KIYI BALIKÇISININ GÜNDEMİ; 1380 SAYILI KANUN, KOTA, FİŞBON VE BİLİMSEL YOL HARİTASI

 

ahmet yapıcı

İZMİR Su Ürünleri Kooperatifler Birliği Başkanı Ahmet Yapıcı, kıyı balıkçılığının öncelikli 4 gündem başlığı olduğunu söyledi.  Bunları Torba Yasa kapsamında bekleyen 1380 sayılı kanun, avcılığa kota getirilmesi, Ege Bölgesi’nde fişbon kullanımının engellenmesi ve sektöre yönelik bilimsel bir yol haritasının oluşturulması olarak sıralayan Yapıcı, gelecek kuşakların balıkçılık ile uğraşması için ek kararların çıkarılması gerektiğini kaydetti.

1380 SAYILI KANUN MECLİSTEN GEÇMELİ

1380 sayılı Kanun’un 8,5 yıldır Meclis’ten geçmediğini ifade eden Yapıcı, “Bu sektörden 35 bin kişi ekmek yiyor.  Ayrıca bu işi;  kültür balıkçılığı, avcılık olarak ayırt etmiyoruz. Hepimiz aynı gemideyiz.  Bu nedenle 1380 sayılı yasada değişiklik yapılması gerekiyor. 8.5 yıldır yasa çıkmıyor.  Torba yasa kapsamında bekleniyor. Bu yasanın acilen çıkması lazım” dedi.

KOTA BİZİM TEK KURTULUŞUMUZ…

Bütün denizlerde avcılık konusunda kotanın gelmesi gerektiğine vurgu yapan Yapıcı, “Kota bizim tek kurtuluşumuzdur. Kota olmaz ise bizim balıkçılığımız biter. Balık ununa verilecek balığımız yok” dedi. Öte yandan Ege Bölgesi’ndeki kıyı balıkçının en büyük sorunlarından birisinin “fişbon” olduğunu anlatan Yapıcı, “Fişbon Karadeniz’de hamsi avlamak için kullanılabilir. Bu denizlerde olmaz. Fişbon, Ege’yi bitirir” dedi.

DENİZDE DEĞİL GÖLDE BALIKÇILIK YAPIYORUZ

Ege Denizi’nde uluslararası suların çok az olduğuna değinen Yapıcı, filolarda ise büyüme yaşandığının altını çizdi. Yapıcı, bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu: “Yunanlılar denizlerini daha fazla kullanıyor. Biz aslında denizde değil gölde balıkçılık yapıyoruz. Filomuz büyüdü ama balıkçılığı yaptığımız sular genişlemedi. Sektörde haddinden fazla yatırım yapıldı.  Tekneler cihazlar büyüyor. Cihaz ve teknoloji olarak iyi yerdeyiz. Ama sektörün bu kadar yatırıma ihtiyacı yok.  Bu kadar teknoloji de balıkçılığı bitiriyor.  Ama balık bitti, teknolojimiz olsa ne olur? Balığı insana yedirmeliyiz. Bugün Ege’de tutan balığın yüzde 50’sini yiyoruz, yüzde 50’si ise yem sanayine gidiyor. Ama bizim insanlara balığı yedirmeliyiz.  ÖTV’siz mazot desteği olmaza ayakta duramayız.”

KIYI BALIKÇILIĞININ BİLİMSEL YOL HARİTASI BELİRLENMELİ

Türkiye’de kıyı balıkçılığının geleceği için ortak bilimsel bir çalışmanın yapılması ve sektörün geleceğine yönelik bir yol haritasının belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Yapıcı, “Bu konuda ilgili üniversitelerle birlikte ortak bilimsel bir araştırma yapılmalı ve sektöre yönelik ortak kararlar olmalıdır. Bilim bizim sözümüzün üzerindedir. Biz de bilimsel yapılacak her çalışmaya her zaman bilgimiz ölçüsünde destek olmaya hazırız. Kıyı balıkçılığı sektörü için bilimsel bir yol haritasına ihtiyaç var.  Ayrıca sektörde daha fazla su ürünleri mühendisi çalıştırılmalı ve bu konudaki zorunluluklar arttırılmalı. O zaman sektördeki bilgi ve tecrübe daha fazla artacaktır. Kooperatifler, fabrikalar, dernekler birlikler bunlar su ürünleri mühendisi çalıştırılmalı.  O zaman bu adamlardan verim alabiliriz. Bilgi var ama bu alanda pratikleri çok az” diye konuştu.

GIRGIRCI GÜLDÜ, KIYI BALIKÇISI ÜZÜLDÜ

Bu yılki sezonun mevcut durumu hakkında da bilgi veren Yapıcı, şunları söyledi: “Kötü bir yıl geçirdik. Bir tek gırgırcının yüzü güldü. Gırgır sahipleri İzmir ve Ege’de altın yılını yaşadı.  Karadeniz ve Marmara Bölgesi’nde hamsi yoktu, Ege Denizi’nde hamsi ve sardalye vardı.  Kıyı balıkçısı ise geçen sezon evine ekmek götüremedi.  Gırgırcının yüzü gülerken, kıyı balıkçısı sıkıntılı bir dönem yaşadı.  Bunun nedeni de denizlerde illegal balıkçılığın yapılmasıdır.  Ayrıca uzatma ağlarını atamıyoruz. Attığımız zaman balıkçığımız kullanamıyor. 47 tane ruhsatsız ‘şebeke’ dediğimiz tekneler kanun nizam tanımadan yuvaları bozarak denizleri tahrip ediyor. Ağları parçalayarak balıkçımızı zor durumda bırakıyorlar.

ARTIK DÜĞÜNÜMÜZÜ YAPAMIYORUZ

İzmir’deki balıkçı kazandığı para ile 1995 yılından beri artık düğününü yapamıyor. Yasal olarak sektöre çeki düzen verilmeli, gelecek nesillere bu işi bırakmak istiyorsak başka çaremiz yok. Bu memlekete Vietnam’dan balık geliyor. Bu nedenle yasa ve sonrasında da kota olmazsa olmazımızdır.”

BARINAKLAR KİMİN OLACAK BİLMECESİ…

Yasa çerçevede balıkçı barınaklarının kooperatiflere verildiğini belirten Yapıcı, ancak son dönemde bu alanların sorumluluğunun Tarım Bakanlığı’ndan, Ulaştırma Bakanlığı’na verileceğine dair söylentilerin sektörde tedirginlik yarattığını kaydetti. Yapıcı, “Eğer bu devir olursa balıkçının korunacağı yeri kalmaz.  Bu nedenle kooperatiflerimize sahip çıkılması gerekiyor. Sektörün geleceği için radikal kararlara ihtiyacımız var.  Yoksa bizden sonraki kuşak balıkçılık yapmayacak” dedi.

DENETİM VAR AMA CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL

Öte yandan denetimlerin sadece denizde değil limanda da devam etmesi gerektiğinin altını çizen Yapıcı, “Sahil Güvenlik Komutanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu konuda denetim yapıyor. Ancak cezalar caydırıcı değil.  Bu konuda düzenleme yapılmalı.  Yasa değişikliği yapılmalı. Bunu da devletten istiyoruz. O zaman balık türleri çabuk ürer ve balıkçı iki yıl içinde yeniden ekmeğini denizden çıkarmaya başlar. Denetimlerin sadece denizde değil kıyıda da devam etmesi gerekiyor. Limanlarda denetimlerin sıklaştırılması gerekiyor.  Çipura, barbun dediğimizde İzmir akla gelir ama bu türlerimiz bitiyor” dedi.   SG