TÜRKİYE’NİN LOJİSTİK MASTER PLANI

GÜNDEME DAİR…

 

Türkiye’deki ulaştırma ve depolama sektörünün büyüklüğü 227 milyar doları ve büyüme hızı yüzde 9 seviyesine ulaştı. Bu rakamlara yolcu ve boru hattı taşımaları dahil. Yolcu ve boru hattı taşımaları çıkarıldığında ise Türkiye lojistik sektörü büyüklüğünün, 100 milyar dolar olduğu belirtiliyor.

Bu sektöre yönelik Türkiye Lojistik Master Planı’nın ise 2018 yılında uygulamaya geçirileceği öngörülüyor. Master plan ile Türkiye lojistikte yeni bir döneme girmesi ve yaşanan sorunların çözümünü hızlandırması bekleniyor.

Geçtiğimiz yıl gerek dünya gerekse Türkiye’de yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler, yerli-yabancı birçok firmanın yatırımlarında bekleme dönemi yaşamasına neden oldu. Ancak Master Plan ile birlikte yatırımların yeniden ivme kazandığı görülüyor.

Lojistik Master Planı’nın 2018’de devreye alınmasıyla birlikte sektöre yapılacak yatırımlar daha sistemli hale gelecek. Bu kapsamda depolar, antrepolar, ulaşım terminalleri ve bu faaliyetleri destekleyen tesislerden oluşan lojistik köy projeleri de yaygınlaşacak.

Gerek ulaştırma gerekse de enerji hatlarında bir anlamda koridor durumunda olan Türkiye, özellikle Orta ve Doğu Avrupa, Afrika ve Batı Asya’da üretim ve dağıtım için bölgesel bir merkez haline gelmeye başladı.

Yeni yatırımlarla birlikte Türkiye, bölgenin lojistik gerçek anlamda üs olma hedefinde. Hükümetin öncelikli yatırımları arasında karayolu ve demiryolu hatlarını geliştirme ve havalimanlarının sayısı arttırmak yer alıyor. Buna karşı denizyolu taşımacılığında özel sektör firmalarının liman yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Bu bağlamda Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü ve Avrasya Tüneli gibi mega projeler tamamlandı. Ayrıca 3′üncü havalimanı ve Anadolu’ya ulaşımı kolaylaştıracak tünel inşa çalışmaları da sürüyor.

Demiryollarının serbestleşme sürecinin tamamlanması ile birlikte kombine taşımacılığın gelişeceği öngörülüyor.  Bu sayede yatırımların artması ve taşıma maliyetlerinin düşürülmesi planlanıyor.

Türkiye’nin hizmet ticaretinde önemli gelir kalemlerinden olan taşımacılık gelirleri ise 2016 yılında yüzde 11 geriledi. Sektör temsilcilerine göre, Türkiye’nin 2016 yılında gerek ihracat gerekse ithalattaki gerilemesi, lojistik sektörünü de olumsuz etkiledi. Özellikle Rusya ilişkileri ile Irak ve Suriye’deki olaylar da bu olumsuzluğun artmasına neden oldu. Bu nedenle uluslararası taşıma yapan araçların iç pazara dönmek zorunda kaldığı ya da satıldığı belirtiliyor. Avrupa’ya yönelik taşımalar 2016 yılında yaklaşık yüzde 3 arttı. Önümüzdeki günlerde Rusya ile ticaret ve taşımacılık ilişkilerin iyileşmesi ile taşımaların artması bekleniyor.

Bütün bunlar yaşanırken sektörün rekabet gücünü artırabilmesi için AB uyum yasaları çerçevesinde ve çok uluslu şirketlere hizmet verme perspektifinde süreçlerini yenileyerek standartlarını yükseltmesi gerekiyor.  Ayrıca Suriye’deki olayların bitme olasılığı, Çin’in demir ipek yolu projesi, İran’a yönelik ambargonun kalkmasının da sektörü olumlu etkileyeceği ifade ediliyor. 

Bunun yanı sıra Türkiye’nin 10’uncu Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (2014-2018) Türkiye’nin lojistikteki uluslararası konumunun güçlendirilmesi hedefleniyor. Plan çerçevesinde sanayi ürünlerinin toplam maliyeti içindeki lojistik maliyetin yükünün azaltılması, nihai ürünlerin tüketim pazarlarına ulaşım süresinin kısaltılması öngörülüyor. Planda hedeflenen noktaya gelinmesi için Türkiye’nin, Lojistik Performans Endeksi sıralamasında ilk 15 ülke arasında yer alması gerektiği ifade ediliyor.

Kısacası; lojistik sektörünün gelişebilmesi ülke içinde yapılan yatırımlarla doğrudan ilişkili.