RENAN GÖKYAY: TOMOGRAFİYE-FİZİK TEDAVİYE VERECEĞİNİZ PARANIN DÖRTTE BİRİ İLE SAĞLIĞINIZI KURTARABİLİRSİNİZ

CSC_0174

Temelleri 1927 yılında Nurettin Usta tarafından atılan ofis mobilyaları üreticisi Nurus, bugün 450 çalışanı ile 50 ülkeye ihracat yapıyor. Bu yıl 225 milyon TL ciro hedefine ulaşmayı hedefleyen Nurus, cironun yüzde 30’unun ihracattan gelmesini planlıyor. Nurus, bu yıl ki çalışmaları kapsamında sağlıklı iş yapma kültürüne de odaklanarak, Anadolu yollarına düştü.

Nurus Yönetim Kurulu Üyesi ve Baş Tasarımcısı Renan Gökyay ile Kayseri yolunda sohbet etme imkânı bulduk. Ofiste sağlık kavramının önemini vurguladıklarını ifade eden Gökyay, bu konuda Türkiye’de gelişmeye açık bir Pazar olduğunu kaydetti. Gökyay, sağlıklı ortamlarda çalışmanın önemini “Tomografiye-fizik tedaviye vereceğiniz paranın dörtte biri ile sağlığınızı kurtarabilirsiniz” diye anlatıyor. Gökyay ile ofiste sağlık kavramı üzerinden Türkiye’deki ofis mobilyaları pazarındaki mevcut duruma, gelişim sürecine, yaşanan sorunlara ve yapılması gerekenlere ışık tuttuk.

-Kuruluşun bu yılki etkinlikleri kapsamında ‘Ofiste Sağlık’ temasını ön plana çıkardınız. Neden böyle bir tema ve Türkiye’de bu konuda nasıl bir gerçeğiniz var?

Aslında dünyada ofiste sağlık yanlış bir şekilde ergonomiye indirgeniyor. Biz bunun sadece ergonomi olmadığına dikkat çekmek istiyoruz. Bunu ofiste ergonomiden çıkarıp sağlığa getirmemizin birkaç tane sebebi var.  Bu konuda bir bilinç oluşturmaya çalışıyoruz. Ofis ortamında sadece koltuk yok, örneğin ofisin havasının da temiz olması gerekir. Diğer taraftan oturduğunuz koltuğun kumaşı nedeniyle ağır metale maruz kalabilirsiniz. Kumaşlar nasıl boyanıyor bilmiyoruz, bir 20 sene sonra vücumuzda nasıl bir etki bırakacağını bilmiyoruz. Koltuğunuzun ergonomisi iyi değilse orta yaştan sonrasını kötü geçireceğinizi biliyoruz. Mesela omurga rahatsızlıklarının daha erken yaşta ortaya çıkmaya başladığına tanık oluyoruz, şu an 30’lu yaşlara kadar indi.  Çünkü bilgisayar kullanımı çok erken yaşa düştü. Daha önce bilgisayar kullanımına başlama yaşı 20-25 idi. Şimdiki jenerasyon bilgisayarı 10 yaşında kullanmaya başlıyor. Bilgisayar kullanımı boyun rahatsızlıkları başta olmak üzere omurgada büyük rahatsızlıklara sebep oluyor. Yani koltuğun sağlıklı bir koltuk olması sadece ergonomiye indirgemek doğru değil. Sağlığın ötesinde bu bir iyilik hali meselesi. Sağlıklı iş yapma diyebiliriz.

Bir başka konu da yanlış ve ucuz Led aydınlatmaların getirdiği ışık problemleri. Bu nedenle göz rahatsızlığı oluyor. Yani şöyle ki; doğru rengi göremiyorsunuz. Bu aydınlatmalar doğru rengi algılamanızı sağlayacak ışık tayfına sahip değil. Işık tayfının içinde olması gereken renkler, yani kötü led’lerin içinde kırmızı renk yok. Dolayısıyla tam bir tayf oluşmuyor ve doğru beyazı algılayamıyorsunuz. Mesela tam kırmızı gördüğünüz bir domatesi turuncu görüyorsunuz. Beyninizde bunu düzeltmeye çalıştığı için sizi yoruyor. 

Diğer bir problem ise akustik. Yani normalde çalıştığınız, fikir ürettiğiniz yerin 0.40- 0.50 saniyeden daha fazla çınlamaması gerekirken, siz 0.80 saniyelik bir ortamda yaşıyorsanız çınlama duyuyor beyniniz siz fark etmeseniz de bu çınlama ile yaşıyorsunuz. Kısacası konu; ‘koltuk’ diye indirgenemez başka yelpazeleri de var.

 - Tasarım konusunda uluslararası alanda da çalışmalarınız var. Bu konuda bilgi verir misiniz? 

Alman Fraunhofer Enstitüsü, aralarında Adidas, Volkswagen, BMW, Fujitsu, İntel ve Sanofi-Aventis’in bulunduğu 20 dünya devi markayı “geleceğin insanları, hangi ofislerde daha mutlu ve verimli çalışabilir” sorusuna yanıt bulabilmek için buluşturdu. Nurus olarak biz de bu 20 marka ile birlikte geleceğin çalışma alanlarına şekil veren projenin içinde yer alıyoruz. “Office21 Projesi”nde, geleceğin ofislerinde “aydınlatmadan, dokümantasyona, sağlıktan, mobilyaya” kadar her türlü alanda yapılması gerekenler araştırılıyor. Projeye Google ve Microsoft gibi ünlü markalar da destek veriyor.Nurus inovatif çalışmalarıyla “Office21 Projesi”nde yer almayı başardı. 

Öte yandan geçen yıl yine dünya devlerinin bulunduğu Alman Tasarım Konseyi’ne Türkiye’den davet edilen ilk ve tek marka olduk Bosch, Minox, Zeiss, Miele, Liebherr, BMW, Daimler, Grohe, Porsche, Braun gibi şirketlerle birlikte dünyayı şekillendiren 200 markanın arasına girdik. Ayrıca konseyin jürisinde de yer alıyoruz. 

-İş dünyasında özellikle daha kurumsallaşmış firmalar bunlara talep etmeye başladı dediniz. Pazardan aldığı pay nedir? Size en çok hangi talepler ile geliyorlar?

Ofis mobilyası yani çalışma alanı mobilyası diyebilirim. Çünkü artık kavram buna döndü. Şimdi çalışma alanı mobilyaları, mobilya sektörünün en yüksek standartlarının oluştuğu alandır. Ama en büyük bölümü değildir. En büyük bölümü ev mobilyasıdır daha sonra mutfak ve banyo gelir.  Ofis mobilyası 4’üncü hatta 5’nci sıradadır. Pazarın yüzde 20’sini alır. Özellikle teknolojiyi iyi kullanan ülkelerde standartlar çok süratli değişir. Türkiye’de de önümüzdeki dönemde standartlar çok süratli yerleşecek diye öngörüyoruz. Ergonomi ile ilgili standartlar 2012’den itibaren aslında tamamen AB’nin süreciyle oluştu. Yani şu anda TSE’nin standartları var. Ofisteki koltuğun ölçülerini, hareketlerini, sağlık koşullarını belirleyen standartlar var. Ama ‘ne kadarı standartlara uygun’ diye sorarsanız çok büyük bir kısmı bu standartlarda değil diyebiliriz. Özellikle üst segmentte üretim yapıp da Avrupa ve Amerika’da başta olmak üzere dünyanın her yerinde bir var olan çok az sayıda firmadan biriyiz. Bir elin parmakları bile değiliz. Biz oralarda da iş yapabilmek için ve bu bilinci de oluşturmak için 10-15 senedir dünya genelinde kabul edilen, oturmuş standartları kullanıyoruz aslında. Yani bundan 15 sene önce de Almanya’daki rakibimiz ile aynı yerden kumaş alıyorduk, aynı standartlarda üretim yapıyorduk. Koltuk bizim gerçekten uzman olduğumuz bir konu. Bizim kadar uzman başka koltuk markası yoktur Türkiye’de. Çok uzun zamandır yatırım yapıyoruz ve bu önemli bir konu bizim için ofis koltuğu. Aslında ofis koltuğunun Türkçe’de tam doğru tercümesi yok. Biz makam, misafir koltuğu, sekreter koltuğu diye terminolojimize sokmuşuz aslında bunun adı “görev koltuğu” dur. Görev koltuğu dediğiniz zamanda çok uzun süre oturuyorsunuz ve bunu da bilmek zorundasınız aslında; ben bu kumaşta ne kullanıyorum? Kumaştan sizin vücudunuza zararlı bir şey geçme ihtimali var mı? Sertifikasyonları mümkün. Yani içinde zararlı hiçbir proses ve hammadde yoktur. İçinde sertifikasyonları var. Bunları sağlamak, sormak da mümkün. Yani bunu sorduğunuz zaman ürününüz pahalılaşmayacaktır, sadece sağlıklı olacaktır.

-Şimdi sizinle Kayseri’ye gidiyoruz ve önümüzdeki dönemde de gördüğüm kadarıyla Anadolu’da da peyder pey bu toplantıları gerçekleştireceksiniz. Ana tema ana amaç ne olacak konuşmalarınızda neleri ön plana çıkaracaksınız? Satır başları vermek gerekirse neler diyebiliriz?

Buradaki esas amaç sosyal farkındalık projesi diyebiliriz. Yani bunun ne kadar farkında olursak, ne kadar eşit koşullarla dünyadaki rakiplerimizle ülke adına bahsediyorum, çalışmayı sağlarsak ne kadar mutlu ve keyifli çalışma ortamları elde edersek, o hizmette de verimli ve değerli firmalar elde ederiz. Yani artık bu dünyada çok önemli bir kavram var firma değeri konuşuyor. Bunun için çalışmamız gerekiyor. Şirketlerimizin piyasa değerini oluşturmamız gerekiyor. Şirketlerimizin piyasa değerinin en önemli noktalarından bir tanesi çalışanlarımıza, insan kaynaklarımıza, kurumsal kültürümüze verdiğimiz değerdir.  Çalışma alanları çok değişiyor. Bundan 5-10 sene önceye kadar sadece bir ofis masası ya da bir ofis koltuğu dediğiniz şey artık bambaşka çalışma alanlarına dönüştü. Bugün büyük, kurumsal yapıdaki şirketlerde daha eğlenceli çalışma alanları çıkıyor. Yüzde 40 ya da 50’si masa değil bunun başka alanlar yani konsantrasyon alanları, eğlence alanları, çay kahve içme alanları var. Bunlara informal ofis yani resmi olmayan çalışma alanları diyoruz. Aslında söylediğimiz her şeyde iş sağlığı ve iş güvenliği ön planda. Gelişmiş ülkelerde de bunlar denetleniyor. Yani orada aldığınız bir kumaşı kanıtlamak zorundasınız. Örneğin bu koltukta sağlığa zararlı bir madde yoktur diye belirtmeniz gerekiyor.

-Ama bunlar maliyetli ürünler? Diğer ürünler ile karşılaştırdığınızda çok büyük fiyat farklılıkları çıkıyor mu?

Hayır, çok büyük fiyat farklılıkları yok. Sadece böyle bir ön yargı var. Hatta toplam edinme maliyetine bakacak olursak eğer yani edinmeye niyetlendiğiniz andan itibaren attığınız zamana kadar o ürünü, bütün kullanım süresine baktığınız zaman bu ürünlerin kullanım fiyatları ucuz ürünlere göre çok daha ucuz. Türkiye’nin en önemli GSM operatörlerinden birisi, 8 sene önce bizden aldığı koltukların sadece sırt filelerini değiştirip yola devam ediyor. 8-10 sene daha bu şekilde idare eder. Ürünü aldığınız fiyatı, kullandığınız gün sayısına bölerseniz emin olun, Nurus’un çok daha avantajlı olduğu görülecektir. 

-Bu tarz ürünlerin şu anda pazardan aldığı pay nedir? Çalışma alanı mobilyalarından aldığı pay nedir?

Yüzde 2-3 mertebesinde…

-Peki, ilk hedef ne olmalı?

Hatırlarsanız ilk GSM operatörleri çıktığı zaman önümüzdeki 5 senede 400 bin aboneye ulaşırız tahmininde bulunuyorlardı, bugünse 4 milyon aboneye  ulaşıldı. Yani iyi tahmin etmek çok da kolay değil. Ama şunu söyleyebilirim iyi bir çift ayakkabı ne kadar? Buna bakacak olursak sağlığınızı koruyacak bir ofis koltuğu iyi bir iki ya da üç çift ayakkabı fiyatı kadar. Yani böyle bir kıyaslama yapabiliriz. Sağlığınızı çok iyi koruyacak bir ofis koltuğu asgari ücretten düşük maliyetli. Bir ofis çalışanın aylık ortalama ücretinin yarısından daha az fiyata bunları satın almak mümkün. Yani erişimi aslında çok da maliyetli değil. Ve bunlar sertifikalı ürünler. Sertifikalı ürün demek; üstünden düşmeniz imkansız demek. Bu çok önemli bir nokta. Ofis koltuklarında bir çok kişi arkaya yaslanmaktan, yatmaktan çekiniyor. Sektörel anlamda baktığımızda şu sektörler bu konuya daha çok hassasiyet gösteriyor ve bizim müşteri grubumuzu da bunlar oluşturuyor diyebileceğiniz hangi sektörler ya da yapılar var? Biz A, AB segmendinde iş yapan bir şirket olduğumuz için herhangi bir sektör bizim için çok fark etmiyor. Sektörün ilk 5’inden 3’ünü hedefliyoruz biz. Hedefe de varıyoruz.

-2016 yılı sektör açısından nasıldı?

2016 çok zor bir yıldı. Her sektör zor dönemlerde en çok kendisinin etkilendiğini zanneder ve tasarrufa gider. Bununla beraber çalışma mobilyası zorunluluk olarak görülmediği için ilk tasarruf edilen alanlardan biri olur. Ama iyi bir bilgisayarın yarı fiyatına senelerce kullanabileceğiniz hatta sağlık açısından daha az sorun yaşamanızı sağlayacak çalışma alanları mobilyalarına sahip olabilirsiniz. Böylece tomografiye ya da fizik tedaviye vereceğiniz paranın dörtte biri ile sağlığınızı kurtarabilirsiniz.

- 2017 yılı için genel değerlendirmelere baktığımızda temkinli olun ama duyarlı olamaya da devam edin tarzında ekonomistlerin değerlendirmeleri oldu. Siz, sizin sektörünüzde bu konuda nasıl bir yıl olacağını ön görüyorsunuz? Kendinize nasıl bir yol haritası belirlediniz?

Tabii ana pazarımız olarak Türkiye’yi ilk sırada tutuyoruz. Bizim sadece ihracat firması olma gibi bir bakış açımız yok. Burada dengeyi yüzde 50 yüzde 50 tutmayı hedefliyoruz. Çalışma alanı mobilyasının yanı sıra örneğin bir konferans veya eğitim mobilyası da bizim ilgi alanımız içerisinde. Yani Nurus’un eğitimde alanlarında, konferans salonlarında, tiyatro, konser salonu vs. gibi performans sanatlarının icra edildiği alanlarda kullanılan mobilyalar gibi alt bölümleri de var. Bu sektörlere uzun bir süredir yatırım yapıyoruz. Bu konuda sadece yatırım yapmanın ötesinde ARGE çalışmaları da yapıyoruz.

Bir de uçak koltuğu üzerinde de çalışmalarımız var. Yerli uçak koltuğu üreten şirketin tedarikçisi durumundayız. En azından tasarım ve mühendislik adına şu anda. Dolayısıyla ben 2017′ye fırsatlarla dolu bir yıl olarak bakıyorum. Diğer taraftan Uzakdoğu’nun tedarik zincirindeki dezavantajlarını avantaja çevirmiş bir şirket olarak  Almanya’da da bir üssümüz var. Orada 1 buçuk seneyi doldurduk şimdi 2’nci senenin içindeyiz. Ekiplerimiz oturmaya başladı. Orada bir montaj tesisi kurduk. Bütün yaşanan politik krizlere rağmen Almanya pazarında iyi gidiyoruz. Almanya üssümüzün de 2017 yılını çok verimli geçirmesini bekliyoruz. Burada önemli Avrupalı rakiplerimizin ciddi engellemeleri ile karşılaştık. Ama bizi etkilemedi bu baltalamalar. Tüm bunlara rağmen Almanya, Türkiye’ye ve Türk üreticilere güveniyor. Son yıllarda başlayan, yaklaşık 10 yıllık geçmişi olan bir Turquality programı var. Nurus aynı zamanda bir Turquality üyesi. Dolayısıyla bu anlamda çok önemli destekler alıyoruz. Bu da bizim hem cesaretimizi arttırıyor hem de önümüzü aydınlatıyor. Bir önemli sektör daha var. Nurus dünyadaki en büyük havaalanı, terminal koltuğu üreticilerinden biri haline dönüştü son senelerde. Türkiye’deki terminallerinde koltukları da Nurus imzası taşıyor.

-       Şu anda dünyada kaç milyon adet Nurus koltuğu kullanılıyor?

Son giden 2-3 Uzakdoğulu firma haricinde 5-6 uluslararası oyuncunun olduğu bir sektörden bahsediyoruz. Şimdiye kadar iyi bir kayıt tutturmuş olan tek üretici Nurus. İki üreticimiz daha bu konuyla ilgileniyor şu anda. Ama henüz bitirdikleri bir terminal yok. Belki 1-2 demiryolu terminali var. Biz Sabiha Gökçen Havaalanı ile başlamıştık, yatırımcı şirket bize çok güvenmişti Sabiha Gökçen ilk yapılırken oradan başladık, St. Petersburg, Makedonya havaalanlarının koltukları da bizim.

-       Şu ana kadar kaç projeyi tamamladınız?

Sanıyorum 20 veya 30 projemiz vardır. Tabii önümüzde İGA’nın (İstanbul Yeni Havalimanı) terminal koltukları var. Yüksek teknolojide bir terminal yapılıyor. Buna sadece yerli sağlayıcı olarak bakamayız tercik edilmemiz için. Aynı zamanda iyiler arasında iyi olmamız ve bu koşulları yerine getirmemiz gerekiyor. Üzerinde çok çalıştığımız bir proje bu. Herhalde önümüzdeki birkaç ay içerinde sonuçlanacaktır. Sadece iyi olanın kazanacağını biliyorum. Yatırımcı çok iyi adımlar ile yürüyor. Biz de çok iyi bir koltuk yaptık. Terminal Expo Fuarı her sene dünyada başka bir şehirde yapılıyor. Bu sene de Amsterdam da. Çok az ziyaretçinin geldiği yani toplamda 3 ila 4 bin kişinin gezdiği ama sadece profesyonellerin ilgi alanı olan nokta atışı bir fuar. Yani şu anda dünyada yenilenen, genişleyen veya yeniden yapılmakta olan irili ufaklı 5 bin adet terminal var. Bu büyük bir pazar. Mesela Atatürk Havaalanı’nın ilk koltukları bizim değildi bir İngiliz firmasının idi. Ama Atatürk Havaalanı bütün genişleme ürünlerini bizden alıyor artık. TAV Grubu’nun İzmir, Antalya’ daki terminallerinde bizim ürünlerimiz var. Bodrum dış hatlar terminalinde de çok özel bir koltuğumuz var. Karya adını verdiğimiz bu ürün o bölge için dizayn ettiğimiz bir ürün.

Nurus olarak akustiğe de büyük önem veriyor ve yatırım yapıyoruz. Mobilyanın akustik sönümleyebilme kabiliyetlerini kontrol etmek için bir takım özel yazılımlar geliştirdik. Geliştirdiğimiz bu yazılımları kullanıcıların ücretsiz olarak Apple Store’dan yüklemeleri mümkün.

-Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde istihdam seferberliği ilan etti. Herkes en iki kişi alsın yanına diye özellikle genç işsizler için. Siz bundan nasıl bir mesaj çıkardınız? İstihdam politikanız ne olacak?

Cumhurbaşkanımız bu açıklamayı yaptıktan sonra bizde en az 10-15 kişilik bir artış oldu. Zaten bir bütünleşik iş yapıldı. İyi miktarda fonlama da yapıldığını görüyoruz. Dolayısıyla her ne kadar bu borca giriyor eleştirileri olsa da istihdamın artmasıyla piyasaya para giriyor ve bir hareket başladı piyasada. Bu süretçe istihdamımızın en az yüzde 10 artacağını söyleyebilirim. Şu anda 450 çalışanımız var. Bunu en az 500-520’lere kadar çıkarmayı hedefliyoruz. 

-2017 ciro ve ihracat hedefi rakamları?

2017 yılı ciro beklentimiz 225 milyon TL. Ciromuzun yüzde 30’u kadar ihracat hedefliyoruz. 

-Anadolu Buluşmaları’nda bundan sonraki durak hangi iller olacak?

Konya ile başlayan Kayseri ile devam eden Anadolu Buluşmalarımıza, bayiliğimiz olan illerle devam edeceğiz. Konya ve Kayseri’den sonraki durağımız kesin olmamakla birlikte Eskişehir olabilir. Bunu önümüzdeki günlerde netleştireceğiz. İstanbul ve Ankara’nın

ÇALIŞMA SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İÇİN ÖZEL ARAŞTIRMA YAPTIRIYOR

-Türkiye bu kavrama ne ölçüde hazır? Sağlıklı iş yapma konusunda Türkiye gerçeğimiz nedir?

Kurumsallaşmış büyük şirketler bu konunun farkında. Çalışanlarına değer vermenin önemini biliyorlar. Bu konuda Almanya’da bilgi var Türkiye’de henüz yeteri kadar yok ama oluşacak. Gazi Üniversitesi ile çok büyük bir araştırmaya başlıyoruz. Çalışma sağlığı ve güvenliğinde uzman çok iyi bir akademik grup ile çalışıyoruz. Muhtemelen uluslararası bir kuruluşu da arkamıza alacağız.

-Neyi araştıracaksınız?

Ofislerde ne kadar sağlıklı çalışıyoruz konusunu araştıracağız. Yani bunun neresindeyiz diye gerçek kayda dayalı akademik bir araştırma yapmak istiyoruz. Bizim sadece kendi yapacağımız çalışmalar bunu götürmüyor ama bir akademik grupla mesela Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde Fizyonomi, Fizyoterapi, Odyometri ile ilgili bölümler var. Bizim de kendi ARGE merkezimizin ses ve ışık laboratuvarlarımız var. Dolayısıyla bu araştırmaları yapmak için artık yeteri kadar birikime sahibiz.

-Bu araştırma kaç ayda tamamlanacak? Bu yılsonu verilerini elde etmeye başlayacak mısınız?

Bu sene veri elde etmeye başlayacağız. Biz araştırmanın iyi bir üniversite işbirliği ile artık bilgi üreten topluma dönmedeki rolümüzü de üstlenerek araştırmayı 3-4 sene sürdürmeyi, fonlamayı düşünüyoruz. Birinci, ikinci ve üçüncü aşama şeklinde gelişen bir şekilde bunu sürdürmeyi düşünüyoruz.