“DESTEKLEME POLİTİKASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”

 

P_20161006_174510_1_1

Türkiye’nin bitkisel yağ üretimi yıllık 1 milyon-1 milyon 200 bin ton arasında. Ülkemizde toplam 1 milyon ton sıvı yağ tüketiliyor ve bu miktarın 800-850 bin tonunu ayçiçeği yağı oluşturuyor. Yıllık kişi başına bitkisel yağ tüketimi ise 19-20 kg civarında değişiyor.  Yaklaşık 8 milyar dolar büyüklüğe sahip bir sektörü temsil eden Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD)’nin Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, TİCARET Sohbetlerinin bu haftaki konuğu oldu. Büyükhelvacıgil, ayçiçeği üretiminde destekleme politikasının gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.  Bugüne kadar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılan desteklemelere rağmen üretimde istenen artışın sağlanamadığını belirten Büyükhelvacıgil, “2016 yılı için açıklanan “Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar” ile başta ayçiçeği olmak üzere yağlı tohumlu bitkilerin prim desteği kilogramda ortalama 10 kuruş arttırıldı. Ayçiçeği tohumunda 2015 yılı itibariyle kilogramda 30 kuruş olan prim desteği bu yıl 40 kuruşa çıkarıldı. Yüzde 33 oranındaki gerçekleşen bu artış, ayçiçeğinde son yıllarda yapılan artış oranları karşılaştırıldığında en yüksek artış. Sektör adına olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor ve bu prim desteğinin ayçiçeği üreticisinin ayçiçeği ekimine yönelmesine katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda, 2016 yılında diğer yağlı tohumlu bitkilerde destekleme kütlü pamukta 75, soyada 60, aspirde 55 ve kanolada da 50 kuruş olarak belirlendi. Yağlı tohumlu bitkiler devlet alım garantisi olan, müdahale alım fiyatının uygulaması yanında primle de desteklenen hububatla rekabet edemiyor. Bu nedenle yağ sanayicileri olarak bizler, ayçiçeği üretiminde destekleme politikalarının yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz” dedi.

PRİM DESTEĞİ İKİ AŞAMADA YAPILMALI

Prim desteklerinin iki aşamada yapılması ve ayçiçeği hasadından sonra oluşacak fiyatlara göre gerektiğinde telafi edici prim desteğinin uygulanmasını öneren Büyükhelvacıgil, “Böylece üreticimizin fiyat düşme endişesini yaşamadan tercihini ayçiçeği ekimi yönünde yapacağına inanıyoruz. Desteklemenin iki aşamada yapılması ile ayçiçeği diğer alternatif ürünlere karşı avantajlı duruma getirilebilecek. İlk destekleme ekim zamanında üreticinin karar verme aşamasında yapılmalı, primler alternatif ürünlere göre parite dikkate alınarak belirlenmeli. İkinci aşamadaki destekleme ise hasat sırasında düzenleyici fark ödemesi primi olarak fiyatlar bir önceki seneye göre düştüğü yıllarda ödenmeli ve bu şekilde yağlı tohum üreticisinin mağduriyeti önlenmelidir” dedi.

“TÜKETİM EĞİLİMİ AYÇİÇEĞİ YAĞI YÖNÜNDE”

Yıllık kişi başına bitkisel yağ tüketiminin 19-20 kg civarında olduğuna değinen Büyükhelvacıgil, Dernek ve Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi ile birlikte yürütülen “Ayçiçeği Tohumunun Stratejik Ürün Kapsamına Alınması” projesinde yapılan anket sonucuna göre tüketicilerin tüketim eğilimlerinin ayçiçeği yağı yönünde olduğunu ve yerli üretim ayçiçeği tohumundan elde edilen ayçiçeği yağını tercih ettiklerini ortaya koyduğuna dikkat çekti.  Büyükhelvacıgil, “Tüketiciler ayçiçeği yağından sonra ikinci sırada 50-60 bin ton ile mısır yağı tercih ediyor. Az miktarda da pamuk, kanola ve aspir yağı tüketiliyor. Türkiye’de bitkisel sanayinin öncelikli sorunu hammadde sorunudur. Bitkisel yağ sektörü özellikle ayçiçeğinde hammadde yetersizliği nedeniyle dışa bağımlı hale geldi. 2015 yılında Türkiye’de gerçekleşen yaklaşık 3 milyon ton yağ arzının 750 bin tonu yerli üretimle karşılandı. Bu demek oluyor ki; hammadde ihtiyacımızın yüzde 75’ini ithalatla karşılıyoruz. Türkiye olarak 12 milyar dolar tarım ürünleri ithal ediyoruz. Bunun 4,3 milyar doları bitkisel yağları, yağlı tohum ve türevlerini kapsıyor. Sektör olarak bizim yıllık 2 milyon ton ayçiçeği tohumuna ihtiyacımız var. Sektörün ihtiyacı olan hammaddenin büyük kısmı Karadeniz ülkelerinden Rusya, Ukrayna, Moldova, Romanya ve Bulgaristan’dan yağlı tohum veya ham yağ olarak ithal ediliyor. Ayçiçeği ham yağ ithalatı 2014 yılında 812 bin ton, 2015 yılında 777 bin ton olarak gerçekleşti” dedi.

YILDA 2 MİLYON TON AYÇİÇEĞİ TOHUMU ÜRETİLMESİ GEREKİYOR

Katma değerin ülkemizde kalması ve istihdama olumlu katkısı olması için sektör olarak, ham yağ ithalatı yerine yağlı tohum ithalatını tercih ettiklerini ifade eden Büyükhelvacıgil, “Sektördeki ihracat ise son yıllarda artış göstererek, 2014 yılında likit yağ ihracatı 715 bin, margarin 157 bin tona, 2015 yılında ise likit yağ 671 bin, margarin ise 152 bin tona ulaştı. İhracatın yüzde 85’i gibi büyük çoğunluğu Irak ve Suriye’ye yapılıyor, karşılığı ham yağ olarak Dahilde İşleme Rejimi (DIR) kapsamından ithal ediliyor. Yağlı tohumlu bitkiler üretiminin yetersiz oluşu sebebiyle ve üretimi artırmak hedefi ile ayçiçeği tohumu üreticisini koruma amaçlı ayçiçeği tohumu ve yağında yüksek gümrük vergisi uygulamaları ayçiçeği yağıyla diğer bitkisel yağlar arasında yüksek fiyat farklılıkları oluşturuyor. Bu durum da tağşişi yani hileli karışımı artırıyor ve ayrıca amaç dışı kullanımlara sevk ediyor. Kısacası Türkiye’nin hammadde ihtiyacını karşılayabilmesi için yılda en az 2 milyon ton ayçiçeği tohumu üretilmesi gerekiyor. Dolayısıyla yağlı tohum üretiminin artırılması stratejik bir öneme sahip. Yağlı tohum üretimini mutlaka artırmalıyız” diye konuştu.

TAĞŞİŞ İÇİN ACİL ÖNLEM ALINMALI

Sektörün en önemli sorunun tağşiş olduğuna değinen Büyükhelvacıgil, “Sektör temsilcileri olarak tüm uyarılarımıza rağmen ne yazık ki hem iç piyasa, hem de ihracatta tağşişin (hileli karışım) arttığını gözlemliyoruz. Bitkisel yağ sektörünün 2016 yılı 8 aylık dönemindeki dış ticaret rakamları değerlendirildiğinde ayçiçeği ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre düştüğünü, ayçiçeği dışındaki kanola ve aspir gibi diğer yağlı tohum ithalatında ise artış yaşandığını görüyoruz. Diğer taraftan sıfır gümrük vergisiyle ithal edilen ham yağlar da iç piyasada haksız rekabete sebep oluyor. Özellikle Suriye’ye yapılan ve son 5 yılda 10 misli artan ihracat da tağşiş şüphesini öne çıkarıyor” diye konuştu.

UYARI VE TALEPLERİMİZ DİKKATE ALINDI

Türkiye’de tağşiş ile mücadelede sonuç alınabilmesi amacıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılan denetimlerin ve gümrük kapılarındaki kontrollerin artırılması ve caydırıcı daha yüksek cezalar uygulanmasına ilişkin taleplerini her platformda dile getirdiklerine vurgu yapan Büyükhelvacıgil, bu konuda yaşananları şöyle anlattı:

“BYSD olarak, cezaların caydırıcı olması için tağşiş yapanların üretimden men edilmesini ve basın yayın organları aracılığıyla ifşa edilmesini istedik.  Taleplerimiz Hükümetimiz tarafından dikkate alındı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Faruk Çelik taklit ve tağşişe dönük yaptırımların yeniden belirlenmesiyle ilgili yasal düzenlemeyi en kısa zamanda Meclis’e getireceklerini açıkladı. Sayın Bakanımızın açıkladığı söz konusu düzenleme ile insan sağlığını tehlikeye sokan gıda ürünlerini üretenler veya piyasaya arz edenlere ilk sefer de 20 bin lira idari para cezası ile cezalandırılacak. Tekerrürü halinde ise 100 bin liraya kadar idari para cezası verilecek ve işyerleri de 6 ay süreyle faaliyetten men edilebilecek.

Sayın Bakanımızın verdiği bilgilerden 2015 yılında bu alanda denetimlerin sıkılaştırıldığını ve suç duyurusu, idari para cezası gibi yaptırımların etkili şekilde uygulandığını anlıyoruz. Tüm bu önlemler sektörümüz açısından önemli gelişmeler. Dolayısıyla hükümetimize ve Sayın Bakanımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Ancak alınan bu tedbirler tağşişin engellenmesi için yeterli değil. Tağşişin en önemli nedenlerinden biri olan özellikle ayçicek yağında hammadde ihtiyacı sorunun ortadan kaldırılması gerekli.  Biz de Dernek olarak tağşişle kararlı bir şekilde mücadele ediyoruz. Tağşiş yapan firmaları Bakanlığa bildiriyoruz ve ifşa edilen tağşiş yapan firmalar hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Bu firmalar üyemiz ise dernek üyeliğinden ihraç ediyoruz.”

SIFIR GÜMRÜKLÜ İTHALAT PİYASA DENGESİNİ BOZUYOR!

Sektörde haksız rekabete sebep olan önemli sorunlardan birisinin de sıfır gümrükle Bosna Hersek’ten ithal edilen ham ve rafine yağlar olduğuna dikkat çeken Büyükhelvacıgil, bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu:

“Geçen yıllarda 60 bin tonlara kadar yükselen sıfır gümrüklü teknik ve sınai amaçlı ayçiçeği yağı ithalatı 2016 yılından itibaren uygulamaya konulan yüzde 22,5 gümrük vergisi ile büyük ölçüde düştü. Bu olumlu gelişmeye karşın bu yıl sıfır gümrükle Bosna Hersek’ten ithal edilen yağ geçen yılın aynı dönemine göre ciddi düzeyde arttı.

2015 yılında 20 bin 730 ton Bosna Hersek menşeli rafine ayçiçeği yağı ve 27 bin 552 ton ham yağ ithal edildi. 2016 yılının ilk sekiz ayında toplamda 40 bin ton ham ve rafine ayçiçeği yağı ithal edildi. Bu da 2016 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 60 bin ton ayçiçeği yağı ithalatı anlamına geliyor. İkili anlaşma gereği Bosna Hersek’ten ithal edilen “0” gümrüklü ham ve rafine ayçiçeği yağı ithalat miktarı giderek artış göstermekte, bu durum ise piyasada fiyat dengesizliği yaratıyor ve sektörde haksız rekabete neden oluyor. Serbest ticaret anlaşmaları yapılırken sektörlerin görüşü alınmadığında ülkemiz zarar görüyor. BYSD olarak, bu tür uygulamaların gözden geçirilmesi ve sektörümüzün korunması için gerekirse kaldırılmasını veya kota konulmasını talep ediyoruz.”

YENİ DÜZENLEME OLUMLU, ANCAK UYGULAMAYI GÖRMEMİZ LAZIM

“Türkiye Milli Tarım Destekleme Modeli” kapsamındaki havza bazında desteklenecek 19 ürün  arasında yağlık ayçiçeğinin de olduğunu hatırlatan Büyükhelvacıgil, “2017 yılında uygulanmaya başlanacak bu modeli BYSD olarak olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Bu çalışma için Bakanlığımıza teşekkür ederiz. Sektörümüzün hammadde sorununu çözüp getirip getirmeyeceğini uygulama gösterecektir. Bu konuda ümitliyiz. Umarım ülkemizi ithalattan kurtaracak ve sektörümüzü ithalata mahkum bırakmayacak bir sonuç ortaya çıkar” dedi.

SURİYE’YE İHRACATTA GÜMRÜK KONTROLLERİ SIKILAŞTIRILMALI

Suriye’ye ihracatta gümrük kontrollerinin sıkılaştırılması gerektiğini belirten Büyükhelvacıgil, “Bu yılın 8 aylık döneminde dış ticaret rakamları değerlendirildiğinde, toplam ihracatın geçen yılın aynı dönemine göre düşmesine rağmen Suriye ihracatının aynı düzeylerde kalması sektörümüz açısından endişe verici. DIR kapsamında sıfır gümrükle ithal edilen ayçiçeği ham yağlarının iç piyasaya verildiği endişesini taşıyoruz. Bu sorunun daha da büyümemesi için Suriye’ye ihraç edilen ayçiçeği yağlarının gümrük kontrollerinin sıkılaştırılması gerekiyor” diye konuştu.