CARİ AÇIĞIN MERHEMİ; GERİ DÖNÜŞÜM

 IMG_7934

 

Geri Dönüşümcüler Konfederasyonu Başkanı Mahmut Uğur Çetin, Geri Dönüşüm, Bilinçlendirme ve İsrafı Önleme Kanunu’nun acilen çıkarılması gerektiğini söyledi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın dünya modellerinde olduğu gibi iki ayrı bakanlık olması gerektiğini ifade eden Çetin, Türkiye’de kanun çıkarılarak İsrafı Önleme ve Geri Dönüşüm Bilinçlendirme Haftası’nın kutlanmasını önerdi.

 

Geri dönüşümdeki pazarın büyüklüğü ne kadar?

 

Yolun çok başındayız. Biz daha işin yüzde 5’lik kısmını başardık. Dünya bizden fersah fersah ileride… Ülkemizin cari açık anlamında da, kalkınma anlamında en büyük kurtarıcı sektörü; geri dönüşüm.

 

Belediyeler bu konuda yaptırım ya da bir teşvik mekanizması uygulayamaz mı? Mesela İstanbul’da büyük kumbaralar yapmışlar ve karşılığında kartınıza cüzi de olsa bir miktar para yüklemesi yapıyor. Bu tarz modelleri uygulama anlamında Türkiye’de yaygınlaştıramaz mıyız?

 

İnanın kamu olarak bu yolun daha çok başındayız. Ama özel sektör olarak fersah fersah devletimizin ve kamunun önündeyiz. Bugün bizim İvedik’te hurdacılar sitemiz var. Sitemizi gezin dersiniz ki bu ülkenin yenisinin eskisine gücü yetmez.

 

Geri dönüşümde kaç entegre tesisimiz var?

 

Ülkemizde ‘’Ambalaj Atığı Geri Dönüşüm Tesisleri’’ (GDT) sayısında sürekli büyüyen ve artan bir yapıya sahibiz. 2016’da 791 lisanslı şirketimiz varken, 2018’de bu sayı 1135’e yükselmiştir. Artış 2013 yılına göre %162 seviyesindedir. En az bunun yarısı kadar da merdiven altı imalat söz konusudur.

Türkiye’de Lisanslı Atık Lastik İşleme Tesisi sayısı 40’a yükselmiştir. Türkiye’de Lisanslı ‘’AEEE’’ işleme tesisi sayısı 2018 rakamlarına göre 98’e ulaşmıştır.

Ülkemizde Lisanslı ‘’Ambalaj Atığı Toplama Ayırma Tesisleri’’ (TAT) sayısında ise artış devam etmektedir. 2016’da 573 firmadan 2018’de 715’e  yükselmiştir. Artış 2013 yılına göre %77 seviyesine ulaşmıştır. 2018 yılında Türkiye de biyokütle den elektrik enerjisi üreten tesis sayısı 119 olup kapasite 430MW seviyesindedir.    Hiç önemli değil. Önemli olan ne biliyor musunuz? Turizm sektöründe trilyonlarca dolar sermaye bağlamışız. 30 milyar dolar turizm gelirimiz var. Ama trilyon dolarlar sabit sermaye yatırımımız var. Nedir? Sahillerimiz, gemilerimiz, Antalya’mız Muğla’mız, Bodrumumuz otellerimiz limanlarımız, kıyılarımız, bütün tesislerimiz sabit sermaye eder. Bu 30 milyar dolardan bize kalan katma değer inanın 5 milyar dolar değil. Biz sektör olarak bu ülkeye yılda 15 milyar dolar katma değer vaat ediyoruz. Çöpten aldığımız topladığımız plastik bile nihai anlamda dönüştürüldükten sonra 4 kat değere ulaşıyor.

 

Sektörün Türkiye’de gelişimi için sürdürülebilirlik başlığında neler yapması gerekir?

 

Bizim iki sorunumuz var. Birincisi; metallere has yüzde 2’lik stopaj kesinti… Adam çöpten topluyor, menşei belli değil, gider pusulası kesiyoruz.

Gider pusulası karşılığında da devlete yüzde 2 stopaj ödüyoruz. Bunun kaldırılmasını istiyoruz.  Nihai mal olduğu zaman zaten yüzde 18’ini ödüyoruz. Menşei belli değil çöpten geliyor.

Geri dönüşümü sektörünün muhatabı Çevre Bakanlığı’dır. Orada da çok farklı sorunlarımız var.

Bugüne kadar bütün Çevre ve Şehircilik Bakanlarımızı ziyaret ettik. Hep şunu söyledim; sokakta 700 bin sokak toplayıcımız var.

Fazlası var, eksiği yok. Çocuklarımız gece yarısı gidiyorlar çöp kutularına ellerini uzatıyorlar. Hane halkı olarak ayrıştırmayı bilmiyoruz. Cam kırığını da bardak kırığını da metal kırığını da jileti de bıçağı da çöpün içine atıyoruz. Bu çocuk karanlıkta çöpün içine elin atıyor, eline çöpte ne varsa denk geliyor cam kırığı da metal de denk geliyor.

İlk etapta çöp toplayıcıları için madenci lambası talep ettik.

Devlet her çocuğumuza bir madenci lambası versin, bu şekilde en azından önünü görebilsin. Biz bunu ülke olarak daha yapamadık, yaptıramadık da.  Bir maskeleri olsa ne olur yani!  

Bunun iktisadi bir bedeli var, kazanıyorsa kendisi yapsın. Ancak bunun sosyal boyutu iktisadi boyutunun çok daha önünde. Bu kişilerin aileleri de var.

Toplayıcılarımızın birçoğu Güneydoğu kökenli… Bu çocuklar mevcut yaşadığımız birtakım sorunlardan dolayı aslında çok hassas ve stratejik bir alandaki boşluğu dolduruyorlar. Bu çocuklar burada ekmeklerini aramasalar, çöpten ekmeğini kazanmasalar belki birileri önüne düşüp 5’ini 10’unu dağa kaldıracaklardı. Ama bu çocuklar pert arabalara binerler. İnanın o pert arabaların motor kaputunda ay yıldız var.

 

Kaynağında ayrıştırmayı yıllardır konuşuyoruz ama maalesef bir arpa boyu yol alıyoruz. Her şeyi zorunlu hale getirebiliyoruz da neden bunu zorunlu hale getiremiyoruz?

 

Aslında getirilebilir. Eskiden bir hafta boyunca yerli malı haftamızı kutlardık. İsrafı Önleme ve Geri Dönüşüm Bilinçlendirme Haftası istiyoruz.

Çocuk diyecek ki; “Anne ne yapıyorsun; yemek artığı ile plastik artığı birbirine karıştırılır mı?” İşe çocuktan ve haneden başlamak lazım. O yüzden bunun kanunu olmalı. Geri Dönüşüm, Bilinçlendirme ve İsrafı Önleme Kanunu’nun çıkması lazım.

 

Yüzde 2 stopajın kaldırılması gerekliliği konusunda ne ölçüde yol alabildiniz? 

 

Bununla alakalı 10 yıldır mücadele ediyoruz. Ancak yol alamadık.

 

Çöpteki katma değerin farkında değil miyiz?

Bu sektör Türkiye’nin kurtarıcı sektörü. Hazır hammadde hazır

girdi. Aynı zamanda doğayı, çevreyi koruyorsunuz. Bir plastiği

toprak anlamında elemine edip bertaraf etmenin 400 ile 600 yıla tekabül ediyor.

Atıkların hammadde olarak kullanılması ile; hurda kağıdın tekrar kağıt imalatında kullanılması hava kirliliğini %74-94 su kirliliğini %35, su kullanımını %45 azaltmaktadır.

Kağıt geri dönüşümü ile hammadde kullanarak sıfırdan kağıt üretme işlemlerine kıyasla, %60 enerji tasarrufu, %80 su tasarrufu ve %95 hava kirliliği azaltımı sağlanabilmektedir.

1 ton kağıdı geri dönüştürerek; 0,8 m uzunluğunda 17 tane ağacı 26,5 m3 suyu, 2 varil (318 lt) petrolü, 4100 kWh enerjiyi yani ortalama bir eve 6 ay yetecek kadar enerjiyi korumak mümkündür. Plastiği geri dönüştürmek, hammaddelerinden plastik üretmekn %80-90 daha az enerji tüketimi sağlamaktadır. Geri dönüştürülen her bir milyon cep telefonu ile ortalama olarak 16 bin kg bakır, 350 kg gümüş, 35 kg altın ve 15 kg paladyum geri kazanılabilir.

 

Komşu ülkelerden çöp getirme olayı nedir?

Aslında böyle bir şey yok. Çöpü kimse getirmez. Çöp nedir? Çöp ile atık birbirine karıştırılıyor.

 

Kapasite fazlası atıl yatırımlar mı yaptık?

Merdiven altında da böyle bir şey var ama alıp geldiğiniz zaman kimse parayı çöpe vermez. 1liraya ithal ediyoruz, en az buna 4 kat katıyoruz katma değer anlamında. 1 liraya ithal ettiğimiz çöp dedikleri aslında çöp değil bana göre ‘girdi’ 4 liraya tekabül edebilecek şekilde tekrar dünyaya veriyoruz. Granül olarak tekrar gidiyor, iç piyasaya da yetiştiremiyoruz ama dünyada da alıcısı var.

Atık ile çöp birbirinden farklı ve aslında karıştırılmaması gereken kavramlar. Çöp, içinden kağıt, karton, cam metal, plastik gibi hammaddeler ayrıldıktan sonra geride kalan ve hiçbir şekilde dönüştürülemeyen ve işe yaramayan…

 

Atık yönetimi konusunda Türkiye’nin karnesi ne durumda?

Türkiye’nin atık yönetimi konusunda Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan hanımefendinin himayesine aldığı Sıfır Atık Projesi’nden bahsediyorum. Türkiye için bir milattır. Türkiye’de hiçbir sektör yok ki devletin en tepesinde himaye edilsin. Türkiye’de de ilk defa devletin en tepesinde himaye edilen sektör geri dönüşüm sektörü. Gerçekten ayağımız yere bastı. Şu anda diyorum ki; o gün bir milat. Bu sayede 30-40 yılda alamadığımız yolu 2 yılda aldık.

 

Bundan sonra ne yapılmalı?

 

Eğitim. Hane halkından, okullardan başlayacağız. Bizim geri dönüşüme sıfır atığa bakışımızla, arkadan gelen nesillerin çok farklı olması lazım. Bir kilogram demir üretmek için 250 kilogram cevher işlememiz lazım. Ama bir kilogram hurda metalden yaklaşık 800 gram demir çıkıyor. Bunu öğretmemiz gerekiyor.

 

Sektörün sürdürülebilirlik başlığında ne yapması gerekiyor?

 

Yolun başındayız. Aslında bugüne kadar hiçbir şey yapmadık. Derhal Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı çevre ve şehircilik olarak ayırmamız lazım. İkisi bir arada gitmez. Niye? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın gündemi kesinlikle geri dönüşüm değil, kentsel dönüşüm. Biz by pass oluyoruz, orada bize sıra gelmiyor.

 

Eğitim için Brüksel’de bulunduğum dönemde gördüğüm modelde; belediye çöpünü ayrıştırmadan bırakan hanenin çöpünü almıyor, ceza kesiyor. Ayrıştırma yapan haneye ise vergi indirimi uyguluyor. Bu tarz pilot uygulamalar Türkiye’de de uygulanamaz mı?

 

Genel anlamda değil de lokal bazda ve ürünü kalemi bazında yapılıyor. Plastik pet şişe örneğinde olduğu gibi… Doğada ne varsa hepsini ayrıştırıyoruz. Hepsinin ayrı ayrı birimleri var, dönüştürme tesisleri var. Bir cep telefonundan 40 parça metali ayrı ayrı işleyen birimler var. Mesela akıllı telefonların çoğunda bir gram altın var. Sektör bunu artık çıkarıyor.

 

Sektörün yol haritası var mı?

 

İllaki var. Dünyada yapılan bütün uluslararası çevre ile alakalı programlara Türkiye dâhil durumda.

 

Biraz hızlanmak lazım…

 

Bir dönemin Çevre Bakanı makamında plastik kapak biriktiriyordu. Onun geri dönüşüm bilinci buydu. Alttaki şeffafı demiyordu ki “Kardeşim bunu ayrıştırın plastiktir hammaddedir” diye… Atıyordu, sormuyordu bile akıbetinin ne olduğunu, nereye gittiğini. Şimdi öyle değil. Ama araziden çok kopuğuz. Sıfır Atık Projesi ile ilgili olarak da küçük bir eleştiri yapacağım. Hanımefendiyi kamu binalarına götürüyorlar. TBMM’ne geldi. Zaten kamu binasında sıfır atık. Oradaki ilgili personel akşama kadar bütün atıkları ayrıştırıyor topluyor. Önemli olan arazi. Okul boyutu var, ev-hane halkı boyutu var. Evde ayrıştırma yaptığınızda inanın sanayi olan katkısı maliyet anlamında yüzde 50 artıyor. Yeniden ayrıştırmalar temizlemeler başlı başına maliyet.