NE ZAMAN EKONOMİYİ KONUŞACAĞIZ?

 

 

SEDA GÖK TİCARET GAZETESİ ANKARA TEMSİLCİSİ

GÜNDEME DAİR… 

Yaklaşık bir senedir genel seçimler ve mahalli seçimleri konuşuyoruz. Tam her şey bitti artık sıra ekonomiye geldi diyecektik ki; İstanbul seçimlerinin yenilenme kararı piyasalarda soğuk duş etkisi yaptı. Artık Türkiye, seçimsiz bir döneme girmek istiyor. Bütün iş dünyası yüksek istişarelerinde genel kurullarında bangır bangır “Ortalık yangın yeri” mesajını kibarca vermeye çalışıyor. Bundan sonra Türkiye’nin ilk gündem maddesi ekonomi olmalı. Çünkü, ekonomide atılacak çok adım, yapılacak daha çok iş var. Bu dönemi kesintisiz bir icraat dönemine çevirmeliyiz. TBMM, gündeminde yeni bir torba yasa var. Bu yasa ne zaman çıkacak? İş dünyası yapısal reformları artık ‘paket’, ‘seferberlik’ boyutunda değil fiiliyatta görmek istiyor.

Kamuoyu yoklamalarına göre halkın yüzde 70’e yakını ülkenin en önemli sorunu olarak ekonomiyi görüyor. Hâlbuki bu soruya 2018 yılında verilen cevaplarda terör ve ekonomi eşit sırada idi.  2018’in ikinci yarısından itibaren başlayan döviz hareketliliği, arka arkaya yaşanan manipülatif hareketlerin toplum üzerindeki olumsuz etkisi gördük. Döviz bürolarına koşan mı dersiniz, bankada saatlerce döviz almak için bekleyen mi? Halbu ki burada hepimizin kaybettiğini görmüyoruz.

Tedirginlik yaşayan sadece yabancı yatırımcılar değil. Yurtiçi yerleşiklerin banka mevduatları içinde dövizin payının yüzde 50’yi geçmiş olması, sokaktaki tedirginliği yansıtıyor. Döviz hesapları toplam mevduatın yarısını hiç aşmamıştı. 2001 krizinde yüzde 50’ye ulaşmış ama sonrasında gelen istikrar ve normalleşmeyle yüzde 30’a kadar gerilemişti. Döviz piyasasında istikrarın bir türlü sağlanamaması, artan enflasyon ve yavaşlayan iç piyasa insanlara yeniden 90’ları hatırlatıyor. Tedbir alınmasındaki hatalar ve gecikmelerle de birlikte, millet kendi göbeğini kendisi kesiyor, satın alma gücünü korumak için milli paranın yerine dövizi tercih ediyor. Kimse de bu saatten sonra dövizini bozmaz. Ancak gereken adımlar atılır ve tedbirler alınırsa, bu dövizlerin liraya dönerek piyasaya girdiğini de görebiliriz.

Dünyada ticaret savaşlarının kızıştığı yerini emtia savaşlarına bıraktığı günümüzde bizim ilk yapmamız gereken ülke içinde belirsizlikleri azaltmak, her an her şeyin olabileceği ülke görünümünden çıkmak, adalet mekanizmasına yeniden güveni tesis etmek.

 Sonrasında ise yurtiçi ve yurtdışı piyasaları Türkiye konusunda sakinleştirmek için kapsamlı, tutarlı ve zamanlaması belli bir programı hayata geçirmeliyiz. Yani yeni bir Türkiye hikâyesi ve yeni bir büyüme modeli gerekiyor. Tüm bunlar sadece ekonomik konuları içermekle kalmamalı, adalet ve yargı sistemi, hukukun üstünlüğü, kurumların yapısının kuvvetlendirilmesi, liyakatin öne çıkarılması gibi kamu idarisinin yeniden yapılanmasını da kapsamalı.

Önemli bir noktadayız. Uzun süredir ertelediklerimizi yapmak, almadığımız kararları almalıyız. Artık ekonomiyi konuşmak zorundayız.