“YEMEYECEĞİMİZ BİR ŞEYİ YÜZÜMÜZE DE SÜRMEMELİYİZ”

_MG_2845

Türkiye’de makyaj ürün seçiminde yapılan en önemli hata; içeriğe dikkat etmemek. Ürünleri içeriğine göre sıralamak yerine reklam ve bilinirliliğe göre sıralanması en önemli hata.

“Doldurulabilir makyaj markası” olan ZAO’nun Türkiye Temsilcisi Elit Farma Ticaret Limited Şirket Ortağı Saffet Erbaş, bu hafta TİCARET Sohbetleri köşemin konuğu oldu.

Erbaş, “Yemeyeceğimiz bir şeyi yüzümüze de sürmemeliyiz. Cildimiz ve yüzümüz bizim aynamız. Ürünün, uzun vadede cildimize göstereceği etki birinci önceliğimiz olmalı” diyor.

Türkiye’de organik ürün kullanım bilincinin diğer ülkelerle kıyaslandığında çok düşük ancak gelişmeye açık olduğuna dikkat çeken Erbaş, “Bu durum sadece tüketicinin ilgilenmemesinden kaynaklanmıyor. Birçok ülkede Organik Shop’lar çok ciddi oranda pazarda yerini almış. Tüketici kitlesi oturmuş. Bilinçlenme düzeyi de her geçen gün artış göstermekte. Bu mağazaların raflarında yer alabilmeniz içinde gerekli sertifikalara sahip olmanız gerekiyor. Mağazalar bu konuda çok donanımlı. Dolayısıyla tüketici de bilinçli. O mağazadan aldığı tüm ürünlerin güvenilirliğine karşı bir endişe taşımıyor. Ancak maalesef ülkemizde hiçbir sertifikası olmayan herhangi bir marka doğal, organik terimini kullanabiliyor.  Şunun da altını mutlaka çizmek isterim ki; pazarda çok yeni olmamıza karşın çok ciddi bilinçli bir kitleye ulaşmış durumdayız. Bu kitlemiz de her geçen gün hızla artmakta. Bu pazarın ve doğru kitlenin tüm Türkiye de kolaylıkla ulaşabileceği mağazalar olduğunda bizimde o tüketici ile buluşmamızda çok daha kolay olacak. Aslında bu ürünler hiç pahalı değil” diyor.

 

Erbaş ile dermatoloji camiasından tam not alan cilt bakım makyajı ve ürünü olan ZAO’nun hikâyesi üzerinden Türkiye’deki organik kozmetik pazarına, gelişim trendine, yaşanan sorunlara ve çözüm önerilerine ışık tuttuk.

-Sizi tanıyabilir miyiz?

1968 Konya-Akşehir doğumluyum. İş yaşantımın büyük bir bölümü sağlık sektöründe; ilaç sektöründe geçti. Toplam 20 yıllık iş tecrübesine sahibim.
Tıbbi  satış mümessilliği ile başlayan çalışma hayatım gerçekten başarılı bir grafikle devam etti. Sonrasında Konya’da satış temsilciliği pozisyonundan bölge satış müdürlüğü ve İstanbul serüvenim başlamış oldu. Bölge müdürlüğüm esnasında çok başarılı projelerde yer aldım. Bu esnada gerek satışta, satış pazarlama eğitimleri ve gerekse sağlık sektörü ile ilgili çok iyi analizler ve kazanımlarda bulunma fırsatını yakalamış oldum. Gerek farklı ülkelerde ve gerekse kendi ülkemizde katıldığım toplantı ve projeler hep sağlık, ilaç ve pazarla ilgili olması, pazarı her açıdan analiz etmeme fırsat sağladı.
Pazarda  antibiyotik, analjezik, anti-enflamatuvar, sindirim sistemi, kadın sağlığı, erkek sağlığı, merkezi sinir sistemi, bebek beslenmesi, OTC, dermatolojik ürünler  gibi birçok farklı alanda bulunan ürün gruplarında satış ve pazarlama açısından ciddi bir tecrübe ve birikime sahip olmamda büyük fayda sağladı.

Bu pazara girme fikri nasıl oluştu?

 

Benim gibi eşim de uzun yıllar ilaç-sağlık sektörüne hizmet verdi. Deneyimlerimiz sektörün her basamağında çalışarak gerçekleşti. Uzun yıllar bu sektörde hizmet verdikten sonra bilgi, deneyim ve birikimimizi yine sağlık sektöründe kullanmanın en doğrusu olduğuna karar verdik. Reçete ürünleri, OTC ürünleri, dermo-kozmetik ve fitoterapi alanında kazandığımız deneyimlerle Elit Farma Ticaret Limited Şirketi’ni kurduk.

Öncelikle erkek sağlığında oldukça önemli prostat ve erektil disfonksiyon alanında 2011 yılında 2 ürün ile pazara girdik. Ürünlerimizi kullanan ve deneyim eden hekimlerimizin, eczacılarımızın ve hastaların olumlu geri dönüşleri bizim en büyük ilham ve motivasyon kaynağımız. Erkek sağlığında yaşadığımız olumlu ve pozitif yaklaşımları 2013 yılında kadın sağlığını portföyümüze katarak ilerlemek istedik. Kadınların en çok önem verdiği ve keyifle yaptığı renkli kozmetiği sağlık açısından inceledik.

Doktorlarımızın çok rahatlıkla ve güvenle reçete ettikleri bir makyaj markası yoktu. Oysa bir kadının yüzünde en uzun süre kalan şey ise makyajdı. Bir cilt ne kadar iyi bakım yapılırsa yapılsın ne kadar özen gösterilirse gösterilsin; üzerine kimyasal içerikli bir makyaj yapıldığında güneşle, rüzgâr ile etkileştiğinde cilde çok ciddi zarar verir. Sabahın erken saatlerinden, akşamın geç saatlerine kadar bu makyaj yüzde kalmaya devam ediyor. Düşünebiliyor musunuz, çok yorgun ve zor bir günün sonunda bazen o makyajla uyunabiliyor. Oysa içeriğindeki kimyasal bulunan ürünlerin ne kadar zarar verdiğini sanırım hepimiz tahmin edebiliyoruz.

Sırf bu yüzden makyajın çok zararlı olduğu ilkesi ile büyüdük. Makyaj yaşı artık çok düştü. Ergen yaşta artık gençler makyajla tanışıyor. O masum taptaze ciltlerin kimyasal içeriği yüksek makyaj ürünleri ile tanışması çok ürkütücü.

Bu düşünce ile hekimlerin tüm arayışlarına cevap verebilecek ülkemizde yüzde 100 doğal ve organik makyaj ürünleri olmadığını gördük.  Daha da önemlisi biz bir doktora makyaj çalışmak için gittiğimizde hekimlerin bize neleri soracağını çok iyi biliyorduk. Uzun süre araştırmalarımız devam etti ve sağlık sektöründe kurumsal firmalarda çalışırken kullandığımız; Klinik çalışma, gözlem, itinayı içinde barındıran bir felsefe ile yola çıkan Fransız markası ZAO ile tanıştık.

Marka tam anlamıyla bizim ve sağlık sektöründe yeni gelişmeleri ve hastalarının kullandıkları tüm ürünleri de yakından takip eden ve ilgilenen hekimlerden de tam puan alacak bir marka olduğundan emindik. Sonrasında görüşmelerimizde ZAO’yu Aralık 2014’de portföyümüze kattık.

 

ZAO’nun anlamı nedir? Markanın hikâyesini anlatır mısınız? Dünya pazarındaki payı ve yeri hakkında bilgi verir misiniz?

 

ZAO Make-Up ismini, Zen ve Tao Felsefelerinden almıştır.  ZAO ismi bu iki felsefeden esinlenilmiş ve bu iki felsefenin ana kurallarını kendi marka felsefesi olarak seçmiş %100 doğal ve organic olmakla beraber, aynı zamanda Dünya’daki tek 8 özel sertifikaya sahip makyaj markasıdır.

Z:  ZAO makyaj ürünleri,  Zen felsefesinde olduğu gibi; cildi yoran, zarar veren maddeleri barındırmaz ve doğadan güç alıp tüm yapısını doğal maddelerden yaratıp tıpkı ruhumuz gibi cildimizin de sükunet içinde olmasını sağlar.

AO:  ZAO makyaj ürünleri, Tao felsefesindeki  gibi; ‘’Kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız başkalarına da öyle davran’’ ana kuralını baz alıp cilde zarar vermeden, en konforlu, en doğal ürünleri yaratmış ve bununla birlikte doğayı da unutmayıp, yenilenebilir tekrar kullanabilir ürün ambalajları kullanmaktadır.

ZEN; İnsanın kendi özüne dönmesi, kendisini boş yere yoran kalabalık düşüncelerden ve fazlalıklardan arındırması, duyularını harekete geçiren güzellikleri yalın olarak ayırt etmeyi tercih etmesidir. Basitlik, saflık, doğallık Zen’in temel taşlarını oluşturmaktadır… Zen düşüncesinde; doğal ürünün en yalın haliyle kullanılması ve buna karşın insan elinin ürettiği eserlerinde aslında doğayla yarışarak değil, ona saygı duyularak mükemmele yakın olabileceği fikri benimsenmiştir. Zihin, durağan sükunet içinde olmadan huzur bulamaz.

Tao’nun ilkeleri aşk, adalet, uyum ve bilgelik ilkeleridir. Tao düşüncesinin altın kuralı şudur: “Başkalarına kendine davranılmasını istediğin gibi davran”. Böylece karşılıklı sevgi ve saygı bağı kurulacak, topluma huzur gelecektir.

Tao düşünce okulu ferdi mükemmelliği ve derin iç deneyimi savunmuş, evrensel prensipler geliştirmeye çalışmıştır. Tao ile uyum halinde olmak için dört ilkeyi uygulamak gerekir. Bunlar ask, adalet, uyum ve bilgelik ilkeleridir. Konfüçyüs… İsmin sembolü Yin-Yang siyah ve beyazla temsil edilir ve zıt olanın bütünleşmesini temsil eder. Düşüncesinde insanları toplumsal ahlak değerleri ile yönlendirmek gayreti bulunmasına karşın, Tao düşüncesinde bu gayretin içten kaynaklanması gerektiği ve dıştan verilmesinin mahsurlu olduğu görüsü hâkimdir. Böylece karşılıklı sevgi ve saygı bağı kurulacak, topluma huzur gelecektir.

Uzak Doğu’nun dinginliği, doğallığı, huzuru, saflığı, sevgi ve saygısı; Avrupa’nın modernliği ve teknolojisi, bilgi, deneyim ve birikiminin birleşerek ortaya olağanüstü mükemmel bir marka çıkmış.

ZAO organik makyajı, 2012 yılında Fransa’nın Liyon şehrinde kurulmuştur.  ZAO kuruluşunun çok uzun yıllara dayanmamasına karşın dünyanın tüm kıtalarında ve önemli ülkelerde pazarda yerini almıştır.

ZAO’nun Türkiye pazarına girişi ne zaman oldu? Yıllar itibariyle pazarda nasıl bir gelişim trendi gösterdi?

 

2014 yılının Aralık ayında ilk ithalatımız gerçekleşti. Ancak pazara girmeden önce; Türkiye’nin önde gelen önemli hastanelerimizin ve doktorlarımızın içinde bulunduğu bir grup ile ZAO’nun tüm Silk Foundation Grubu ile atopik dermatitli ciltlerde klinik çalışma başlatıldı ve bu takibi gerçekleştirildi. Tüm dermatoloji camiamızın da çok iyi bildiği gibi atopik cilt en problemli ciltlerden biridir ve oldukça alerjendir. Bazen suya bile reaksiyon gösterir. Bu cilt ile tüm renk grubumuz 30 gün boyunca denendi.

Çünkü ilk gün reaksiyon vermeyen cilt 5.-15 veya 23.gün reaksiyon verebilir.  Geri dönüşler olağanüstü iyi. Bu çalışma sonrasında aktif çalışmaya başladık. Reçetelerimiz çıkıyor. DEMSA Grubu’n BRANDROOM mağazalarında, BEYMEN gibi önemli gruplarla yolumuza başladık. Medipol Üniversitesi, Memorial Group gibi Türkiye’nin önemli hastanelerinde yer aldığımız gibi Erlamer, Ergenekon Sağlık, Life-Med Tıp Merkezi gibi önemli klinik ve tıp merkezlerinde de yer almaktayız.

Çok doğru ve önemli noktalarda bulunuyoruz. Sektörde bu konuda ciddi önderliğimiz söz konusu. Eczaneler konusunda da her bölgede 1 ve büyüklük derecesine göre en fazla 2 eczaneye seçerek veriyoruz. Markayı çok iyi aktarabilmesi bizim için birinci önceliğimiz.

 

Türkiye’de üretim yapmayı planlıyor musunuz?

 

Türkiye’de üretimi yok. Tüm ürünlerimiz, stantlarımızın hepsi ithal. Zaten ambalajlar, stantların tamamı bambu. Ülkemizde zaten bambu bulmak ve bunu işlemek çok kolay ve mümkün değil. Bu nedenle Türkiye de üretim yapmayı ZAO ile planlamıyoruz.

 

Türkiye pazarına yönelik yatırımlarınız ve hedefleriniz neler? Önümüzdeki günlerde pazarlama kanallarınızda genişleme planlıyor musunuz?

 

ZAO ile ilgili önümüzdeki günlerde çok yeni çok güzel ürünler pazara girecek. Heyecanla bunları bekliyoruz.   İlaç grubumuzda; Prostat (BPH)  ve Prostat İltihabı (Prostatit) Prostend ve Erectil Disfonkcion da kullanılan X-Back’ ürünümüze Böbrek taşı için kullanılan Heptorenol yeni bir ürün ve Kadın Doğum’da Myom için kullanılan Myomin bir ürünümüz, Anti Aging ve İnfertilite de kullanılan Life  Factor pazara verilecek. Onunda heyecanını yaşıyoruz.

Ayrıca tabiki önümüzdeki 5 yılın içerisinde yeni ürün ve dermokozmetik yine ülkemizde yine çığır açacağını düşündüğüm yeni ürün gruplarımızda pazara girecek.

“Doldurulabilir makyaj markası”… Bu kavram Türk kadının alışık olduğu bir söylem değil.  Bu konuda biraz bilgi verir misiniz? Bu kullanım modeline Türk kadını ne ölçüde adapte olabildi? Bu sistem sayesinde kadınlar ne kadar tasarruf sağlıyor?

Maalesef çok alışkın olduğu bir kavram değil. Ancak anlatıldığında Türk kadını çok bilinçli ve bunun hem kişisel avantajını hem de doğaya ve çevreye olan katkısını hemen hesaplayabiliyor. Bilinç arttıkça, değerde doğru orantılı artıyor aslında.   Bu sistem sayesinde % 50’ye yakın avantaj sağlıyor. Aşağıda ürünlerin her bir formu için ayrı ayrı Refil ile değiştirilmesini görüyorsunuz. Bunun haricinde orta ve büyük boy Magnetic Box’larımız var. Bunlar sayesinde her kullanıcı kendi kombinasyonunu kendisi tasarlayabildiği gibi sadece refil alarak ekonomik bir şekilde kombinasyonu da oluşturmuş oluyor. Magnetic Box’ı bir kez alıp sonrasında içine göz farlarını, compact pudrasını, allığını koyarak bütün ürünlerle kendi zevkine uygun ve ekonomik bir mix hazırlamış oluyor.

gamme2

Türkiye’deki makyaj malzemesi kullanım bilincini değerlendirir misiniz?

Kadınlarımızın yaptığı hatalar neler? Özellikle nelere dikkat etsinler?

 

Türkiye’de makyaj ürün seçimin de yapılan en önemli hata; içeriğe dikkat etmemek. Ürünleri içeriğine göre sıralamak yerine reklam ve bilinirliliğe göre sıralaması, bana göre yapılan en önemli hata. Ürünlerin nasıl ve nelerden üretildiği, yüzümüze gözümüze dudağımıza sürdüğümüz ürünün içerisinde ne var dikkat edilmemesi şaşırtıcı ve ürkütücü.

Nasıl ki yediğimiz içtiğimize dikkat ediyoruz, sağlıklı ve sağlıksız diye sınıflandırıyoruz. Kullandığımız makyaj ürünlerini de mutlaka sağlıklı ve sağlıksız diye sınıflandırmalıyız. Yemeyeceğimiz bir şeyi yüzümüze de sürmemeliyiz. Cildimiz ve yüzümüz bizim aynamız. Ürünün, uzun vadede cildimize göstereceği etki birinci önceliğimiz olmalı. Bir makyaj ürünü dışında; ZAO, makyajdan öte bir cilt bakım makyajı ve ürünüdür.

 

Pazardaki gelişim trendini anlatır mısınız? Önümüzdeki günlerde en çok hangi başlıkları konuşacağız?

 

Kozmetik ve dermokozmetikte bile önümüzdeki günlerde mutlaka içerik konuşacağız. İçeriğin önemi mutlaka anlaşılacak. Genç yaşlarda korumanın, ilerleyen yaşlarda ise onarımın önemi artacak. Mutlaka sağlıklı ürünler başlığı netleşecek. Albenisi yüksek olan ürünler önemini yitirecek. Onun yerini sağlığımıza sağlık katacak kişisel bakım ürünleri ve Makyaj ürünleri yerini alacak. Sağlıklı yaşamda yediklerimiz kadar, Rujumuz, cildin emilimi, nefes almasının önemi konuşulacak, göz hassasiyetleri kirpiklerimizden çıkmayan yapışan rimellerin kirpiğimize verdiği zarar ve dökülmeler konuşulacak. Makyaj ürünü en az cilt bakım ürünü kadar hatta daha fazla önemli olduğu. Çünkü cildimizde en uzun süre kalan madde olduğu konuşulacak. Bizde sizler aracılığı ile gücümüz ve nefesimiz yettiğince sektöre bunu anlatmaya devam edeceğiz.

 

Pazarda karşılaştığınız sorunlar ve çözüm önerilerinizi okuyucularımız ile paylaşır mısınız?

 

Aslında pazarda karşılaştığım en önemli sorun organik bilincin gelişmemesi ve oturmaması. Fransa’da yaptığımız Dünya Distribütörler Toplantısı’nda ülkemizde Organic Shop’ların olmadığını öğrendiklerinde genel olarak bizim işimizin ülkemizde çok zor olacağı görüş birliği idi. Çünkü 2 basamakta çalışmanız gerekiyor. Birincisi; böyle bir bilincin oluşması, gelişmesi ve oturması konusunda çalışmanız lazım.  İkincisi; bu oluşacak pazarda markanızı konumlandırmanız.

Sizde takdir edersiniz ki oluşmamış ve oturmamış bir pazarda konumlanmak oldukça sıkıntılı bir süreç.

 

En önemli çözüm önerimde, bizde de bu sağlık deposu bakım shop’larının oluşması. Ancak tabi ki bu pazardaki en önemli ve donanımlı ilk marka olmamızın mutluluğu ve hazzı oldukça büyük. Bu da bizi motive ediyor. Çünkü Bizim önümüzde bir ayak izi olmaması ve birçok konuda bir ilk’e imza atıyor olmak ta oldukça gurur verici.

 

Organik Bambu Kök Sapı özü ve organik bambu yaprağı hidrosolü ile formüle edilmiş İpeksi Fondoten, Yoğunlaştırılmış Fondoten, Cilt Aydınlatıcı; organik nar yağı ile zenginleştirilmiş Lipstick çeşitleri, Parlatıcı Rujlar, Kapatıcı Stick, talk mineralleri içermeyen Allıklar, hassas gözler ve kontakt lens kullananlar için çok uygun olan Eye Liner ve Yapılandırıcı Mascara; mat görünüm için organik pirinç tozu ile formüle edilmiş Eye Shadow, organik shea yağı ile zenginleştirilmiş Göz, Dudak ve Kaş Kalemi, organik kako yağı ile formüle edilmiş Lipgloss ve Lipbalm ve kullanımı kolay ve doğal ürünlerden üretilmiş çok sayıda fırça çeşidi bulunuyor. ZAO’nun ürünlerinin içeriğinde parabenler, fenoksietanol, mineral yağ, parafin, polisorbat, EDTA, BHT, BHA gibi kimyasal maddelerin hiçbiri kullanılmazken, koruyucu olarak sadece mikro-gümüş bulunuyor.

 

ZAO’yu diğer makyaj markalarından ayıran en önemli özellikler

•        Yenilikçi olması… Paketleme ve formülasyonun bambudan elde edilmesi

•        Etik olması… İnsan ve hayvanlara saygısı, her üretim aşamasında «Zulüm içermeyen Sertifika»’ya hak kazanması

•        Doğal olması… Bütün ürün aralığının %100 doğal ve organik sertifikalı*  olması «Cosmébio etiket»

•        Dayanıklı olması… Yenilikçi yeniden doldurulabilir(refil) sistem ile ürünün ekonomik olması

•        Tensel olması… Yumuşak ve kadınsı paket tasarımı, pamuk çantası, güzel ve aydınlık renklere sahip olması

•        Tutarlı olması… ZAO, güzellik etkilerini bambunun dış kısmından, yararlı etkilerini ise bambunun iç kısımlarından elde ediyor olması.

•        Ambalajı ile doğa dostu ve ekolojiktir.