SOSYETENİN ‘SİYAH ELMAS’I BURS OLACAK ÖĞRENCİLER ‘MİS’ KOKULU OKUYACAK

Kurucular 2019-Temmuz

 

Muğla’da 4yıl önce kurulan Eğitim Geriatri Ekolojik Tarım Turizm Vakfı(EGET) ‘siyah elmas’ olarak bilinen trüf mantarı ve lavanta yetiştiriciliği ile öğrencilere burs veriyor.

EGET Vakfı, lavantaların yağından yapılan kozmetik ürünler ve ballardan elde ettiği kazançla 31 üniversite öğrencisine ayda 300’er lira burs veriyor.

Muğla’nın merkez ilçesi Menteşe’de iş insanı Özlem Uzman ile ressam ve mimar olan Safai Özer’in 4 yıl önce kurduğu EGET Vakfı’nın diktiği lavantalar eğitime katkı sağlıyor. EGET Vakfı, trüf mantarının ardından kurduğu tarlada lavanta fidelerini toprakla buluşturdu, uygun fiyatlarla satışa başladı.

Vakıf, lavanta fidesi satışı dışında, lavanta balı üretimi de gerçekleştirdi. ‘Eğitime destek olsun lavantanın çiçeği’ sloganıyla satılan lavanta fideleri ve balından elde edilen gelir, öğrencilere verilen burslar için kullanılıyor.  TİCARET Sohbetleri köşemin bu haftaki konuğu olan Eğitim Geriatri Ekolojik Tarım Turizm Vakfı(EGET) Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Uzman, Mütevelli Heyet Başkanı Safai Özer bu alanda merak edilen bütün sorularımızı cevapladı:

-EGET Vakfı, Armutçuk Tarım İşletmesi’nde trüf mantarı ve lavanta üretimiyle gündeme geldi. Daha sonra da lavanta yağından kozmetik ürünler üretmesiyle… Bu faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

 

Safai Özer: Öncelikle şunu vurgulamamız gerek; belki de dikkatlerden kaçıyor: Bizim asal amacımız, üniversite öğrencilerine burs vermek; gelir yoksunluğu nedeniyle öğrenimi yarım kalabilecek gençlere el uzatabilmek. Bunu yaparken de kendimizin geliştirdiği çok nitelikli bir bilgisayar programı ile başvuranların öncelik sıralamasını yapıyoruz. Diğer yaptığımız bütün işlerde, üreticilere örnek olabilmek gibi bir ülkümüz var; ama her şey dönüp dolaşıp bizim öğrencilere burs verme amacımıza hizmet etmek üzere kotarılıyor. Vakıf senedinin değiştirilemez maddesinde, “Öğrenim görmekteyken ekonomik açmazlar içinde olan öğrencilere destek olmak” yazmakta.

Özlem Uzman: Vakfımızın adı EGET. Vakfa ismi koyarken, hedeflediğimiz çalışma alanlarının baş harflerinden yararlandık. En başa da eğitimi koyduk. ‘Eğitim özgürlüktür.’ söylemi, vakfımızın temel sloganlarından biri. Atatürk’ün “Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder.” sözü, internet sitemizin ilk sayfasında yer almakta. Yatırımlara ve ekonomik faaliyetlerimize gelince: 2015 yılında, henüz vakfımızın kuruluş aşamasında, “Sadece bağış toplayan; başkalarından gelecek desteklere bağımlı bir kuruluş olmayalım” dedik. Kurucular olarak, Muğla’nın Ula ilçesindeki Armutçuk Mahallesi’nde 22 dönümlük bir tarım işletmesi kurup vakfa devrettik. Menteşe ilçesi Elkin ve Böbecen mevkilerinde 200 dönüm tapulu arazimiz var. Vakfa devretmek için, anılan bölgenin, mevzii imar planımız doğrultusunda Muğla Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nce, ekolojik turizm alanı olarak onaylanmasını beklemekteyiz.

 

Safai Özer: Kıvançla belirteyim ki EGET Vakfı, henüz iktisadi işletmelerini kurmanın henüz başındaysa da öğrencilere burs vermekte olan bir vakıf. Eğitimin gereğine inanan ve bu süreçte bize katkıda bulunmak isteyen insanların da desteğiyle buna şimdiden başladık. Eylül 2019 itibariyle dördüncü dönem başvurumuzu açtık. Bağışlar ve vakfın sınırlı gelirleriyle, şimdilik 31 üniversite öğrencisine ayda 350 TL; yılda dokuz ay burs vermekteyiz. Bu yıl, 9, 10 öğrenciye daha burs vereceğiz. Bu denli kısa bir sürede ve henüz emekleme evremizdeyken, yılların vakıfları, dernekleri denli kabarık bir sayıya ulaşmamız bizi sevindirmekte.

 

set foto deneme 1

-Geriatri turizmine yönelik yatırımlar başladı mı?

 

Özlem Uzman: Henüz başlamadı. O projemiz, büyük bir yatırım olacak. Henüz, imar planı onayı evresindeyiz.

-Şu ânda tarım faaliyetleri devam ediyor ama değil mi?

 

Özlem Uzman: Armutçuk Tarım İşletmemiz, 22 dönüm büyüklüğünde. “Bu ölçüdeki bir tarım işletmesinden en yüksek kâr nasıl sağlanır?’ diye düşündük ve trüf mantarı üretmeye karar verdik.  Kışlık trüf, dünyanın en pahalı ürünlerinden biri. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ile birlikte çalıştık ve bu arazide, köklerine trüf mantarı aşılanmış meşe fidanlarını toprakla buluşturduk. Buluştururken de kamuoyuna, “Zenginlerin yiyeceği öğrencilere burs olacak” dedik.

 

Safai Özer: EGET Vakfı, salt öğrencilere burs vermekle kalmıyor. Çiftçilere de yerel yönetimlere de farklı tarım üretimlerine yönelmeleri bağlamında öncü olmayı görev sayıyor kendisine.  Getirisi çok yüksek bir üretim kapısının açılmasını sağlayacağız.  Bizi örnek alan Muğla Büyükşehir Belediyesi de bizden bir yıl sonra, 10 dönümlük bir trüf işletmesi kurdu.

 

-İlk trüf hasadı ne zaman?

 

Özlem Uzman: Bu yılın sonunda, 2020 başında, çok az da olsa ilk ürünleri elde etmeyi umuyoruz. Kilosu 1000 Euro’nun üzerinde bir üründen söz ediyoruz. Hasat, eğitimli köpeklerle yapılıyor; yer altındaki mantarları onlar bulabiliyor. Sevgili köpeciğimizin, Hera’nın eğitimi sürüyor şu sıralar.

 

-Sanal ortamda ve vakfınızın internet sayfalarında, EGET TEN markasıyla lavanta yağlı kozmetik ürünlerinizi görmeye başladık. Kozmetik üretimi süreci nasıl gelişti?

 

Özlem Uzman: Meşe fidanlarının arasındaki boşlukları değerlendirmek için, lavanta dikmeye kararı verdik. Sahil kentlerinin ilk lavanta işletmesi de böylece ortaya çıkmış oldu. Bu girişimimiz, hemen meyvesini verdi. Lavantalar hızla serpilince, bu bölgede, lavantadan bol verim sağlanabileceği ortaya çıktı. Bizden esinlenen başka üreticiler de lavanta diker oldular. Gereksinim duyanlara, hem bilgimizi sunuyoruz hem de fide sağlamaktayız.

Lavantalar yetişirken, lavanta balı elde etmek üzere arazimize kovanlar koyduk. Lavanta balı da oldukça değerli; biliyorsunuz. Lavantaların geçen yılki hasadı döneminde, “Lavanta yağını, daha yüksek katma değerli ürünlere nasıl dönüştürürüz?” diye düşündük. İlkin, çiçeklerden, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin damıtma işletmesinde yağ elde ettik. Elbette lavanta yağı da kıymetli bir ürün. Bu da bir örnek çalışma gerçekte. Tıbbi aromatik bitkilerin yağı ve hidrosolü, ülkemizin ithal ettiği ürünler. Elde ettiğimiz lavanta yağı ve hidrosolünün analizlerinde kalite yüksek çıkınca, bunları kozmetik ürünlere dönüştürmeye karar verdik. Bu alanda iyi üretim yapan bir firmayla anlaşıp lavanta yağı ağırlıklı, tonik, şampuan, sıvı sabun, katı sabun, lavanta kolonyası, lavanta hidrosolü ürettirdik. Hepsinin testleri yapıldı; sertifikaları alındı. İnsanlarımız bunları güvenle satın alabilir; ödedikleri her kuruş da dar gelirli öğrencilere burs olur.

Safi Özer: Yaptığımız her işte, umduğumuz gibi, başka insanlara da yararımız dokunuyor. Çiftçilere şimdiden örnek olduk: Menteşe’de, bir tıbbi aromatik bitki yetiştiricileri kooperatifi kuruldu. Eğer Sağlık Bakanlığı sertifikaları ve test süreçlerini göze alabilir; bu zahmetli ve oldukça da pahalı evreyi aşabilirlerse, kozmetikte EGET TEN’in yanısıra, Muğla’nın ikinci bir markası da olabilir.  Biz lavantalarımıza mazot ya da benzin atığı bulaşmasın diye, onları motorlu testere bile kullanmadan, orakla hasat ediyoruz. Her üreticinin, benzer bir biçimde özenli olması gerekiyor ama. Bu yıl, bir başka şey yaşadık: Armutçuk Mahallesi’ne, lavantaların çiçeklenme döneminde önce 600, sonra 300 daha kovan yerleştirdi gezici arıcılar. Onlara da yararımız dokundu. Bir lavantadan kimler kimler faydalanıyor.

 

-Burs vereceğiniz öğrencileri nasıl seçiyorsunuz?

 

Özlem Uzman: Aslında burada da çok güzel bir gelişim yaşadık. Burs başvuruları öncesindeki temel amaç tamamen objektif olabilmekti. Burslarımız, en fazla gereksinim duyan ve en başarılı olan öğrencilere gitsin istiyoruz. Objektif olmak için de bir uzman arkadaşla birlikte, geçen şu üç yıllık süreçte bir bilgisayar programı hazırladık. Başvurular, internet ortamında yapılıyor. Hazırladığımız yazılıma, öncelikli olmasını istediğiniz kriterleri tanımlıyoruz ve sonuçta otomatik olarak bir sıralama çıkıyor. Örneğin kız öğrencilere öncelik veriyoruz; öğrencilerin kardeş sayısı, kardeşlerin okuyup okumadığı, ebeveynlerin hayatta olup olmaması, elbette en temel olarak ailenin geliri gibi kriterlerimiz var.

 

Bu yazılımı da finanse ederek fikri haklarını EGET’te kazandırdık. Yazılımı satarak ya da benzerimiz kuruluşlara kiralayarak vakfa ek gelir elde etmeyi düşünüyoruz. Belki açık kaynağa da dönüştürebiliriz, sürdürülebilirliği açısından.

 

Safai Özer: Son iki yıldır 15 binin üzerinde burs başvurusu aldık. “Meğer umar arayan ne denli çok genç varmış!” diye inanın hayret ettik. Gerçi biz bu vakfı zaten üniversite öğrencilerine yarar sağlamak üzere ve insan olmamızın gereğini yerine getirebilmemiz adına kurduk; ama özellikle gençlerin bu denli yoğun bir gereksinim içinde olduğunu da kestirememiştik.

-Vakıf binanız da özel sanırım.

 

Özlem Uzman: Vakıf binamız eski bir konak. Restore ettik. Çok güzel bir bahçesi var. Permakültür uygulamaları yaptığımız bir laboratuvar, orası.  Törenlerimizi, etkinliklerimizi bu bahçede yapıyoruz. Konak restorasyonumuz, bir bakıma bir sosyal sorumluluk uygulamasıydı. Bahçe ise, ziyaretçileri, üretici olmaya yönlendiriyor. Eski Muğla’nın güzelliğini pek bilmiyor insanlar. Kapısının önünü bile değerlendiriyoruz. Haftanın bir günü, “Kapısız Kitaplıklar, Kitaplar Caddelerde” adıyla  çocuklara yönelik bir girişim sürdürmekteyiz.  Kapımızın önüne açtığımız bir masada kitaplar sergiliyor; ödünç almak isteyenlere veriyoruz bunları. Okuyanlar, dilerlerse, kitap özetleri çıkartıyor; dilerlerse, kitabın konusu ile ilgili resimler yapıyor. Yılda bir kez de gençlere, bu üretimleri karşılığında ödüller veriyoruz.

 

KUTU.. KUTU. KUTU.

 

“GERİATRİ TURİZMİ BÜYÜK BİR POTANSİYELİ BARINDIRIYOR”

 

Geriatriye yönelik planlarınızdan söz eder misiniz?

 

Safai Özer: Usumuzdan geçen, ekolojik tarım ve hayvancılık da yapılan bir sağlıklı yaşam turizmi işletmesi kurmak. Doğaya saygılı ve üst gelir sınıfına yönelik; içinde termal dahil her türlü imkanı olan; 24 saat kesintisiz sağlık hizmeti sunulan; çağcıl ve parmakla gösterilecek bir işletme…  Özellikle yurt dışından insanların konaklamak üzere geleceği, uzun süre yaşayabileceği bir yerleşim alanı düşlemekteyiz.

Elbette büyük bir yatırım gerektirecek. İşin ilginç yanı, yurt dışında katıldığımız fuar ve etkinliklerde bu projemizi anlattığımız insanlar, konuya alabildiğine ilgi göstermekteler.

Özlem Uzman: Rahatlıkla söyleyebiliriz ki salt ülkemizde değil, dünyada ses getirecek bir uygulama olacaktır, böylesi bir işletme. Ekolojik turizme, geriatri turizmine yönelik örnek bir girişim gerçekleştirmeyi kuruyoruz. Ülkemize, dünyanın her ülkesinden çok sayıda insanın kalmak için can atacağı; kitle turizmi dışında bir alternatif yaratabileceğimizi biliyoruz. Elbette doğaya saygılı bir işletme hayal etmekteyiz ve elbette yüzlerce öğrenciye verebileceğimiz burslar.