HADİ GEL, KÖYÜMÜZE GERİ DÖNELİM!

 

SEDA GÖK TİCARET GAZETESİ ANKARA TEMSİLCİSİ

Atatürk, “Çiftçi milletin efendisidir” diyerek 100 yıla yakın bir süre önce tarımın ve çiftçinin önemini bize anlatırken, biz değerini pandemi süreci ile hatırladık. Bu süreçte, tarım alanında doğru politikaların öneminin bir ülkenin geleceği olduğunu ve siyasete alet edilmemesi gerektiğini umut ediyorum bütün taraflar algılamıştır. Bugün tarım başta olmak üzere bir hafta boyunca yakaladığım satır başlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

KALABALIK ŞEHİRLERDEN KIRSALA GÖÇ BAŞLADI

Daha çok şehirlerde görülen koronavirüs salgınının beraberinde getirdiği sosyal problemler köy hayatına özendirdi. Ama hangi köylere? Alt yapısını tamamlamış, interneti de dahil iletişimin sağlandığı, tarımsal üretimin yapılabileceği arazilere sahip köylere mi? Yoksa tarımsal üretimle ilişkisi kesilmiş, sadece yaşlıların ve birkaç hanenin ikamet ettiği köylere mi?

Köye, kırsala dönmeyi özendirmeye yönelik uygulanan politikalar artırılmalı. Kırsalı yaşanır hale getiren eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve iletişim gibi hizmetler geliştirilerek altyapı modernize edilmeli.

Kırsala, kentlerde olan hizmetler götürülmeli. Kent ve kır arasındaki sosyo- ekonomik farklılıklar giderilmeli, tarım sektörünün ülke ortalamasının üçte birinde kalan kişi başına gelir seviyesi yükseltilmeli, küçük aile işletmeleri desteklenmeli, tarıma dayalı sanayiler ve kırsal turizm geliştirilmeli. Yani bu dalgadan yararlanmak için doğru hamleyi yapmak gerekiyor.

EVDEN ÇALIŞMAK KAYGIYI ARTTIRIYOR

Geçtiğimiz hafta BAU-PAM tarafından yapılan pandeminin çalışan bireyler üzerindeki etkisi araştırmasının sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre, evden çalışan kişiler daha fazla kaygı ve stres altındayken, iş ve aile arasında da daha fazla rol karmaşası yaşadıkları ortaya çıktı.

Bu sonucun özellikle evden çalışan kişilerin yeni bir düzen oluşturmak durumunda kalmaları ve bu yeni duruma bağlı yaşadıkları farklı zorluklara bağlanabileceği ifade edildi. Yine evde çalışan bireylerin işle ilgili rolleri, her zamankinden farklı bir ortamda ve daha kısıtlı kaynaklarla yapmaya devam etmek zorunda kalmalarının da yaşadıkları kaygıyı etkilemiş olabileceği vurgulandı. Bu sonucun iş yeri rollerinin ev ortamında devam etmesi artan roller arası çatışmanın bir sonucu olabileceği belirtildi. Kısacası, evde çalışmak da herkesin harcı değil!

ANTEP FISTIĞININ “VAR YILI”NDA ÜRETİCİLERİMİZ SAHİPSİZ KALMASIN!

Bu yıl fıstık rekoltesi oldukça yüksek bekleniyor. Özellikle fıstık taban fiyatlarının üreticilerimizin de emeklerini alacakları şekilde belirlenmesi konusunda üreticilerimiz bir muhatap bulamıyor. Serbest piyasa koşullarından olumsuz etkilenen üreticiler haklarını, topraklarını, mahsullerini koruyacak; emeklerinin karşılığını verecek bir birlik kurulmasını istiyor. Üretici bu konuda Hükümetten bir adım atmasını bekliyor.

1 MİLYON TÜR YOK OLUYOR

5 Haziran Dünya Çevre Günü idi.  5 Haziran Dünya Çevre Günü teması biyoçeşitlilik olarak seçildi. Bilim insanlarının genel görüşüne göre yerküredeki 13 milyon çeşitliliğin, yaşamımızı benzersiz kılan zenginliğimizin 1 milyon türü giderek yok oluyor. Biyoçeşitliliğe, doğal yaşam zincirine müdahale etmeyi bırakmalıyız. Minicik virüs kocaman dünyamızda, adeta bir tetikleyici olarak gezegenimize yaptıklarımızı da gündemimize taşıdı. Sağlıklı insan ve sağlıklı ekonomi için dünyamızın sağlığının en önemli belirleyici etken olduğunu acı ve kayıplarla öğrendik.

TÜCCAR “ÇEK”TEN ÇEKİNİYOR

Son olarak; karşılıksız çek konusunda yasal düzenleme TBMM gündeminde… Çekte yapılacak tüm düzenlemeler ticaretin devamlılığına katkı sağlayacak şekilde yapılması çok önemli. Çek yeniden ticari yaşamda güvenilir bir ödeme aracı olarak konumlandırılması gerekiyor.

Karşılıksız çek nedeniyle cezaevine girenlerin cezalarının infazlarını durdurarak, tahliyelerinin önünü 3 ay içerisinde çek bedellerinin yüzde 10’unun ödenmesi şartıyla açan düzenlemede, 26 Haziran’da dolacak sürenin uzatılmasını öngören yasa teklifi TBMM’de ele alındı. Burada çek, ticaret insanlarının itibarı olduğu kadar o çek defterini veren bankanın da itibarıdır. Bankalar bu sorumluluklarını dikkate alarak işlemlerini düzenlemeli.

ESNAFA ‘POS’ İLE CAN SUYU VEREBİLİRSİN

Bu yılın ilk üç ayında her 5 işlemden 1’i temassız olarak yapıldı ve kâğıt paradan çok kartlı ödemeler tercih edildi. Öyle ki 2,5 – 3 milyon kart ilk kez bu dönemde kullanıma açıldı. Bu artışın normal bir alışkanlık haline geleceği, kartlı ödemelerin her zaman daha çok tercih edileceği zaten öngörülüyor. Yani POS cihazı hatta birden fazla POS cihazı olmazsa olmaz haline geldi ve bulundurmayan esnaf satışlarında önemli derecede kayıp yaşıyor. POS cihazı komisyon oranları yüzde 1.13 ile yüzde 1.95 arasında değişiyor.  Esnaf bu oranın yüzde 1’in de altına düşürülmesini istiyor. Bunu da esnafa can suyu vermek isteyen ilgililere not olarak düşelim!