“RAZİ İLE GLOBAL GÜBRE SEKTÖRÜNDE MASANIN DİĞER TARAFINA DA GEÇTİK”

 

 

 

 

 

 

 

SEDA GÖK-ANKARA

 

Gübretaş Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Güvendi, İran’a uygulanan uluslararası ambargonun kalkmasının ekonomi ve güvenlik perspektiften bakıldığında Türkiye açısından pozitif sonuçları olacağını söyledi.

 

Gübretaş olarak İran’da Razi Petrokimya yatırımları olduğunu belirten Güvendi, “Ambargonun kaldırılmasının Razi Petrokimya açısından önemini ise; operasyonel maliyetlerin azalması, pazar alanları genişleyecek ve piyasa fiyatlarıyla satış imkanı, üretimde kapasite kullanım artışı ile satış karlılığının yükselmesi ile buna bağlı olarak ciro ve kârlılık artışı ve risk algısının değişmesiyle şirketimizin değer artışı olarak sıralayabiliriz” dedi.

 

Razi Petrokimya’nın GÜBRETAŞ açısından önemini ise “Bu yatırım sayesinde dünya global gübre sektöründe masanın diğer tarafına da geçmiş olduk” diye anlatan Güvendi, Razi Petrokimya yatırımının kendilerine uluslararası bir tecrübe ve özgüven kazandırdığını ifade etti.

 

Güvendi ile İran’a ambargonun kalkması sonrasında Razi Petrokimya ve Gübretaş’ın hedefleri üzerine konuştuk.

 

 

 

İran’a uygulanan uluslararası ambargonun kalkması, sizce bu ülke açısından neleri değiştirir?

 

Öncelikle bu gelişmenin, hayırlı uğurlu olmasını ve bölgedeki barışa da olumlu katkılar sağlamasını temenni ediyoruz.

 

İran, 80 milyona yaklaşan nüfusuyla ve sahip olduğu zengin enerji kaynakları nedeniyle uluslararası ambargonun kaldırılması sonrasında tüm dünya açısından hem üretim hem de tüketim yönüyle ilginin yöneldiği bir ülke olacaktır. Bu gelişme sonrasında İran ve bölge açısından avantajların oluşacağını tahmin ediyoruz. Bunları; Para transferleri ve bankacılık işlemlerinde uluslararası entegrasyon, Navlun, lojistik ve ürün taşıma maliyetleri avantajı, Pazar seçeneklerinin genişlemesi, Güvenlik ve ekonomik yönden bölgede istikrar iklimi, Ülkenin altyapı yatırımlarının hızlanması ve Enerji fiyatlarında düşüşü olarak sıralayabiliriz.

 

Bu gelişme Türkiye açısından nasıl değerlendirilebilir ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerde neler sağlar?

 

İran’a uygulanan ambargonun kalkmasını, ekonomi ve güvenlik perspektifinden baktığımızda Türkiye açısından pozitif sonuçları olacağını söyleyebiliriz.

 

Çünkü İran, Türkiye’nin en eski sınır komşusu olmasının yanı sıra önemli bir ticari partneridir. İki komşu ülke arasındaki ticaret hacminin bundan sonraki süreçte daha hızlı artacağını tahmin ediyoruz. Birkaç yıl önce 20 milyar dolara ulaşan, geçtiğimiz yıl ise 14 milyar dolar olan Türkiye-İran arasındaki ticaret hacminin ambargonun kalkması ile hedeflenen rakama, yani 30 milyar dolara yaklaşması artık daha mümkün hale gelmiştir.

 

Ayrıca son yıllarda yurtdışında inşaattan sanayiye, perakendeden hizmet sektörüne birçok alanda önemli bir çıkış yaşayan Türk şirketleri yeni dönemde İran’da başarılı yatırımlara imza atabilir. Özellikle uluslararası finans sistemine entegrasyon açısından Türkiye’nin bankacılık alanındaki birikimi da İran konusunda fırsat olabilir.

 

İran’la ilişkilerin gelişmesi, ülkemizdeki sanayi üretiminin enerji ihtiyacının daha ekonomik şartlarda karşılanması ve karşılıklı turizm hareketliliği ile bu sektörlere de olumlu olarak yansıyacaktır.

 

Ambargonun kaldırılmasını İran’daki yatırımınız olan Razi Petrokimya açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Bu olumlu gelişme sayesinde İran’daki bağlı ortaklığımızın ürünlerini uluslararası piyasalarda daha rahat ve piyasa fiyatlarında satılmasında bize güç katacaktır. Yeni pazarlara ulaşmanın yanı sıra ihracattaki taşıma maliyetlerinin düşecek olması ve para transferlerindeki kolaylıkların satışlarımıza pozitif katkı sağlamasını umuyoruz.

 

Ambargo döneminde en çok karşılaştığımız problemlerden ikisi, Razi Petrokimya ürünlerinin ihracında gemi temini ve navlun maliyetlerinin yüksekliği ile sanayi üretimin sürdürülebilirliği açısından ihtiyaç duyulan yedek parça ve ekipmanın karşılanmasındaki zorluklardı. Bu gelişmeler sonrası lojistik ve navlun gibi taşıma maliyetlerindeki düşüş ile yedek parça teminindeki kolaylıklar tesislerimizdeki üretim verimliliğini de yükseltecektir.

 

Ayrıca üretim aşamasında zaman zaman yaşadığımız hammadde teminiyle ilgili zorlukların da orta vadede aşılmasıyla birlikte kapasite kullanım oranı yükseltecek tesis yatırımlarıyla Razi Petrokimya’da verim artışı hedefliyoruz.

 

Ambargonun kaldırılmasının Razi Petrokimya açısından yansımalarının özetle şu şekilde olmasını bekliyoruz: Operasyonel maliyetlerin azalması, Pazar alanları genişleyecek ve piyasa fiyatlarıyla satış imkanı, Üretimde kapasite kullanım artışı ile satış karlılığını, yükselmesi, Buna bağlı olarak ciro ve kârlılık da artışı, Risk algısının değişmesiyle şirketimizin değer artışı…

 

Kısacası, bu pozitif gelişmenin İran’daki bağlı ortaklığımızın ciro ve kârlılığına olumlu katkı yapmasını bekliyoruz. İran’la ilgili risk algısının değişecek olması ve risk primlerinin düşmesi de dolaylı olarak Razi Petrokimya’nın değerini yükseltecektir.

 

Bu gelişme GÜBRETAŞ’ın finansallarına nasıl yansır?

 

Elbette bu durum, 2008 yılında gerçekleştirdiği bu uluslararası girişimle ne kadar isabetli bir yatırıma imza attığını geçtiğimiz 8 yıl boyunca üretim, finans ve yönetim başarılarıyla ortaya koyan Gübre Fabrikaları T.A.Ş. için de mutluluk ve umut veren bir gelişmedir. Nitekim geçtiğimiz yaz İran’la varılan uluslararası anlaşma sonrası Borsa’daki (BİST) yatırımcının teveccühüyle hisse değerimiz artış yaşadı ve hisselerimizdeki yabancı yatırımcı payı rekor seviyelere çıktı. Bu da yatırımcıların değişen risk algısının ardından şirketimize duyduğu güveni göstermektedir.

 

Razi Petrokimya yatırımının yanı sıra her alandaki girişimleriyle yatay ve dikey büyümesini sürdüren GÜBRETAŞ, son 7 yıl ortalamasında Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketlerinden biri olmuştu. Yeni dönem hedeflerimizle bunu daha ileriye taşımaya çalışacağız.

 

Razi Petrokimya çerçevesinde İran’da ne gibi yatırımlar gerçekleştirdiniz?

 

2008 yılında 656 milyon dolar değerindeki Razi Petrokimya yatırımıyla Türkiye’nin yurtdışındaki en büyük sanayi yatırımına imza atmıştık. O yıldan itibaren oradaki verimliliği artırmak için çok sayıda tesis yatırımı gerçekleştirdik.

 

Burayı satın aldığımızda tesisin kapasite kullanım oranları düşüktü ve bazı üniteler faal değildi. Tesisi devraldıktan sonra önemli bir rehabilitasyon faaliyetine giriştik. Çalışmayan bazı bölümleri rehabilite ederek işletmeye aldık ve kapasite kullanım oranını yükselttik.

 

İran’da 2012 yılında hemen tesislerimizin yanı başındaki Arya Phosphoric firmasını da satın alarak Razi Petrokimya’nın bünyesine katmıştık. Arya firması da yıllık 126 bin ton fosforik asit üretim kapasitesine sahip bir şirkettir.

 

Ayrıca Razi Petrokimya bünyesinde üretim kapasitesini güçlendirmek amacıyla amonyak tankı inşası ve DAP tesisinin NPK ürünleri de üretilebilir hale dönüştürülmesi ile tesislerin rehabilite edilerek proses ve kârlılık artışına yönelik yatırım çalışmalarımız devam ediyor. Ambargo sonrası dönemde yedek parça temininin kolaylaşması, bu tesis yatırımlarımızı da hızlandırıp daha etkin hale gelmemizi sağlayacaktır.

 

Razi Petrokimya yatırımının GÜBRETAŞ açısından en önemli kazanımı ne oldu?

 

Bu yatırım sayesinde dünya global gübre sektöründe masanın diğer tarafına da geçmiş olduk. Uluslararası ambargonun getirdiği risklere rağmen tesislerin kapasite kullanım oranı ve verimliliğini artırırken, karşılaştığımız birtakım zorluklar bize yeni şeyler öğretmiş oldu. Razi Petrokimya yatırımı, bize uluslararası bir tecrübe ve özgüven kazandırdı.

 

Türkiye ve İran için değer üreten, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin sembolü haline gelen Razi yatırımıyla ilgili borçların son taksitini 2013 yılında ödedik. Konsorsiyum lideri olarak yönetim kontrolü bizde olduğu için tam konsolide olarak bütçemize giren bu yatırım, GÜBRETAŞ’a olan güven ve ilginin artmasını sağladı. Bu bağlı ortaklığımızdaki kârlılık sayesinde temettü dağıtımıyla yatırımcılarımızı memnun ederken, finansal yapımızın güçlenmesi de pazardaki hareket kabiliyetimizi artırdı.

 

Orada oluşan tecrübenizle İran’a yatırım yapmak isteyenlere önerileriniz neler olur?

 

İran halkı, çok sıcakkanlı ve misafirperver… Ülkede Türkçe bilen ciddi bir nüfusun varlığı Türkiye’den yatırımcılar için önemli bir avantaj… İranlı yöneticiler de ülke için değer üreten kurumların her zaman destekçisi oluyor.

 

İran’a yatırım yapmak isteyenler mevzuata uygun hareket ettiklerinde bir sorunla karşılaşmayacaklardır. İyi bir pazar araştırmasından sonra en önemli konu iyi bir İranlı ticari partner ile işbirliği yapmaları olacaktır.

 

Ambargonun kalkması sayesinde Türkiye-İran arasındaki ticaret hacminin artması ile birlikte iki ülkenin işbirliğinin de artmasını temenni ediyoruz.

 

Razi Petrokimya sonrası yeni yurtdışı yatırım hedefiniz devam ediyor mu?

 

2008’de Razi Petrokimya ile azotlu ürünler konusunda gerçekleştirdiğimiz adımı, hammadde kaynaklarına yakın olma stratejimiz doğrultusunda bir başka önemli gübre hammaddesi olan fosfat grubunda yapılacak bir yurtdışı yatırımla daha ileri taşımayı hedefliyoruz.

 

Kuzey Afrika ve Ortadoğu kuşağı, fosfat rezervleri açısından oldukça zengin yataklara sahip ülkeler… Bu noktada arayışlarımız ve görüşmelerimiz sürüyor. Fosfatlı ürünlerde uygun bir yatırım fırsatı oluştuğunda bunu değerlendirmek istiyoruz.

 

Uzun zamandır arayışında olduğumuz fosfat kaynaklarıyla ilgili yurtdışı yatırımı kısa vadede sonuçlandırarak artık finalize edebilmeyi hedefliyoruz. 2016 yılındaki en önemli gündem başlıklarımızdan biri fosfatlı ürünlerle ilgili yurtdışı yatırım olmaya devam edecek.

 

Böyle bir yatırım gerçekleştirmemiz halinde, hammadde temini açısından önemli bir sac ayağını daha oluştururken GÜBRETAŞ’ın marka algısı ve uluslararası vizyonunu da güçlendirmiş olacağız.

 

 

 

KUTU KUTU KUTU KUTU

 

Razi Petrochemical Co. ortaklık yapısı ile ilgili bilgileri paylaşır mısınız?

 

1968 yılında kurulan Razi Petrokimya, yaklaşık 50 yıllık bir geçmişi olan devasa bir üretim kompleksi… Aynı zamanda İran’ın ve Ortadoğu’nun en büyük gübre üretim tesislerinden biridir. Razi Petrokimya, 877 dönüm arazi üzerinde 11 üretim ünitesi ve 2800 civarında çalışanı olan büyük bir tesis…

 

Yaklaşık 3,6 milyon ton civarında kurulu kapasiteye sahip Razi Petrokimya’da amonyak, kükürt, sülfürik asit ve fosforik asit gibi gübre hammaddeleri ile DAP, üre gibi gübreler üretilmekte ve üretimin yüzde 75’den fazlası ağırlıklı olarak yurtdışına ihraç edilmektedir.

 

İran Özelleştirme İdaresi’nin açmış olduğu Razi Petrochemical Co. şirketinin özelleştirme ihalesinde %50 pay sahibi olduğumuz ve liderliğini yürüttüğümüz konsorsiyum olarak Razi Petrokimya hisselerinin %95,62’si yaklaşık 656,4 milyon USD(6.071.952.294.647 İran Riyali karşılığı) bedelle satın alındı.

 

Şirketimiz yönetim kurulunda başkanlık dahil 3 üye ile temsil edilmektedir ve Razi Petrokimya, mali tablolarımızda tam konsolide edilmektedir. 2010 yılı sonunda Razi Petrokimya’nın iştiraki olarak Raintrade Dış Ticaret A.Ş. İstanbul’da kuruldu. Ayrıca Razi Petrokimya, yıllık 126 bin ton fosforik asit üretim kapasitesine sahip Arya Phosphoric Co. firmasının hisselerini de 2012 yılında bünyesine kattı.

 

Razi Petrokimya; İran ile Türkiye arasında önemli bir buluşma noktası, en kadim sınır komşusu olan iki ülke arasında önemli bir ticari köprü olma anlamı taşıyor. Biz de bu tesisin verimli hale gelmesi için çok gayret gösterdik. Razi Petrokimya, tarım sektörüne girdi sağlayarak katma değer üreten önemli bir tesis ve sektörde global bir marka…