YETER Kİ ALIM GARANTİSİ VER!

SEDA GÖK

 

Türkiye’de güzel şeylerde oluyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın müjdesini verdiği Ankara’da “Sağlık Teknolojileri Vadisi” kurma hedefi doğrultusunda ilk adım 3 stratejik ürünün üretimi için geçtiğimiz hafta başladı.

Stratejik sağlık ürünlerinden olan ve bugüne kadar Türkiye’de üretimi yapılmayan enjektör, kan tüpü ve serum setleri artık yerli olarak üretilecek.
Bu yatırım sayesinde kan tüpü ihtiyacının yüzde 70’ini, enjektörün yüzde 50’sini üretilebilecek bir kapasiteye ulaşılacak. Bu üretimi de yurtdışından aldığımız muadil ürünlerden yüzde 15-20 daha ucuza yapabileceğiz.

Geçtiğimiz hafta çok keyifli bir fabrika gezisine eşlik ettim.  Sağlık Yatırımcıları Derneği Başkanı aynı zamanda TTT World isimli fabrikanın sahibi SILA Grup kurucusu olan Dr. İhsan Şahin’in ev sahipliğinde Ankara Gölbaşı’nda yaptıkları 500 milyon TL’lik yatırımı birlikte gezme fırsatı bulduk. Yılların tecrübeli ismi Şahin’in yatırımı ve önemini anlatırken ki heyecanı görülmeye değerdi. Şahin, ekibi ile beraber bugüne kadar Türkiye’de yapılmayanı yapmayı başardı.

Sohbet derinleştikçe ‘yok artık” dedirtecek başlıklar ile de karşılaştık. Türkiye’de her yıl 1 milyar 500 milyon adet iğne ucu tüketiliyor. Biliyor musunuz bu iğne uçlarının tamamı ithal ve bunun için dışarıya yaklaşık 150-200 milyon dolar ödüyoruz. Bunları Çin, Güney Kore, Almanya ve Japonya’dan temin ediyoruz.

Aslında ödediğimiz rakam çok düşük gibi görünse de olayın stratejik boyutuna dikkat çekmek isterim. Bu iğnelerin temin edilememesi halinde sağlık sistemi durur. En basiti bir kan alamazsınız. İşlem yapamazsınız. Türkiye, kendi iğne ucunu neden üretemez sorusu beraberinde geliyor. Bu kadar otomobil fabrikaları beyaz eşya fabrikalarına karşılık, bir iğne ucu üretimini neden yapmıyoruz?

İşte tam bu noktada İhsan Şahin araya girdi ve bu yatırımların olabileceğini ancak devletin alım garantisi vermesi gerektiğinin altını çizdi. Onlar bu konuda bir hamle yapıp 3 ay gibi kısa bir sürede fabrikada dördüncü ürün olarak iğne ucu üretmeye başlayacaklarını müjdeledi.

Ne talep ediyorsunuz? dediğimde ise “Bizim talebimiz şu: Bu ihtiyacın hepsi bizden alınmasa bile belli bir oranı yerli üreticiden alınabilir. 5 yıl boyunca bu ihtiyacın 3’te biri ya da 5’te birini bizden alacak olmalarını söylemeleri üretimin artması için yeterli” diyor.

Mevcut fabrika yatırımında hibe kredisi ve teşviklerden de yararlandıklarını anlatan Şahin, yatırımcının paraya, vergi teşviğine, SGK desteğine ihtiyacı var ama asıl olması gerekenin alım garantisi olduğunu söylüyor. Bu konuda Sağlık Sanayi Müsteşarlığı’nın kurulmasını ve Savunma Sanayi’ne yönelik uygulanan politikanın uygulanmasını öneriyor.  Bugün savunmada ürettiğimiz İHA ve SİHA’larla nasıl savaşlarda üstün geliyorsak, yeni İHA ve SİHA’ları artık sağlık alanında yapmamız gerektiğinin mesajını veriyor.

Sohbetteki diğer bir önemli nokta ise “Koronavirüsünü lehimize çevirebiliriz” başlığı idi.

Çin, basit sarf malzemeleri üretiminde dünyanın yaklaşık yüzde 60 ihtiyacını tek başına karşılıyor. Çin yaklaşık 3 aydır fabrikalarında kontağı kapatmış. Dünyaya maske, enjektör, tıbbi önlük ve dezenfeksiyon solisyonu satan Çin, şimdi dünyada bunları almak istiyor. Ülkemize de çok sayıda sipariş geliyor. Çin en büyük üretici iken 1.5 milyarlık nüfusu ile en büyük tüketici haline dönüştü.

Türkiye medikal sanayi olarak diğer sanayilerden önde. Basit sarf malzemesini rahatlıkla üretebilir ve pazarın yüzde 20’sini bir yıl gibi bir süre içerisinde ele geçirebilir ve ülke gelirini ikiye katlayabileceğimiz ifade ediliyor.