KAHVE BAHANE, REKABET ŞAHANE…

 

IMG_6161

GÜNDEME DAİR…

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var. Bu söz ile şekillendi bizim kahveye bakışımız… Ancak son yıllarda kahve içme kültüründe de hızlı bir değişim yaşanıyor. Bu değişim de pazarın yeniden şekillenmesine neden oluyor. Türk kahvesinden vazgeçmeyenlere karşılık, filtre ve diğer farklı demleme yöntemleriyle ilgi uyandıran kahvelerin birbiri ile rekabetine tanıklık ediyoruz.

Biz Kurukahveci Mehmet Efendi markası ile büyümüş bir kuşağız. Öyle ki;  annem ile birlikte Mısır Çarşısı’ndaki dükkânlarında dakikalarca kuyruk beklediğimi hatırlatırım. Nescafe(granür kahve) içmek ise o yıllarda büyük bir lüks. Kıbrıs’a ya da yurtdışına çıkan eş dosta sipariş ettiğimizi hatırlıyorum. Şimdilerde ise,  internet ortamına rahat erişimin sağlandığı yeni kahve mekânları hem hayatımı kolaylaştırıyor hem de yeni kahve tatlarını keşfetmemi sağlıyor. Türk kahvesi de son yıllarda hızlı pişirme teknolojisi ile pazara ayak uydurmaya çalışıyor.

Uluslararası Kahve Federasyonu’nun verisine göre Türkiye’de kişi başına tüketim 920 gram. 2018’de 1 kilogramı bulduğunu varsayarsak yılda 80 bin ton kahve tüketiyoruz. Bunu çekirdek kahve olarak düşünürsek 4 milyar TL’lik hammadde girişi olduğu anlamına geliyor. Bir fincan kahvenin ortalama 8 -10 TL’ye satıldığını düşünürsek, pazarın bunun 3 – 4 katı olduğunu söylemek mümkün.

Bu sektörde neler oluyor diye şöyle bir rakamlara baktım. Elime, Cushman& Wakefield’in araştırması geçti. Araştırmaya göre kahve pazarı, yıllık ortalama yüzde 70 ile perakendenin en hızlı büyüyen sektörü konumunda.

Kelimenin tam anlamıyla kıran kırana rekabet var. Yabancılar ve eski Türk markalarının yanı sıra 2015 yılından sonra yaklaşık 20 yeni yerli markanın girişi ile zincir sayısı 61’i bulmuş. Pazarın yaklaşık yüzde 26.5’i ABD’li zincir Starbucks’ın elinde. Ayrıca 7 ülkeden 8 yabancı marka da yüzde 44 pazar payına sahip durumda. Bu markalar kim diye baktığımızda; Caribou, Tchibo, Gloria Jeans, Caffeshop, Robert’s Caffee, Caffe Nero ve At Origın Caffee…

Önümüzdeki dönemde Starbucks’ın hala yılda 80-100 arası yeni mağaza açarak pazarı domine etmeye devam edeceği öngörülüyor. Bununla birlikte üçüncü nesil Türk menşeli markaların henüz 2015 ve hatta 2016 yılında kurulduğunu göz önünde bulundurursak, dengelerin önümüzdeki 5 yılda değişebileceği de tahmin ediliyor. Bu tahmin tutabilir gözüküyor. Çünkü son yıllarda pazara giren zincirlerin yüzde 90’ı yerli. 2013’te 5, 2014’te 9, 2015’te de 11 yerli marka pazara girdi. Bir başka önemli gösterge, ikinci en yüksek pazar payına sahip olan marka yerli: Kahve Dünyası yüzde 10,7 pazar payı ile hızlı büyüyen markalar arasında.

Rakamlarla sektöre baktığımızda;  Türkiye’de birden fazla mağazası olan 61 kahve zinciri faaliyette. Bunun 53’ü, yani yaklaşık yüzde 85’i Türk menşeli markalar. Toplamda bin 580 mağaza arasında Türk menşeli markaların oranı yüzde 56.

Kahve pazarı, en çok mağazası bulunan ilk 3 marka tarafından yaklaşık yüzde 44 pazar payı ile domine ediliyor. Starbucks 417 mağazası ile pazarda yüzde 26’nın üzerinde paya sahip. 23 markanın 10’dan fazla mağazası var ve bin 443 mağaza ile pazarın yüzde 91’ine sahipler. 50’nin üzerinde mağaza portföyüne sahip 11 marka var. En büyük 5 marka, pazarın yarısından fazlasına sahip.

Markaların üçte biri 2015 yılından sonra kurulmuş. En hızlı büyüyen markalar arasında Starbucks, Caffe Nero, MOC, Federal Coffee, Petra, Kahve Dünyası ve Kronotrop’u sayabiliriz. Üçüncü nesil kahve markalarının zincir haline gelmeleri için sermayeye, yatırımcıya ya da franchise modeline ihtiyaçları var. Şu an için büyük bir çoğunluğun franchise modeliyle ilerliyor.

Franchise modeli ile büyüyen markaların değerini nasıl koruyacakları sürdürebilir bir başarı için en belirleyici unsurlar arasında yer alıyor. Bununla birlikte yalnız başarılı bir büyüme ve kalite kontrol ile bu markaların ileride yatırım çekmeleri halinde büyümelerinin daha da hızlanacağı düşüncesindeyiz.

Kahve sektörünün Türkiye’de hala yılda yüzde 70 oranında büyüme gösteren ve henüz gelişim sürecinin başında olduğunu söylemek mümkün. Birleşik Krallık’ta 2017 sonu itibariyle 24 binin üzerinde kahve mağazası bulunuyor. Nüfusu daha düşük olmasına rağmen bu sayı Türkiye’nin 15 katına tekabül ediyor. Bu sayılara baktığımızda Türkiye’nin 20 bin mağazaya ulaşması kısa–orta vadede zor görünse de çok büyük bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu da gösteriyor.