TASARIMDA; 5 HEDEF İÇİN 22 EYLEMLİK PLAN

IMG_5614

Türkiye, 40 bin civarında tasarım başvurusu ile Dünyada beşinci, Avrupa’da üçüncü sırada bulunuyor. Tasarımda nicelik olarak iyi bir konumdayız, nitelik olarak da aynı başarıyı elde etmek için çalışıyoruz. Son dönemde tasarımlarda niteliği artırmak amacıyla, yeni ve özgün tasarımların koruma altına alınması için çıkarılan Sınai Mülkiyet Kanunu’yla da birlikte tasarımlarda yenilik incelemesi yapılmaya başlandı.

Öte yandan hazırlanan Tasarım Stratejisi̇ ve Eylem Planı da, önümüzdeki günlerde Yüksek Planlama Kurulu’nun onayına sunulacak. 2017-2019 yıllarını kapsayan Tasarım Stratejisi ve Eylem Planı’nın vizyonu; “Türk Tasarımının Küresel Bir Marka olması”… Bu vizyona uygun olarak 5 hedef kapsamında 22 eylem uygulanacak.

TİCARET Sohbetleri köşemin bu haftaki konuğu olan Türk Patent Enstitüsü(TPE) Başkanı Prof. Dr. Habip Asan ile eylem planının ayrıntıları üzerinden Türkiye’nin marka-tasarım-buluş gerçeğine ışık tuttuk.

2016 yılında marka başvuru sayısının 107 bin 176 olarak gerçekleştiğine değinen Asan, bu yılın ilk yarısında bu rakamın 58 bin 929 olduğunu söyledi. Asan, yıl sonunda marka başvuru sayısının 115 bin seviyelerine ulaşmasını öngördüklerini belirterek, “Bütün bu rakamlar ile Avrupa’da en fazla marka başvurusu yapılan ulusal ofis olduğumuz gerçeğiyle karşılaşmaktayız. Ancak, global markalar, güçlü tasarımlar oluşturmamız gerekiyor. Markaların, tasarımların, markalaşmanın ekonomik değere dönüşmesi ancak bu şekilde mümkün olabilir” dedi.

 

 

-Marka-tasarım alanında dünyadaki yerimiz nedir? Bu alanda kendimize nasıl bir hedef belirledik?

Türkiye, 40 bin civarında tasarım başvurusu ile Dünyada beşinci, Avrupa’da üçüncü sırada bulunmaktadır. Tasarımda nicelik olarak iyi bir konumdayız, nitelik olarak da aynı başarıyı elde etmek için çalışıyoruz. Tasarımlarda niteliği artırmak amacıyla, yeni ve özgün tasarımların koruma altına alınması için yeni Sınai Mülkiyet Kanunuyla birlikte tasarımlarda yenilik incelemesi yapılmaya başlandı.

Bunun yanı sıra, tasarımcılarımız uluslararası yarışmalarda önemli başarılar elde etmekteler. Örneğin, 2010-2017 yılları arasında, A’ Design Award ödüllerinde 376 ödülle dünyada 5. sıradayız. Ayrıca, Avrupa & Amerika bölgesinde en iyi tasarım okulları olarak gösterilen ve Avrupa’nın en iyi 100 Mimarlık ve Tasarım Okulları arasına girebilen okullara sahibiz.

Türk tasarımcılarımız, Dünya Tasarım Örgütü, Good Design, If Design gibi kurum-kuruluşlarda ve önemli yarışmalarda jüri üyeliklerinde bulunmakta ve yönetici pozisyonlarda yer almaktadır. Hedefimiz, bu bilincin ve gücün tüm tasarımcılarımıza yansıtılması, Türk tasarımlarının ve tasarımcılarının dünyada tanınması ve tasarımda markalaşmaktır elbette.

Marka konusunda Türkiye, 2011′den bu yana 100 binin üzerinde marka başvurusuyla, Avrupa’nın en fazla marka başvurusu yapan ülkesi durumundadır. Ancak ülkemizin 2023 vizyonu hedefleri arasında 10 küresel marka yaratılması yer almaktadır. Bu hedefe ulaşmak için markalaşma çabası içerisinde olan firmalarımızın daha çok çalışması lazım.

 

-Rakamlarla baktığımızda marka-tasarım konusunda nasıl bir gerçeğimiz var? Tasarımı; Türki̇ye markasına ve ekonomisine değer katacak bir araca dönüştürmekte artılarımız ve eksilerimiz neler?

Bu hususta çalışmalara yeni başlıyoruz diyebilirim. Şöyle ki, tasarımın yerini bilmek için önce inovasyondaki yerimizi bilmemiz önemli. Gelişmiş ülkelere baktığımızda tasarımın ülke ekonomisindeki yerinin bize kıyasla daha ölçülebilir olduğunu görüyoruz. Buralarda tasarım yoğunluklu sektörler, tasarımcı istihdamı, tasarıma ayrılan bütçe, gayrisafi milli hasıla içerisindeki payı gibi birçok değişken ölçülebilmektedir. Biz de bu değerleri ölçülebilir hale getirerek konumumuzu görmeye çalışacağız. Konsey sayesinde bu hususları ilgili birimlerle tartışma imkanı buluyoruz. Çalışmalarımızın doğru sonuçlar vererek hedeflerimize ulaşmamızı kolaylaştıracağını düşünüyorum. Zaten Konseyin kuruluş amaçlarından birisi de bu idi:  Türk tasarımlarının uluslararası arenada tercih edilmesinin sağlanması. Bunu istikrarla sürdürmekteyiz.

2016 yılında marka başvuru sayısı 107 bin 176 olarak gerçekleşmişti. 2016 yılında yapılan marka başvurularının yaklaşık yüzde 11’i yabancı başvuru sahipleri tarafından yapıldı. 2017 yılının ilk yarısında gerçekleşen başvuru sayısı ise 58 bin 929. Bu kapsamda yapılacak projeksiyon ile 2017 yılı marka başvuru sayısının 115 bin seviyelerine ulaşarak büyük bir artış göstereceği öngörülebilir. Bütün bu rakamlar ile Avrupa’da en fazla marka başvurusu yapılan ulusal ofis olduğumuz gerçeğiyle karşılaşmaktayız.

Ancak, global markalar, güçlü tasarımlar oluşturmamız gerekiyor. Markaların, tasarımların, markalaşmanın ekonomik değere dönüşmesi ancak bu şekilde mümkün olabilir.

Tasarım alanında söz sahibi ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’nin yarışa geç başladığını görüyoruz. Geç başlamak bazen avantaj olabiliyor. Biz bu süreci avantaja ne ölçüde döndürebildik?

Gelişmiş ülkelerin tasarım politika ve stratejilerinin 1960’lı yıllara uzandığını Türkiye’de ise imalat sanayinin reel anlamda tasarımla tanışmasını tetikleyen unsurun 2001 krizi olduğunu söyleyebiliriz. Çin’in küresel pazarlarda yarattığı fiyat etkili rekabet gücü, daralan iç pazar karlılık hacmi gibi nedenlerle birçok firmanın ihracata yönelebilmek için markalaşma ve tasarıma olan talebini artmıştır. Türkiye’nin 2000’lerde imalat sanayi stratejisi yenilikçi üretim, istikrarlı yüksek büyüme ve katma değeri yüksek üretim olarak belirlenmiştir. Sanayide yapısal dönüşümü gerçekleştirmede yenilik ve tasarımın yarattığı avantaja yönelik farkındalık artmış, yenilik ve tasarıma olan talebi canlandırmak için ulusal politikalar hazırlanmıştır

Ülkemizde de 2009 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla Türk Tasarım Danışma Konseyi’nin kurulmasından sonra ulusal tasarım politika ve stratejileri oluşturulmaya başlanmıştır.

Bu çerçevede, Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2014-2016) ülkemizin tasarım alanında uygulamaya koyduğu ilk strateji belgesi olmuştur. 5 hedef kapsamında 34 eylem tanımlanmış ve söz konusu dönem içerisinde 33 eylem başarıyla tamamlanmıştır. 

Türkiye’nin ilk Tasarım Strateji Belgesi’nin uygulama süreci, devletin tasarıma ve tasarımcılara destek olma yönündeki kararlılığını ortaya koymuş, tasarımcıların sorunları çözülmeye çalışılmıştır. Tasarım camiasıyla kamu kurum ve kuruluşları arasında iletişim artmıştır. Tasarım alanında önemli destekler verilerek, tasarım teşvik edilmiştir. Yeni Tasarım Stratejisi ve Eylem Planı (2017-2019) özellikle gelişmiş ülkelerin tasarım strateji ve politikaları incelenerek hazırlandı. Tüm bunları hayata geçirerek tasarımı rekabette avantaja çevirmeyi başarmak için çok çalışmalıyız.

 

İşletmelerin varlıkları içinde tasarımın payı bugün itibariyle nedir?

İşletmelerin varlıkları içerisinde tasarım payı hakkında ölçülebilir bir değerlendirme yapılmamıştır. Firmalarda tasarım Ar-Ge’nin bir parçası olarak değerlendirildiğinden yalnızca tasarıma ait katma değer verileri oluşturulamamaktadır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2006-2013 döneminde imalat sanayiinde firmaların faaliyet karlılığı değerlendirmesine göre tasarım yapan firmaların karlılığı %7,6 olarak gerçekleşirken, tasarım yapmayan firmaların faaliyet karlılığının %5,7 olarak gerçekleştiği görülmüştür. Bazı imalat sanayi alt sektörleri de çalışma kapsamında incelenmiş olup tasarım yapan ile yapmayan firmaların faaliyet karlılık oranlarının mobilya sektöründe %8,8-%4,4, kauçuk ve plastik sektöründe %9,9-%6,5, hazır giyim sektöründe ise %7,7-%4,4 olarak gerçekleşmiştir.

Yine Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın 2013 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, 2011 yılında ihracat yapan 53.000 firma incelenmesi sonucunda, yalnızca tasarım yapan firmaların ihracat birim fiyatının (2,6 $), Türkiye ortalamasının (1,4 $) yaklaşık 2 katı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, tasarım yapan marka sahibi firmaların ihracat birim fiyatı, tasarım yapmayanlara kıyasla %77 daha yüksektir.

Yapılan araştırmalar, tasarım faaliyetleri ile ağırlıklı olarak düşük teknoloji ihracatı yapan firmalar uğraştığını, ileri teknoloji sektörlerinin, Türkiye’de henüz tasarım faaliyetlerinde istenen performansı yakalayamadığını göstermiştir. Düşük teknolojili ihracat yapan firmaların (24.089) yalnızca %8,2’si tasarım faaliyeti ile uğraşmaktadır. Diğer teknoloji gruplarında bu oran %4,8-%6,2 arasında değişmektedir. Tasarımda ilk sırayı mobilya ihracatçıları alırken, makine, mekanik cihazlar ve plastik mamulleri ön plana çıkan diğer iki sektördür.

 

Fikri mülkiyette 2016 sonunda kaç başvuru yapıldı? Sektörel dağılımına baktığımızda nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz? Sınai Mülkiyet Kanunu’nun da yasalaşmasıyla sınai̇ mülkiyet sisteminde yeni bir sayfa açıldı. Artık yasal anlamda bir zeminimiz var. Hayatımızda nasıl bir değişim yarattı? Yaptırım sağlayabildik mi? Taklit ürünlerle mücadelede ne noktaya geldik?  

2016 yılında 40.363 tasarım başvurusu yapıldı. Bunların 39.294’ünü (yani yaklaşık %97’sini) yerli başvurular ve 1.069’unu (%3’lük bölümünü) yabancı tasarım başvuruları oluşturmaktadır. Sektörel bazda bakıldığında tasarım başvurusunun sırasıyla iki boyutlu grafik, desen (13.630), mobilya ve ev eşyası (11.016) ve inşaat (2.850) sektörlerinde yapıldığı görülmektedir.

Sınai Mülkiyet Kanunu ile taklit ile mücadele konusunda biz üzerimize düşeni yapmış bulunuyoruz.

Kanunla, marka, tasarım ve patent ihlalleriyle ilgili etkin hukuki yaptırımlar, markayla ilgili aynı zamanda cezai yaptırımlar kanun kapsamına alındı.

Kurum olarak taklitle mücadele konusunda yaptığımız bir başka önemli uygulama, tasarımlarda yenilik incelemesinin getirilmesidir. Yenilik incelemesi dünyada bile çok yaygın değilken bizim buna adım atmamız ve hemen hemen %2-3’lük birebir aynı ürünleri bulma oranına ulaşmamız iyi bir durum. Kurumsal kapasitenin artırılmasıyla, bu oranın çok daha üzerine çıkacağımıza eminim. Yenilik incelemesiyle birlikte dünyanın neresinde olursa olsun yayımlanmış bir tasarımın aynısının tescili yapılmamaktadır. Kısa vadede yeni olmayan ürünlerin tescil edilmesinin önüne geçilmesine ve firmaları özgün tasarımlar yapmak konusunda dolaylı olarak teşvik edilmesine yardımcı olmaktayız. TÜRKPATENT olarak yeni olmayan başvuruların tescillenmemesinin caydırıcılık anlamında bir etki yarattığını düşünmekteyiz.

Coğrafi işaret başvuruları incelendiğinde 2016 yılında 102 başvuru yapılmıştır. Aynı yıl içerisinde 13 başvuru tescillenmiştir.  Coğrafi işaret hakkına tecavüz sayılacak durumlar Sınai Mülkiyet Kanunumuzda belirtilmiştir. Ürünün coğrafi işaret tesciline konu olan özellikleri taşıyıp taşımadığını, amblemin doğru kullanımını, tüketiciyi yanıltacak etiket veya ürün bilgisi bulunup bulunmadığını ve coğrafi işarete uygun üretim yapıldığını belirlemek üzere her ürünün denetim komisyonu tarafından denetimleri gerçekleştirilir. Denetimler sonucu coğrafi işaret hakkına tecavüz sayılan fiiller tespit edildiği durumlarda tescil ettiren maddi tazminat davası açabilir, tecavüz oluşturan ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihazlara el konulması gibi yaptırımları talep edebilir. Yeni yasa ile birlikte coğrafi işaretler ile ilgili birçok dava açılmış, tescilde belirtilen özelliklere uygun üretim yapmayan firmalar ürünlerini coğrafi işaret ile pazarlamaya son vermiştir.

Markalarda 2016 yılında yapılan marka başvuru sayısı 107 bin 176 olarak gerçekleşti. 2016 yılında yapılan başvuruların yoğunlukla perakendecilik, gıda sektörü, yiyecek/içeceklerin sağlanması ve konaklama hizmetleri ile eğitim-öğretim hizmetleri alanında yapıldığını söylenebilir.

Sınai Mülkiyet Kanunu ile markalar alanında getirilen en önemli değişiklikler şu şekilde özetlenebilir:

  • ·         Marka yayıma itiraz süresi üç aydan iki aya indirildi. Böylece marka tescil süreci kısaltılarak ve hak sahiplerinin tescilden doğan haklarını daha kısa sürede elde etmeleri sağlandı.
  • ·         “Muvafakatname” müessesesi getirilerek piyasada birlikte var olma iradesini ortaya koyan marka sahiplerine tescil imkânı tanındı.
  • ·         Yayıma itirazlar bakımından “kullanımın ispatı” müessesesi oluşturuldu. Bu sayede şartları taşımasıyla koşuluyla kullanılmayan markaların tescil engeli oluşturmaması sağlandı.

 

Yabancı sermayeli şirketlerin Türkiye pazarında karşılaştıkları sorunlar başlığında en büyük şikâyetlerinden birisi de taklit ürünler… Bu konuda ne noktayız?

Türkiye, sınai haklarla ilgili olarak taklitçilikle mücadele ve taklitçiliğe karşı yasama konusundaki yasal çerçeveyi uyumlu hale getirmeyi amaçlayan, Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPs) da dahil olmak üzere çoğu uluslararası antlaşmaya taraftır. Mevzuatımızda taklit durumlarında uygulanacak çeşitli hukuki ve cezai yaptırımlar vardır. Marka sahiplerinin yetkili mahkemeler nezdinde hukuk ve ceza davaları açarak markalarının taklit edilmesinin önlenmesi, tazminat ödenmesi gibi çeşitli yaptırımlar talep etmeleri mümkündür. Temelde marka ve tasarım sürecinin uzun ve yoğun emek gerektiren bir endüstri olduğu, emek hırsızlığının da etik bir değer olmadığı bilincinin kişilere ilköğretim çağlarından itibaren aşılanması gerekiyor.

Tasarım Stratejisi̇ ve Eylem Planı, gelecek günlerde Yüksek Planlama Kurulu’nun onayına sunulacak. Plan kapsamında 22 eylemi̇ uygulanması hedefleniyor. Bu eylem planında öne çıkan başlıklar neler olacak? 

2017-2019 yıllarını kapsayan Tasarım Stratejisi ve Eylem Planının vizyonu “Türk Tasarımının küresel bir marka olması” şeklinde belirlenmiştir.

Bu vizyona uygun olarak 5 hedef kapsamında 22 eylem uygulanacak.

“Kamu ve özel sektörün tasarım yönetim, üretim ve kullanım kapasitesinin geliştirilmesi” hedefi doğrultusunda Türk Tasarım Danışma Konseyi daha da etkin hale getirilmesi için dünya örnekleri incelenecek, tasarım süreçlerinin etkin yönetimi konusunda eğitici ve bilgilendirici faaliyetler düzenlenecek ve kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan tasarımcı sayısının artırılması konusunda çalışmalar yürütülecektir.

“Tasarım desteklerinin etkinliği artırılması ve tasarım alanında girişimciliğin desteklenmesi” hedefi kapsamında tasarıma ilişkin mevcut desteklerin analizleri yapılacak ve iyileştirme önerileri geliştirilecek, Ar-Ge ve ürün geliştirme desteklerine endüstriyel tasarımın değerlendirme kriteri olarak dâhil edilmesine yönelik çalışmalar yürütülecek ve tasarım desteklerinin bilinirliğinin artırılması sağlanacaktır.

“Tasarım alanında insan kaynağı kapasitesinin ve niteliğinin artırılması” hedefi kapsamında ‘Teknoloji ve Tasarım’ dersi öğretmenlerinin tasarım konusunda mesleki yeterlilikleri artırılacak, lisans ve lisansüstü eğitimde içerikleri aynı isimleri farklı bölümler arasında isim birliği sağlanacak, lisans ve lisansüstü düzeyde tasarım eğitiminin kalitesinin arttırılmasına ilişkin tedbirler alınacak ve endüstriyel tasarıma ilişkin meslek odası kurulmasına ilişkin çalışmalar yürütülecektir.

“Türk tasarımının ulusal ve uluslararası düzeyde görünürlüğünün ve bilinirliğinin artırılması” hedefi doğrultusunda Türk Tasarımının uluslararası tanıtımının sağlanmasına yönelik iletişim stratejileri belirlenecek, Türk Dünyası Tasarım Şurası düzenlenecek ve Tasarım Müzesi kurulacaktır.

“Tasarıma ilişkin bilgi ve veri kapasitesinin geliştirilerek karar alma süreçlerinin desteklenmesi ve yönlendirilmesi” hedefi kapsamında ise tasarım envanteri veri tabanı oluşturacak, Türkiye’nin tasarım kültürü öğeleri ve yerel bilgi birikimi kayıt altına alınacak ve son olarak sektörel ve yerel bazlı mevcut tasarım merkezlerinin etkinliği analiz edilecektir.

Bunların dışında yürüteceğimiz çalışmalar da bulunuyor ancak ön plana çıkan konular bunlar. Bu hususlarda çalışmalara başladık, geçtiğimiz hafta (27 Temmuz) diğer kurum ve kuruluşlarla ve sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek Türk Tasarım Danışma Konseyi’nin 16. Toplantısını gerçekleştirdik ve eylemlerle ilgili gelişmeleri değerlendirdik.

Rakamlarla baktığımızda tasarım konusunda kaç tasarım, tasarım başvurusu, tasarım firması, merkezimiz var. Bugüne kadar kaç işletmeye ne kadar kaynak desteği sağlandı? 2023 yılına kadar bu alanda ne kadar kaynak desteği ayrıldı?

TÜRKPATENT’e yapılan tasarım başvurularına bakıldığında 2016 yılında tüm sınıflarda yapılan yerli ve yabancı toplam başvuru sayısı 40 bin 363’tür. Son 10 yıla baktığımızda 365 bine yakın tasarım başvurusunun yapıldığını görmekteyiz. Tasarım başvurularının yaklaşık yüzde 80’si firmalar adına yapılırken, yüzde 20’si gerçek kişiler adına yapılmıştır.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında bir yıl gibi çok kısa bir sürede tasarım merkezi sayımız 69’a ulaştı. Temmuz ayı itibariyle 22’si tekstil, 10’u inşaat, 9’u makine ve teçhizat, 6’sı otomotiv, 6’sı imalat, 3’ü mobilya ve 13’ü diğer alanlarda olmak üzere bu tasarım merkezlerimizin 25’i İstanbul, 17’si Denizli, 10’u İzmir, 6’sı Bursa, 4’ü Ankara, 3’ü Kocaeli, 2’si Adana, 1’er adet Manisa ve Kırklareli illerinde bulunmaktadır.

Tasarım Merkezlerine Vergi İndirimi, Sigorta Primi Desteği, Gelir Vergisi Stopajı Teşviki, Damga Vergisi İstisnası, Gümrük Vergisi İstisnası destekleri sağlanmaktadır.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yanı sıra Ekonomi Bakanlığı ve KOSGEB de tasarımla ilgili destekler sağlamaktadır.

Sınai Mülkiyet Hakları Destekleri çerçevesinde Endüstriyel Tasarım Tescili Belgesi Desteğinden faydalanan 430 işletmeye 1.282.441 TL destek ödemesi yapılmıştır.

-Türk sanayisinin geleceğinde tasarımın rolünü değerlendirir misiniz?

Tasarım, bir ürünün pazarlanmasında gittikçe önemi artan bir faktördür, rekabet piyasasında bir firmanın ürünlerinin diğerlerinden ayrılmasını sağlayan en önemli özelliktir. Tasarım yoluyla katma değer yaratmak, farklılaşmak marka yaratmanın da temelini oluşturur.

Gelişmiş ülkelerde üretilen malların aşağı yukarı tümü kalite bakımından birbirine yakındır. Bu yüzden üretilen malın estetik özellikleri önem kazanmaktadır. Tüketici, kalitesi aynı olan mallar arasında çekiciliği olanı seçmeye başlamıştır. Üretici firmalar da hitap ettikleri müşteri kesimine göre belirli tasarım modeli geliştirmektedirler. Bu çaba kalitenin ötesinde ikinci bir rekabet ortamı yaratmaktadır. Bu kez malın formu, rengi, hacmi gibi faktörler önem kazanmaya başlamıştır, yani estetik açıdan rekabet söz konusu olmuştur.

Tasarım, fiyat, kalite ve performans olarak benzer ürünlerin yer aldığı pazarda, ürün bazında anlamlı farklılıklar ve katma değer yaratmanın en etkin araçlarındandır. Bir ürünün işlevselliği, dayanıklılığı, güvenli olması, görsel çekiciliği, kullanım kolaylığı, kalitesi gibi tasarımın belirleyici olduğu fiyat dışı rekabet unsurları, öncelikle ürünün kendisinden beklenen işlevi en yüksek performans, kalite ve güvenlik standartlarında gerçekleştirmesini sağlamaya yöneliktir. Ancak bu sayılan unsurların bir ürüne piyasadaki rakip ürünlerden farklı ve üstün kılacak nitelikler kazandırıyor olması, onları uluslararası ticarette giderek önem kazanan rekabet unsurları haline getirmektedir.

Ülkemizde iyi tasarımın değeri artık sadece estetik değil, akılcı çözümlerin, malzemenin, üretim yöntemi vb. niteliklerin de kullanıcılar için değerli olduğunu görüyoruz. Özellikle hizmet tasarımı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önem kazanmaya başlayan bir değer. Türkiye olarak gelişmelerin takip edilebildiğini, birçok başarılı tasarım akademisyeninin de bu hususta çalışmaları olduğunu duyuyoruz. Tasarım yönetimi konusunda yol almaya başlayan Türkiye bunu mutlaka başaracaktır.

 

 “ülkemizde 2 bin 500’ün üzerinde coğrafi işaret potansiyeline sahip ürün var”

“Temmuz ayı itibarıyla tescillenen coğrafi işaret sayısı 209’a ulaştı. Halen incelenmekte olan ise 334 coğrafi işaret başvurusu bulunmakta. Bu sene bitmeden 100 yeni tescil daha yapmayı hedefliyoruz. Avrupa Birliği’nde korunmakta olan ise 3 coğrafi işaretimiz (Antep Baklavası, Aydın İnciri ve Malatya Kayısısı) var. AB coğrafi işaret tescili başvuru aşamasında olan 9 coğrafi işaret bulunmakta. Kurumumuz ve Bakanlığımız işbirliğinde yapılan bir çalışmada ülkemizde 2 bin 500’ün üzerinde coğrafi işaret potansiyeline sahip ürün olduğu belirlenmiştir. Ülkemizin bu zengin kültürel mirasını korumak ve yerel kalkınmaya katkı sağlamak için tüm kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve üretici birlikleri ile işbirliği içerinde hem ülkemizde hem de AB’de coğrafi işaret tescili alan ürün sayımızı arttırmak için çalışmaktayız. Toplumun her kesiminde coğrafi işaretlere ilişkin bilinç ve farkındalığın artması için çalıştaylar, seminerler ve konferanslar düzenlemekteyiz. Ayrıca bu yılsonuna kadar yürürlüğe girecek olan amblem yönetmeliği coğrafi işaretli ürünlerin tüketiciler tarafından kolayca ayırt edilmesini sağlayacak ve tescillerin etkinliğini artıracaktır.”

TASARIM MÜZESİ KURULACAK

“Tasarım müzesi kurulmasıyla ilgili ilk çalışmalar geçtiğimiz aylarda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile başlatıldı ve ortak bir çalışma grubu kurulması kararı alındı. Müzenin Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde İstanbul veya Bursa’da kurulması planlanıyor.

Tasarım Müzesi kurulmasındaki amacımız; Türkiye’de özgün ürün tasarımı konusunda geçmişten günümüze gerçekleşen üretim ve tasarım süreçlerinin kaydını tutmak, üretici ve tasarımcılara dair nesne ve arşiv malzemesini bir araya getirerek bir tasarım belleği oluşturmaktır.

Yaptığımız çalışmalarda, öncelikli olarak tasarım müzesinin işleyiş ve temasının belirlenebilmesi amacıyla dünyadaki çok çeşitli ve eski tasarım müzelerini inceledik. Tasarım müzelerinin koleksiyonları, atölye çeşitleri, etkinlikleri, müze kapsamında bulunan alanlar ve fiziki alanları analiz edildi. Bunun yanı sıra, kuruluş biçimleri, binaları ve fon biçimleri de araştırıldı.

Daha sonraki aşamalarda, kurulması planlanan tasarım müzesinde yer alması düşünülen tasarımlar, etkinlikler ve diğer konularda ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve tasarıma emek vermiş değerli akademisyenlerimizin görüşlerinin alınması için bir çalıştay yapılmasını planlamaktayız.”