KURUYEMİŞÇİ, PLANLI TARIM VE LİSANSLI DEPOCULUK İSTİYOR

GÜNDEME DAİR…

 

Fındık, kuru üzüm, incir, fıstık, kabak çekirdeği, ay çekirdeği… Kuru yemiş Türk toplumunun sosyalleşme sürecinde vazgeçilmez gıdalar arasında yer alıyor. Son dönemde bilinçli beslenme kültürünün yaygınlaşmasıyla birlikte de birçok diyetisyenin ara öğün olarak listelerinde yerini alıyor. Porsiyonluk hazırlanmış kuruyemişler, raflarda alıcısıyla buluşuyor.

Türkiye’de 9 milyar TL iç Pazar büyüklüğe sahip olan kuruyemiş sektörü, geçtiğimiz yılı yaklaşım 2 milyar dolarlık ihracat ile kapattı.  Özellikle üzüm, incir, fındıkta dünya pazarında üretimde ilk sırada olan Türkiye’de son dönemde en fazla konuşulan konu ise iklim değişikliklerinin bu ürün gruplarındaki rekolteye etkisi… Sektör olumsuz hava koşullarının etkisiyle üretimde ve ihracatta yavaşlama eğilimiyle dikkat çekiyor.

Bu nedenle firmalar uzun vadeli yatırımlar ve anlaşmalar yapma konusunda bekleme dönemi yaşıyor. Firmaların sürdürülebilirliğinin kayda değer şekilde etkilediğini görülüyor.

Öte yandan üretimin arttırılması için devlet teşvikleriyle ceviz ve badem bahçelerinin oluşturulduğu görülüyor. Örneğin; ‘Ceviz ve Badem Eylem Planı’ çerçevesinde oluşturulan bahçelerin verimliliğinin artırılmasına yönelik çalışmaların daha çok desteklenmesi isteniyor. Burada toprak yapısının uygunluğunun doğru bir şekilde belirlenmesi ve fidan kalitesi ile ilgili problemlerin çözülmesi önem taşıyor. Planlı tarımın yaygınlaştırılması ve lisanlı depoculuğun teşvik edilmesi de sektörü geliştirecek adımlar olarak gösteriliyor.

Türkiye, ABD ve Hindistan’dan sonra ihracatta üçüncü sırada… Kuru meyve ihracatında ise ilk sıradayız. Ancak burada mevcut konumu korumak ve sürdürülebilir rekabet gücünü sağlamak için, son dönemde sektörel daralmaların görüldüğü hem iç hem de dış pazarda kamu desteği gerektiği belirtiliyor.

2014′te yaklaşık 8.1 milyar TL seviyesinde olan iç pazar büyüklüğü 2015′te 8.5 milyar TL’ye çıktı. 2016 yılında ise 9 milyar TL’ye çıktığı tahmin ediliyor.

Buna karşılık, bu yıl küresel düzeydeki ekonomik görünüm ve siyasi çalkalanmalar nedeniyle özellikle iç pazarda daralmayla karşılaşıldı. Bu daralmanın 2017 yılının ilk yarısında da devam ettiği görüldü.  Sektörün umudu; Ağustos-Eylül 2017’de başlayacak yeni sezon ile birlikte olumsuz tablonun değişmesi…

2015 yılında miktarda 250 bin tonluk, değerde ise 2.7 milyar dolarlık kuruyemiş ihracatı yaptık. Buna karşılık aynı yıl miktarda 342 bin ton, değerde de 950 milyon dolar seviyesinde kuru meyve ihracatı yapan Türkiye, bu yılla birlikte düşüş eğilimine geçti.

2016 yılının ilk 10 ayında 191 bin 742 tonluk yani, 1.5 milyar dolarlık kuruyemiş ihracatı yapan sektör, kuru meyvede ise miktarda 288 bin 940 ton, değerde 743 milyon dolar ihracat seviyesinde kaldı.

Türkiye’nin en fazla ihracatını yaptığı fındıkta, geçen yıl miktar ve değer bazında azalma yaşandı. Bu durumun aksine, ay çekirdeği ihracatında, hem miktar hem de değer olarak hatırı sayılır bir artış söz konusu oldu. Sektör; ihracatta ürün çeşitliliğine gidilmesinin, fındık ve kuru meyveler dışında küresel ölçekte bilinirlik açısından fayda sağlayacağı konusunda hemfikir.

Öte yandan, öne çıkan pazarlar ürünler açısından farklılık göstermekle birlikte, başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri kuruyemiş ve kuru meyve ihracatında Türkiye’nin başlıca ihracat partneri konumunda. 2015′te yaşanan politik sürece rağmen Avrupa Birliği’nin ardından sektör ihracatında ikinci sırada gelen Rusya Federasyonu’nu ise Kuzey Afrika ülkeleri takip ediyor. 

TÜKETİM TERCİHLERİ DE DEĞİŞİYOR

Kuruyemişin küresel ölçekte yoğun olarak tüketildiği dönem olan yılbaşı akşamı için tüketici tercihleri de değişim yaşıyor.  Son yıllarda ‘klasik’, ‘mix’ ya da ‘kokteyl’ olarak tanımlanan karışık çerez seçeneklerinin geçmişe göre daha fazla tüketildiği görülüyor. Paket içeriklerine göre; klasik, mix, karışık ya da kokteyl olarak tanımlanan bu seçeneklerin kuruyemiş tüketiminde ikinci sıraya yükseldiği , geçmişte ise yer fıstığı, fındık ve Antep fıstığının ön sıralarda idi.