EGELİ TEKSTİLCİ MARKALAŞARAK GLOBALDE FARK YARATACAK

 

BURAK SERTBAŞ-SEDA GÖK 1

Parite kaybı başta olmak üzere birçok olumsuzluğa karşın 1,6 milyar dolar ihracat hedefini koruyan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB)’nin Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş, yılın ilk beş ayındaki yüzde 10′luk kaybın yılın ikinci yarısında hareketlenmeyle telafi edileceğini söyledi.

Ürünlerin giderek eşitlendiği global pazarlarda fark yaratmanın ve tüketiciye ulaşmanın tek yolunun markalaşmadan geçtiğini ifade eden Sertbaş, “Seçim sonrası yeni belirlenen ekonomi yönetimi ile birlikte piyasada daha gerçekçi yaklaşımlarla, rekabet avantajımızı geri kazanacağımızı ve çalışmaya aşina olduğumuz özellikle AB ülkesi firmalarını tekrar geri kazanacağımızı umuyoruz” diyor.

 Avrupa’daki resesyon, enerji krizi, Rusya- Ukrayna savaşına ve parite kaybına rağmen 2021 yılındaki performansınızı koruyarak 2022 yılını 1 milyar 472 milyon dolar ihracatla geride bırakmıştınız. EHKİB olarak yıl başında 2023 yılı ihracat hedefinizi 1,6 milyar dolar olarak belirlemiştiniz. Bu hedefte bir revizyon söz konusu olacak mı?

Bahsettiğimiz bütün zorluklar, tabii kur baskısı ve enflasyonla birlikte ilk 5 ayda ihracatımızda yüzde 10’luk kayıp yaşadık. Yılın ikinci yarısında hem ülkemizdeki yeni ekonomi politikaları hem de küresel ekonomi ve ana ihraç pazarlarımızda beklediğimiz toparlanma ile birlikte daha olumlu bir tablo umut ettiğimiz için EHKİB olarak ihracatımızda 1,6 milyar dolar hedefimizi koruyoruz. Sorumlu olduğumuz insanlar, ümidimiz ve müşterilerimiz var. Yılın ikinci yarısında hareketlenme öngörüyoruz.

Son dönemde yaşanan kur baskısı nedeniyle müşteriler Türk firmalarının tasarımlarını alıp Uzakdoğu’da ürettirir hale geldi. Bu durum sektör özelinde ne kadar sürdürülebilir?

Tabii ki hazır giyim sektörümüz için sürdürülebilir değil. Bu konuda karamsar olmak istemiyoruz. Seçim sonrası yeni belirlenecek ekonomi yönetimi ile birlikte piyasada daha gerçekçi yaklaşımlarla rekabet avantajımızı geri kazanacağımızı ve çalışmaya aşina olduğumuz özellikle AB ülkesi firmalarını tekrar geri kazanacağımızı umuyoruz.

Hazır giyim konfeksiyon sektöründe kendi içinde üretim modeli ve yapısında önümüzdeki günlerde nasıl bir değişim öngörüyorsunuz?

AB’nin sürdürülebilirlik hedefleri ve gelişen dijital dünyanın gereklilikleriyle sektörümüzde üretim yapısında köklü değişiklikler bekliyoruz ve bunun için hazırlanıyoruz. Hazır giyim sektöründe üretimde AB’nin sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda daha izlenebilir bir üretim yapısı muhakkak ki hayata geçecek.

Ayrıca tekstil ve konfeksiyonda dünya, üretim odaklılıktan çıkıp, daha çok tasarım ve organizasyon odaklı bir hale geliyor. Bu yüzden özellikle “markalaşma” sektörümüz için büyük önem taşıyor. Ürünlerin giderek eşitlendiği global pazarlarda fark yaratmanın ve tüketiciye ulaşmanın tek yolu markalaşmadan geçiyor. Ticaret Bakanlığı da konuyla ilgili firmalara devlet desteği vermektedir. Üretimimizi bu konulara adapte ederek geliştirmeye çalışıyoruz.

 

SEDA GÖK-BURAK SERTBAŞ3

İş gücü oranına baktığımızda istihdamda birinci sektörün yetişmiş eleman konusundaki sorununa yönelik tespitlerinizi paylaşır mısınız?

Kalifiye eleman sorunu yanında bizim mavi yakalı eleman bulma sorunumuz da var. Çeşitli nedenlerle işten ayrılan tecrübeli personelin yerine yenisini koyamıyoruz. Gençlerimiz artık hizmet alanında çalışmak istiyor. Gençler, bizim işlerimizi çok yoğun ve meşakkatli buluyor, fabrikaya girmeye istekli olmadıklarını görüyoruz. Mavi yakalı eleman sıkıntısına ve kapasite sorunumuza karşı sektörümüz son yıllarda yatırımlarını İzmir dışına özellikle 6. Bölge İllerine kaydırmaya başladı. Özellikle Van yatırımlarda öne çıkan ilimiz. Her türlü imkân orada da var. Hazır giyim sektörü yavaş yavaş büyük şehirlerden daha doğuya doğru kaymaya başladı.

Yılın ikinci altı aylık dönemine ilişkin Avrupa’da resesyonun da azalmasıyla daha iştahlı bir alıcı portföyü ile karşılaşılacağı ifade ediliyor. Bu konuda dünya piyasalarında yaşanan refleksi yorumlar mısınız?

Bahsettiğiniz gibi ikinci altı aylık dönemde ana ihraç pazarımız Avrupa’da resesyonun etkisinin azalmasını bekliyoruz. Mevcut durumda en büyük pazarımız Almanya ekonomisi hafif daralarak resesyona girdi.

Bu noktada dünya ve Avrupa piyasalarındaki durumdan çok böyle bir fırsatın ortaya çıkması halinde ülke olarak bizim ne yapacağımız, oluşması muhtemel fırsatlardan ne ölçüde yararlanabileceğimiz önem kazanıyor. Sektör olarak alternatif tedarikçi ülkelerle olan rekabet koşullarımızın eşit seviyeye gelmesi ile geleneksel pazarlarımızdaki konumumuzu tekrar sağlamlaştıracağımızı düşünüyorum. Burada aynı zamanda pandemi döneminde elde ettiğimiz yakından tedarik avantajımızı rekabetçi fiyat ile tamamlayabilirsek moda sektörünün tercih edilen tedarikçisi pozisyonumuzu koruyabiliriz.

Siparişlerin azalma etkisinin kapasite kullanımının yüzde 85’lerden yüzde 75 seviyelerine düşmesinden anlaşılıyor. Finansmana erişim sıkıntısı maalesef devam ediyor bu konuyu her platformda dile getiriyoruz.

Seçimlerin tamamlanmasıyla birlikte belirsizlik ortamı sona erdi. Artık tüm enerjimizle işlere odaklanma zamanı. Üretimi ve ihracatı iyi bilen bir ekonomi yönetimiyle mevcut sorunlarımızın üstesinden geleceğimize inanıyorum.

Birçok firmada 2023 yılı kelimenin tam anlamıyla mutfağın derlenip toparlandığı bir dönem olarak değerlendiriliyor. Kapasiteler revize ediliyor, üretim modelleri ve çeşitleri gözden geçiriliyor. Bu sürecin 2024 yılına yansıması nasıl olur? İç piyasa özelinde alım gücündeki daralmanın talebe olan yansımasını değerlendirir misiniz?

İç piyasayı değerlendirmek için ihracatçının mevcut durumunu, karşılaştığı zorlukların iyi analiz etmemiz gerekiyor. Finansmana erişim sıkıntıları büyük ölçüde devam ediyor. Ayrıca enerji, işgücü, hammadde ve taşımacılık kaynaklı maliyet artışlarının da aynı ölçüde devam ettiği görülüyor.

Pandemi sonrası hayatın normalleşmesiyle satışlarımız güçlüydü ancak 2023’ün ilk beş ayında iç piyasanın sektör genelinde sakin olduğunu söyleyebilirim.

Bu noktada gelinlik, damatlık ve abiye giyim sektörünü dönemsel olarak ayırabiliriz. Düğün ve etkinlik sezonunun yaklaşmasıyla birlikte nisandan başlayarak bu sektörde iç piyasa hareketli olur.

Diğer taraftan özellikle yaklaşan bayramın getireceği hareketlilik, EYT ile birlikte ikramiyelerin etkisiyle iç piyasada dönemsel bir canlılık bekliyorum. Ama hazır giyim sektörü geneli için maalesef aynı şeyi söyleyemiyorum. Buradaki kritik konu üretici ve tüketici açısından ekonomide stabil bir ortamın yaratılmasının sağlanması. İki tarafta önünü görmek istiyor. Yılın ikinci yarısında enflasyonun seyri, halkın alım gücü iç talepte belirleyici olacak.

campionario di maglie

Son dönemdeki en trend ifade sürdürülebilirlik… Sınırda Karbon Vergisi’nin ton başına 30 veya 50 euro olarak düzenleneceği tahmin ediliyor. Bu düzenlemelerin Türk hazır giyim sektörü için yıllık 130-190 milyon euro civarında maliyeti olacağı hesaplanıyor. Maliyeti azaltmak ve sektörü hızla Yeşil Mutabakata hazırlamak için yapılan çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? Bu konuda Egeli hazır giyim sektörünün önceliklendirmesi gereken başlıklar neler?

Sektörümüzde ISO Karbon Ayak İzi, Su Ayak İzi ve Yaşam Döngüsü Değerlendirmelerine ait sertifikaya sahip şirketlerin oranı düşük. Yeşil dönüşüm sürecinde tedarikçi şirketler sürdürülebilirlik sertifikaları ve standartlarına daha fazla önem ve dikkat vermeye başladı. AYM’nin sınırda karbon ayak izi, ecodesign, recycle ürün kullanımı ve fosil yakıtların azaltılması ile ilgili çalışmaların sonuçlarını ölçmek üzere firmalar özel şirketlerden karbon ayak izini ölçmek için danışmanlık da almaya başladı.

Bu noktada EHKİB olarak firmalarımıza UR-GE projemizle destek oluyoruz. Firmalarımızı baştan sona Avrupa Yeşil Mutabakatına uyumlu olmaları konusunda birebir danışmanlık hizmeti vermekteyiz. Sürdürülebilir URGE Projemizi nisan ayı içerisinde sonlandırdık.

Projemizi sonlandırmadan önce katılımcı firmalarla birlikte 2-6 Nisan 2023 tarihlerinde sürdürülebilirlik anlamında önemli çalışmalar yürüten İsveç’e yönelik bir inceleme gezisi düzenledik.

Birlik olarak düzenlediğimiz 3 Modül olarak kurguladığımız URGE projemizde yapılan faaliyetleri İsveçli firmaların sürdürülebilirlik faaliyetleri ile karşılaştırdığımızda projemizin doğru bir sistematikte ilerlediği firmaların müşterilerinden beklentisinin bizim projemizin de içerisinde yer alan faaliyetler olan; karbon ayak izi hesabı, çevresel sürdürülebilirlik standartlarına firmaların uyumlu olduğunu gözlemledik.

Firmalarımızın yoğun talepleri doğrultusunda sürdürülebilir ve dış pazar odaklı yeni bir URGE projemizi bu yıl başlatmayı planlıyoruz.

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremler Türkiye’de tüm dengeleri değiştirdi. Hazır giyim sektörü bu depremlerden ne kadar etkilendi?

Maraş ve Antep başta olmak üzere depremden etkilenen illerimizde yeniden üretime geçilmesinin 6 ayı bulabileceğini tahmin ediyoruz. Sadece Maraş’ta 500’e yakın üretim tesisinin tamamı depremden etkilendi. Türkiye pamuk ipliğinin yüzde 55’i Maraş’ta üretiliyor. Şu anda Türkiye kapasitesinin yüzde 80’i çökmüş durumda.

Belirttiğim üzere üretim tesisi olsa bile çalışacak personel bulmak çok zor, doğal olarak insanlarımızın psikolojileri hiç iyi değil.

Çok karamsar bir tablo var ortada. Bunun yanında bölgeden güzel haberler de var. Hasarın olmadığı fabrikalarda üretime yeniden başlandı. Çarklar yeniden dönmek zorunda ancak şu an kimse ekonomiyi konuşamıyor. Yurtdışı alıcılar şu an anlayış gösteriyor ancak toparlanmak zaman alacak.

Devletin bölgede kalmak adına istihdam desteğinin öneminden bahsettik. Diğer taraftan yurt dışından iplik ithalatında uygulanan ilave gümrük vergisi, anti damping, gözetim gibi uygulamaların yıl sonuna kadar kaldırılması ülkemiz ihracat ve istihdam hedeflerinin sekteye uğramaması için de önem arz ediyor. Hazır giyim sektörü olarak devletimizden bu alanda da destek bekliyoruz. Milimetrik karlar ile çalışan sektör olduğumuzu unutmamak gerekiyor.

-Sizin de Danışma Kurulu’nda yer aldığınız IF Wedding Gelinlik Damatlık ve Abiye Fuarı, her geçen yıl büyüdü. Pandemi sonrasında eski seviyesine geldi mi, bunun için neler yapılıyor?

Türkiye’nin, gelinlik, takım elbise ve abiye sektörlerinde dünya pazarından aldığı yüzde 4 payı yüzde 10’a çıkarmayı hedefliyoruz. Sektörden arkadaşlarla konuştuğumda satışların iyi gittiğini, pandemi öncesi döneme yaklaşıldığı bilgisini aldım. Dolayısıyla sektörde iyimser bir havanın olduğunu söyleyebilirim.

Tahminen Çin, İtalya ve Yunanistan’dan sonra 4. sıradayız. Amacımız öncelikle ilk 3 ülke arasına girmek. O konuda kapasitemiz var. Önemli bir fuarımız var. Buradaki sıkıntı butik iş yapıyoruz. Bu konuda bant üretim yapan tesislerimizin olması lazım ki daha iyi bir sıçrama yapabilelim.

Bu yılki fuar takvimleriniz ve odaklanacaklarınız pazarlar hakkında bilgi verir misiniz? Avrupa’daki duraklamayı hangi pazarlar ile telafi etmeyi hedefliyorsunuz?

Avrupa’da her ne kadar duraklama yaşanıyor olsa da buradaki pazar payımızı kaybetmek istemiyoruz. Bu kapsamda ocak ayına Munich Fabric Start the Source fuarlarına milli katılım organizasyonu düzenleyerek başladık. Hemen sonrasında şubat ayından sektörün önde gelen fuarlardan biri olan PV Manufacturing Paris Fuarı’na katılım sağladık. Bu fuarların ikinci edisyonlarına da temmuz ayında milli katılım organizasyonu düzenleyeceğiz.

2023 yılında Avrupa dışında odaklandığımız hedef pazar olarak ABD’yi belirledik. ABD dünyanın en büyük hazır giyim ithalatçısı aynı zamanda firmalarımız için alternatif bir pazar konumunda. Ocak ayında PV Manufacturing New York Fuarı’na ilk kez milli katılım düzenledik. Temmuz ayında bu fuara 2. kez katılım sağlayacağız. Sonbaharda ise ABD Sektörel Ticaret Heyeti organize etmeyi planlıyoruz.

Fuarlar dışında sektörel ticaret/alım heyetleri organizasyonları da gündemimizde. Mart ayında düzenlediğimiz alım heyetinde İzmir’de İtalyan firmalarla üye firmalarımızı buluşturduk.

Yine önemli pazarlarımızdan Hollanda’ya yönelik bir sektörel ticaret heyeti düzenlenmesi ile ilgili çalışmalarımız sürüyor. Diğer taraftan sürdürülebilir, temiz üretimin hazır giyim sektörünün geleceği olduğu bilinciyle hazır giyim Sektöründe Sürdürülebilirlik URGE projemizi pandemi öncesinde kurgulamıştık ve başarılı bir şekilde uygulamaya devam ediyoruz. URGE katılımcısı firmalarımızla nisan ayında İsveç’e yönelik bir teknik/inceleme gezisi organize ettik. Bu faaliyetle birlikte URGE projemizi şimdilik sonlandırdık.