TOHUMDA İLK ÜÇE GİRMENİN YOLU SEFERBERLİKTEN GEÇİYOR

 

 

DSC_4870

Türkiye, 50 milyar dolarlık dünya tohum pazarından 1.3 milyar dolar pay alıyor. Bu pay onu dünyada 10. sıraya yerleştiriyor. Türk tohumculuk sektörü, 2023 yılında 1,5 milyon ton üretim ve 500 milyon dolar ihracat hedefi belirledi.  Bu hedefe ulaşmak için Türkiye’nin tohumculukta seferberlik ilan etmesi gerektiğini belirten Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer, öncelikle ilk 5 ülke arasında olmanın hedeflenmesini önererek, “Sektör gerçekçi hedefler belirliyor ve belirleyecek” dedi.

Dünya genelinde tohumculuk sektöründe taşların yer değiştirdiği bir dönemin yaşadığını ve bütün oyuncuların hedeflerinde revizyona gittiğini belirten Gençer, “Ciddi yarışçı bir ülkeyiz. İlk üç ülke arasında koşmak dünyada gerçekten bizler için çok üst bir çıtadır. Ama realist olmak lazım… Öncelikle ilk 5 ülke arasında olmayı hedeflemek daha doğrudur. Ancak tohumun öneminin farkındayız. Daha gidecek yolumuz var. Bu hedefe ulaşmak;  topyekün bir seferberlik ile mümkün” diyor.

 

-Tohumculuk sektörü olarak 2023 yılı için belirlediğiniz 1 milyon ton üretim hedefinde revizyona gittiniz. Yeni hedef; 1,5 milyon ton… Bu hedefe ulaşmak için yol haritanızda da değişim oldu mu?

1990 yıllarda özel sektörün devreye girmesiyle birlikte emekleme döneminden yürüme dönemine geçen bir sektörümüz var. Zaman içinde üretim 2002’li yıllarda 145 bin tona ulaşıyor. O dönemde Bakanlığın tohum üretimini arttırmak için politikaları devreye giriyor. 2005 yılında sertifikalı tohum kullanımı için Bakanlık desteği ile birlikte bunun faydaları görülmeye başlandı.

2008 yılında sertifikalı tohum üreten firmalara da üretim desteği çıktı. Üretim kısa süre içinde 645 bin tona çıktı. Geçen yıl 900 bin ton üretim seviyesine ulaştık.  Bizde geçmişe dönük verilere dayanarak, sektörün büyüme hızını da göz önünde de bulundurarak hedeflerde revizyona gittik.

2008 yıllarda 150 olan firma sayısının bugün 750’ye ulaştığını görüyoruz.  Bir yılda 100 bin ton üretim artışı gördük.  İklim şartları, ülkeler arasındaki şartlar, ihracat-ithalat dengesi, dünya piyasalarındaki gelişmeler tabi ki üretimi etkiliyor. Burada özel sektörün de yatırımlarını aynı hızda devam etmesi önemlidir.

Ciddi ekstrem dalgalanmalar olmaz ise ve her yıl 100 bin ton üretim artışı yaşarsak bu hedefe ulaşabileceğimizi düşünüyoruz.

Hedeflerimiz son derece realist. Biz çıtamızı yüksek tuttuk.  Bu sektör bunu yapabilecek potansiyele, güce ve tecrübeye sahip. Ulaşılabilir hedefler belirliyoruz.

Bu hedef için siz ne yapıyorsunuz?

Örneğin buğdayda 2 yıl kullanıp üçüncü yıl değiştirmeyi öneriyoruz. Aslında her yıl sertifikalı tohum kullanılması ürünün verimini ve kalitesini etkiliyor. Biz öncelikle bunu öneriyoruz.  Dolayısıyla biz hali hazırda ekilen arazilere baktığımızda 2 milyon tonluk sertifikalı tohum pazarı var. Herkesin her yıl gidip sertifikalı tohum aldığını düşünürseniz bizim 2 milyon tonluk tohum kullanım potansiyelimiz var. Sektörde bunu biliyor. Her sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde Ar-Ge’ye ve üretim kapasitelerine yönelik ciddi yatırımlar yapıyorlar. Biz ve Bakanlık, bu konuda uyarılarımıza devam ediyoruz. Sektördeki firmalarımızın buna hazırlıklı olmasını istiyoruz. Ar-Ge’nin önemini vurguluyoruz. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Tarım Politikası’nı açıklayacak. Bu çalışmalar kapsamı içinde havza bazlı üretim modeli devreye girecek. Bu ülkemiz için çok önemli.  Bakanlığın destek politikası ve sektörün kendini yapılandırması ile yol alıyoruz. Biz dünyanın köklü markalarıyla rekabet ediyoruz. Dünyada da var olduğumuzu gösterdik ve bu alanda hedeflerimiz var.

İhracat hedeflerimiz var. 2014 yılında 150 milyon dolar ihracatı gördük. Amacımız bu rakamları 500 milyon dolara çıkarmaktır. Sektör kendini revize etme yoluna girdi. Biz bu hedeflere 2023 yılında bu rakamlara ulaşacağız inşallah.

-Bu yılın ilk 8 ayında ne kadarlık bir ihracat yaptık ve yılsonunda bu rakam ne olur?

2016 yılının Ocak-Ağustos döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 33.8’lik bir artışla 95.4 milyon dolarlık bir ihracatımız var. Bu yılın sonuna doğru 130-140 milyon doları bulacağımızı tahmin ediyoruz.

Türk tohumculuk sektörü olarak dünya pazarında ilk 10 ülke içinde yer alıyoruz. Sizce, sıralamada ilk 3 ülke içine girmemiz için süreç nedir?

Bunun için kesin bir tarih veremeyiz. Tohum artık stratejik bir üründür. Tohuma artık sahip olmak büyük bir güvenceye sahip olmaktır. Güçlü tohuma sahipseniz, bu sizi birçok konuda dünyada daha güçlü hale getiriyor. Tohumculuğun güçlü olması gıda güvenliğimiz için de çok önemlidir.

Bugün dünyada 50 milyar dolar tohum pazarı var. Bu pazardan 1.3 milyar dolarlık pay ile ilk 10 ülke içinde yer alıyoruz. Sadece biz değil bizim dışımızda tüm ülkeler hedef koydular. Firmalar arasında satın almalar yaşanıyor.  Bütün dünyada tohumda nasıl daha güçlü oluruz ve pazardan pay alırız onun yarışı var. Dünyada da taşların yer değiştirdiği bir dönemi yaşıyoruz.

Ciddi yarışçı bir ülkeyiz. İlk üç ülke arasında koşmak dünyada gerçekten bizler için çok üst bir çıtadır. Ama realist olmak lazım… Öncelikle ilk 5 ülke arasında olmayı hedeflemek daha doğrudur. Ancak tohumun öneminin farkındayız. Olmayacak şeyler değil ama sektör olarak çok bilinçli olmak zorundayız. Daha gidecek yolumuz var. Bu hedefe ulaşmak;  topyekün bir seferberlik ile mümkün.

-Sahte tohum ve ambalajlar konusunda sektör sıkıntı yaşıyor. Bu konuda yapılan çalışmalar en aşamada? Hala büyük bir risk yaratıyor mu? Mali kaybımız nedir?

Sertifikalı tohumda 1.5 milyon ton üretime çıkabilmek için yapılması gereken revizyonlardan birisi sahte ambalajlarla tohum satanların denetlenmesi ve önlenmesidir.

Bakanlığımızın bu konuda denetimleri var. Ama bu denetimlerin daha fazla yapılması, çiftçimizin bilinçlendirilmesi ve disipline edilmesi gerekiyor. Devlet, çiftçimize sertifikalı tohum desteği de veriyor. Kontrollü tohum kullanımının önemini daha fazla anlatmamız gerekiyor.

Üretim alanlarımızda hastalıkların yayılmaması için de sertifikalı tohum önemlidir. Bu verim ve toprak kaybının önüne de geçer. Çeşidin orijinalinden de uzaklaşılmamış olunur.

Buğdayda 900 bin ton sertifikalı tohum üretimi yapıyoruz. 1.5 milyon buğday tohumu kullanıyoruz. Bu geri kalan kısmından ne kadar pay aldığını bilmiyoruz. Bilmemiz de mümkün değil. Az önce de ifade etmeye çalıştığım gibi denetlemelerin daha etkin olması gerekiyor.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu konuda denetim yapıyor ama denetimlerden yüzde 100 sonuç alamıyoruz.  İstediğimiz sonuca ulaşmak için denetimler sıklaştırılmalı.

-Tohumun İzinde Projesi ne aşamada?

Bu bizim sosyal sorumluluk projemizdi. 6 Mayıs’ta başladı. Tohumla ilgili algı operasyonudur. Olumlu bir algı oluşturma mücadelesidir. Tohumun farkında olmak, önemini anlamak, genetik kaynaklarımızın varlığını anlamak ve korumak için neler yapılması gerektiğini anlamak için başlattık. Bu da aslında bir seferberliktir. Bu sadece bizim değil 80 milyon vatandaşımızın destek vermesi gereken bir projedir.

Devlet tedbir alabilir ama vatandaşta devlete destek verirse daha iyi daha etkin sonuçlar doğar.

Anadolu’nun ücra noktasındaki denetlemede yeterli olamayabilir bu gayet normaldir. Burada vatandaşlarımıza yönelik de algı oluşturmamız lazım. Genetik kaynaklarımızın kaçırılmamasında onların bilinçlendirilmesi çok önemli. Aslında bu proje ile vatandaşa da Cumhurbaşkanımıza da her kesime ulaşmayı hedefledik.  Öncelikle doğru bilgiyi ulaştırmak istedik.

Bu projenin asıl sahibi biz olsak da resmi olmasa da Bakanlığın büyük desteğini görüyoruz. Zaman içinde projenin kapsamı genişleyebilir.

Kısacası bu projenin 4 ayağı var. Birinci ayağında yerel çeşitliliğin korunmasında mevzuat eksikliği var. Bu konuda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile birlikte çalışıyoruz.

İkincisi özellikle yerel çeşitlerin toplanması ve gen bankalarına kazandırılmasında proje destek maddi destek sağlanması var.

Üçüncü aşaması tohumun gücüyle önemiyle ilgili 77 milyon kesime hitap etmek. Orada bilinç oluşturmak. Bu konuda Tarım Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa hikâye yarışması düzenlemeyi planlıyoruz.

Dördüncü ayağı biyo kaçaklık ile ilgili ilgili kesimleri bilinçlendirmek. Dağcılık Federasyonu gibi ilgili kuruluşlarla bu konuda ortak çalışmalar yürüteceğiz.

-TÜBİTAK ile ortak yürüttüğünüz Türkiye Tohumculuk Sektörü Stratejik Planı’nı hazırlama çalışma ne aşamada? 6 ayda neler yaptınız?

Projenin tam sahibi biziz. 3 aşamalı bir plandı. Öncelikle ilk aşamada mevcut durumu tespit ettik. Yaşanan sorunlar neler bunları ortaya koyduk. Rekabetçilik analizi yapacağız. Burada da rekabet edebilme gücümüzü ortaya koyacağız.

Bu bilgileri bir araya getirip Aralık ayı gibi ileriye yönelik planlamayı yapacağız. Sonrasında da rapor olarak gelecek Şubat-Mart ayı gibi tamamlanacak.

8 çalıştay yaptık. Alt birliklerimizin problemlerini tespit ettik. 8 çalıştay da yapıp rekabetçiliğimizi ortaya koyacağız. Bu çalıştaylarda sektöre fayda verebilecek her kesime temsil hakkı veriyoruz.

Biz durum tespiti de yapacağız. Sektörde dünyada ve Türkiye’deki durumunu ortaya koyacağız. Bunların gerçekleştirilmesi için de mevzuatın uyumlu olması çok önemli. Bu çalışma sonuçlarını Bakanlık ile istişare edeceğiz. Yol haritamızı onlara göstereceğiz. Üzerinde çalışıp açıklayacağız. Proje 16 ayda tamamlanacak. Nisan ayı gibi tamamlayacağız.

Türkiye pazarının şu anda toplam büyüklüğü ne kadar?

Tahminen 1.3 milyar dolar büyüklüğü var.

Sektördeki firma sayısı ne kadardır? İstihdam nedir?

Sektörde 750 firma faaliyet gösteriyor. Toplamda istihdamda direk 50 bini kişiye iş imkânı yaratan bin sektörden bahsediyoruz. Üreten çiftçimiz, ıslah eden bilim insanlarımız, araştırmacılarımız,  dağıtıcımız, paketleyenimiz, fide, fidan ve süs bitkileri üreten yüzlerce işletmemizi de hesaba katarsak milyonu buluruz.

Bu sektöre; gönül verenler yatırım yapıyor. Büyük sermayeli firma sayısı çok az. Burada büyüyen firmalarımız bu sektöre gönül verenler, bu alanda emek verip sabırla bu işe yatırım yapan firmalarımızdır.

-Ar-Ge konusunda ne durumdayız? Neden istenilen ölçüde ve hızda bu alanda yol alamıyoruz?

Firmalarımız sınırlı sermaye ile yatırım yapıyor. Ar-Ge’ye bu nedenle daha fazla destek verilmesi gerekiyor. Sektörün büyümesi için olmazsa olmaz Ar-Ge yatırımlarıdır.

Firmalarımızın yaş ortalaması çok küçük. 1990’lı yıllardan sonra kurulmuşlar. 200-300 yıllık markalarla ve firmalarla rekabet ediyoruz. Firmalarımız büyük çaba verip bu firmalarla rekabet ediyor.

Burada dünya pazarında söz sahibi olabilmemiz için Bakanlığımızın elimizden tutması gerekiyor. Bu bağlamda daha fazla firmalarımıza Ar-Ge için destek verilmeli.

Yolumuz uzun ve zor ama genç ve dinamik yapımız var. Bu bizim en büyük avantajımızdır.

Firmalarımız tohumları artık dünyada aranıyor. Tohumlarımızın kalitesinden dolayı kabul gördük.

Ar-Ge konusu sektör için çok önemli. Biz de 5 ay önce Ar-Ge Çalıştayı yaptık. Amacımız bu konuda problemlerimiz neler ve nasıl çözeriz bunu ortaya koymaktı.

Ar-Ge riskli ve sabır isteyen bir alan. 12 yıl çalışıp ürünü ticarileştirme başarısı olacak diye bir kaide yok Sektör genç, bu nedenle bu alanda yatırım yapmaya temkinli davranıyor.

Ayrıca sermaye yapısı yetersiz. Ayrıca yeterli sayıda nitelikli Ar-Ge personeli bulmakta sıkıntı yaşanıyor. Vasıflı ıslahçı sayısı çok az. Eleman sayısını arttırmak için ciddi çalışmalar yapıyoruz.  Bu konuda işbirliği imkânları sınırlı. Kamu ve üniversite ile işbirliğinde sıkıntı var. Ar-Ge altyapısı kuruluşlarımızda yeterli değil.

 

KUTU KUTU KUTU KUTU

2012 yılında 647 bin ton olan sertifikalı tohum üretimi, 2013 yılında yüzde 14,9 artışla 743 bin tona, 2014 yılında yüzde 4,4 artışla 776 bin tona, 2015 yılında yüzde 15,5 artışla 896 bin tona yükseldi. Şimdi 1,5 milyon tona doğru gidiyoruz.  Ülkemizde tescilli, kayıtlı, sertifikalı, yüksek vasıflı ve iyi işlenmiş tohumlukların kullanımı her geçen gün yaygınlaşıyor.

 

SPOT:

Denetim sıklığının artmasına rağmen zaman zaman taklit ambalajlar ve etiketlerle veya etiketsiz kaçak elenmiş tohumlukların satışının, dağıtımının kanunen yasak olduğunu kaydeden Gençer, üreticilerin bu ürünlere itibar etmemesini istedi.

 

 

ANKARA TİCARET SG ÖZEL 12 EKİM 2016