959

74

-27

-4

15

JAPONYA

37.150.592

54.307.026

41.877.918

42.961.488

45.629.113

46

-23

3

6

İSPANYA

22.918.836

38.910.499

34.796.646

29.249.158

37.586.345

70

-11

-16

29

A.B.D

11.629.947

19.337.675

23.988.442

26.604.141

35.800.346

66

24

11

35

YUNANİSTAN

6.739.283

7.576.160

8.152.039

17.961.405

34.924.037

12

8

120

94

FRANSA

23.527.942

19.411.259

17.264.282

21.799.071

28.618.723

-17

-11

26

31

 

TÜRKİYE GENELİ:

ÇİPURA, LEVREK, ALABALIK VE ORKİNOS

 

 

Türkiye Tanıtım Grubu’na 16 tanıtım projesi sundunuz. Bu projeler ve hedefleriniz nedir?

Yetiştiricilik üretiminin artırılması gerektiği için yetiştiricilikte potansiyeli olan yeni türlerle ilgili çalışmalara ağırlık verilebilir.

Ülkemiz kıyılarının büyük bir kısmı, özellikle yüksek üretim potansiyeline sahip Güney Ege ve Batı Akdeniz kıyılarımız Özel Çevre Koruma Bölgesi içindedir. Bu kıyılarda yapılaşmanın ve yerleşimin olmadığı çok miktarda yetiştiriciliğe uygun alan bulunmaktadır. İlgili makamlar tarafından çalışma yapılarak bu yerlerin yetiştiricilikte kullanılması ve milli ekonomiye katkının artırılması sağlanabilir.

Yetiştirilen balıkların pazarlanmasında yaşanan sorunun giderilmesinde özellikle iç piyasada tanıtıcı ve tüketimi özendirici faaliyetlerde bulunan pazar genişletilebilir.

Üniversitelerle teknik ve bilimsel işbirliğinin geliştirilmesi sağlanabilir, araştırmalara ağırlık verilebilir.

İhracatımızı artırmak amaçlı hedef pazarlarda tanıtım çalışmaları yapılmaktadır. Bu kapsamda Su Ürünleri Tanıtım Grubu’nun başlıca faaliyetleri iki ana gruba ayrılabilir. Yıllık ortalama 10- 15 uluslararası fuara katılım sağlanıyor. Fuarlarda Tanıtım Grubu standında hem balıklar sergileniyor, hem de çeşit çeşit Türk balıkları pişirilerek ikram ediliyor,  ziyaretçilerle sektörle ilgili bilgiler paylaşılıyor, katalog, yemek kitapçığı, promosyon malzemeleri dağıtılıyor. Fuarlarda alınan ithalat talepleri üye firmalarla paylaşılarak ihracata teşvik ediliyor.  Ayrıca alım heyetleri organizasyonları düzenleniyor.

Diğer yandan Tanıtım Grubumuz tarafından her kesim tarafından çok beğenilen bir kamu spotu hazırlanarak ulusal kanallarda yayınlandı ve halen de yayınlanmaya devam ediyor.

Tanıtım Grubunun yurtiçi faaliyetlerinin önemli bir ayağı da Sosyal Medyada yaptığı çalışmalar. Günümüz Türkiye’sinin en hızlı iletişim ve paylaşım kanalları olan sosyal medyayı en aktif kullanan sektörlerden biriyiz. Tanıtım grupları sosyal medya hesapları üzerinden tüketiciyi hedefleyen bilgilendirme ve tüketime özendirmeye yönelik sürekli paylaşımlar yapıyor. Türkiye’nin en büyük coğrafi avantajlarından biri olan su ürünlerine yakınlık ve erişim kolaylığını mutfaklara taşımak için balık algısını geliştirmeye çalışıyoruz. Doğru bilgiyle, balık alırken saklarken ya da pişirirken hissedilen zorlukların önüne geçerek tüketime engel tüm algıları yıkmaya çalışıyoruz.

Diğer bir tanıtım çalışması olan Balık- Ekmek şenliklerinden bahsetmek gerekirse,  Türkiye’de Dünya ortalamasının çok çok altında olan bir tüketim var. Kişi başı 8 kg. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizdeki balık tüketiminin azlığına dikkat çekmek, balığın besin değerinin önemini vurgulamak ve bunu yaparken de ailenin en önemli unsuru olan çocukların balığı sevmesini sağlamak amacıyla, ilk olarak 2011 yılında etkin olarak düzenlenen Balık-Ekmek Şenlikleri’ne olanaklar çerçevesinde devam ediliyor.

Son olarak balığın yararlarına da değinmek gerekirse; insanların en eski besin kaynaklarının başında gelen balık ve diğer deniz ürünlerinin sağlıklı beslenmede önemli bir yeri bulunmaktadır. Protein içeriği bakımından oldukça zengin olan balık, iyi kaliteli protein kaynaklarındandır ve vücudun bu proteinlerden faydalanma oranı yüksektir. Balıketi, A vitamini, D vitamini K vitamini ve B grubu vitaminler (B1, B2, B6, B12) açısından zengindir. Ayrıca, iyot, selenyum, fosfor, magnezyum ve çinko mineralleri bakımından da iyi bir kaynaktır. İnsan vücudunda üretilemeyen ve bu nedenle mutlaka besinler yoluyla vücuda alınması gereken yağ asitlerinden olan çoklu doymamış yağ asitleri, EPA (eikosapentoenoik asit) ve DHA (dokosaheksaenoik asit)’nın en önemli kaynaklarındandır. Böylesine zengin bir kaynaktan ülkemiz insanının faydalanması için diyoruz ki: “Haftada en az iki gün balık, yaşam boyu sağlık.”

 

Sektörün yaşadığı sorunlar ve sizin bu konudaki çözüm önerileriniz neler?

Yetiştiricilik sektörü son yıllarda oldukça hızlı bir gelişim göstermektedir. Yetiştiriciliğin temel girdisi yem ve enerjidir. Yem hammaddelerinin önemli bir kısmı yurt dışından ithal edilmekte ve yüksek gümrük ve KDV oranları uygulanmakta.

Doğa koşullarının uygun olmadığı kış aylarında ve rüzgârlı havalarda yemleme sorunu meydana gelmekte ve balıkların kontrol edilmesi güçleşmekte.

Balık çiftliklerine balık, yem, personel, malzeme ve diğer hizmetlerin ulaştırılacağı ve lojistik desteğin sağlanacağı iskele, liman ve diğer karasal kıyı yapıları tesis edilememiş ve bununla ilgili planlama çalışması yapılmaması kültür balıkçılığının önünde engel oluşturmakta.

Sektörün sorunlarından bahsetmek gerekirse, en önemli sorun üretim planlaması eksikliğidir. Üretimin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla  ihtiyaca dönük olarak, arz/talep çerçevesinde Türkiye geneli üretim planlaması yapılmalı, bu kapsamda  yatırımların disipline edilmesi sağlanmalıdır. Üretimin planlanması, fiyatların istikrara kavuşturulması sonucunu da doğuracaktır. Diğer bir sorun ise yeni üretim alanlarının açılması konusudur. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, özel sektör, Üniversite ve Araştırma Enstitüleri işbirliğinde yeni üretim alanları açılmalıdır. Yeni türlerin üretimlerinin teşvik edilmesi de önemlidir. Yeni türlerin üretimi konusunda Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi, Özel sektör, Üniversite ve Araştırma Enstitüleri arasında işbirliğinin güçlendirilmesi, ürün deseninin çeşitlendirilmesi, Kuluçka işletmelerinde modernizasyon, sertifikasyon, yeni türlerin üretimi gibi konularda gelişimi sağlayacak destekleme modeli oluşturulmalı.

Ar-Ge,  sektörün büyümesinde ve dış ticaret değerlerinin artmasında her sektörde olduğu gibi su ürünleri sektöründe de önem taşımakta. Örneğin yetiştiriciliğin ana maddesi olan yemler ve yeni türler hakkında ülkemizde çalışmalar yapılıyor ancak bu konulara daha çok önem verilmelidir. Küçük işletmeler kümelenme aracılığıyla bir araya gelmeli, sürdürülebilirlik ve kaliteli üretimle rekabet edebilir duruma getirilmelidir. Sazan gibi tatlı su türlerinin bunun yanında yumuşakçalar ve kabukluların yetiştiriciliği oldukça sınırlı düzeyde yapılmkta. Bununla ilgili Üniversiteler, enstitüler aracılığıyla Ar-Ge’ye önem verilmeli. Sektör olarak 2023 yılında 1,5 milyar $ ihracat öngörülmüştü. Sektör, yakaladığı ivmeyle gelişmeye devam ederse bu değerin çok çok üzerine çıkacaktır.  Ülkemiz kaynaklarının akılcı ve planlı kullanılması uluslararası rekabette güçlü olmamıza katkı sağlayacak.

 

Sektörü fırsatlar ve tehditler olarak irdelediğimizde nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz?

 

Türkiye’nin coğrafi konumu su ürünleri konusunda AB pazarına satma konusunda avantajlı bir konumu var. 5 gün içinde AB’nin her noktasına malımızı gönderebiliyoruz.

İkincisi artık levrek ve çipura ticarileşmiş ve turizm sektörü sayesinde tanınmış bir ürün. Rekabetçi ve uygun maliyetlerle üretebilme becerimiz var. Yetişmiş bir iş gücümüz var. Entegrasyon olarak bütün süreçleri tamamladık. Bu nedenle de rekabetçi konuma geliyoruz. Bizim ürettiğimiz ürünler tüm dünyada aranıyor. Aqua kültürün büyümesi bütün dünyada sektörün önünü açan bir unsur.

Tehditler ise; Türkiye’nin siyasi politikalarının etkisi olabilir. Örneğin; Rusya krizinden biz etkilenmedik. Ama markalı ürünlerde boykota uğradık. Korumacı tedbirler uygulanırsa sıkıntı olabilir. Lojistik sektöründe yaşanacak zafiyetler güç kaybına sebebiyet verebilir. Artan maliyetler yemde özellikle; rekabet gücümüzü etkiler.

 

Turkish Cargo Türk balıklarına özel İzmir-New York seferine hazırlanıyor.  İzmir –New York seferi ile ihracatın 100 milyon doları geçmesi öngörülüyor. Bu pazardaki gelişmeler neler?

Hava kargo ile ihracat Türk su ürünleri sektörünün ihracatında 7 yılda %10 paya ulaştı.  Türk su ürünleri sektörü, 2010 yılında ihracatının yüzde 2’sini hava kargo ile yaparken, sonraki yıllarda hava kargonun payını sürekli arttırdı ve 2017 yılı sonunda yüzde 10’luk paya ulaştı.

Hava kargo sayesinde Amerika Birleşik Devletleri’ne ihracatımız 2013 yılında 11 milyon dolar iken 2017 yılında 35 milyon dolara yükseldi.

 

Turkish Cargo, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği’ne haftalık 60 ton’luk yükleme garantisi karşılığı İzmir-New York arası direkt kargo uçağı seferi konulabileceğini bildirmiş olup, bu gelişme üzerine üyelerimize sirküler yaparak talep toplandı. Üyelerimizden 60 tonun üzerinde yükleme yapacakları bilgisi gelmiş bu gelişme ise Turkish Cargo ile paylaşıldı.

 

Amerika Birleşik Devletleri’ne 2010 yılında Türk su ürünleri sektörünün hava kargo ile ihracatı 1 milyon 720 bin dolar seviyesinde iken, 2017 yılı sonunda 35 milyon 800 bin dolar mertebesine çıktı. ABD’ye hava kargo ile su ürünleri ihracatı 7 yılda yaklaşık 20 kat büyüdü. İzmir – New York arasında konulacak yeni sefer bu ihracatı daha da büyütecek. Kısa vadede 100 milyon dolar ihracat rakamına ulaşmayı hedefliyoruz.